MAHKEMESİ: Manavgat 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/04/2012NUMARASI: 2011/145-2012/279Taraflar arasındaki “tapu iptal ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 26.02.2008 gün ve 2007/572 E., 2008/106 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 11.03.2011 gün ve 2011/878 E., 2011/3133 K. sayılı ilamı ile;(...Davacılar, köy ihtiyar meclisi kararıyla 1972 yılında murisleri Ahmet Karamancı tarafından taşınmaz satın alındığını, bedellerin ödendiğini, 1000 m2’den ibaret taşınmazın 102 sayılı parselden ifraz edilerek adlarına tescilini istemiştir. Davalı, bedelin ödenmediğini, davanın reddi gerekeceğini savunmuştur.Mahkemece, satışın resmi biçimde yapılmadığı, 442 sayılı Köy Kanununun 44.maddesinin 4753 sayılı (mülga) Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bahisle dava reddedilmiştir.Hükmü, davacı temyiz etmiştir.Davada köy ihtiyar meclisinin 26.03.1972 tarihli satışa ilişkin kararına dayanılmıştır. Gerçekten, 442 sayılı Köy Kanununun 44.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, köy ihtiyar meclisinin bu tür nitelikteki taşınmazları arazisi olmayanlara vermek ve bedelini köy sandığına ödenmek üzere tahsil etmek yetkisi bulunmaktadır. Diğer taraftan, köy tüzel kişiliğinin yaptığı bu satış işlemi kaymakamlıkça 29.01.1976 tarihinde onaylanmıştır. Yasada ve Yargıtay uygulamasında, bu tür satışların resmi biçim koşuluna uygun yapılması aranmamakta, sadece satışın geçerliliği için kaymakamlık onayı şartı aranmaktadır (Yargıtay 7.HD 21.02.2000 tarih, 2000/729-795 sayılı kararı gibi). Dairemizin uygulaması da bu doğrultudadır (Yargıtay 14 HD, 06.05.2010 tarih, 2010/4124-5233 sayılı kararı). Bunların dışında, köy ihtiyar meclisinin niteliği satışa elverişli bir taşınmazı köyde oturan ve taşınmaza ihtiyacı olan kişilere satmasına olanak sağlayan 442 sayılı Kanunun 44.maddesi mahkemece kabul edildiğinin aksine, mülga 4753 sayılı Kanunun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış değildir. Ne var ki, 26.03.1972 tarihli satış davacının iddia ettiği gibi 102 sayılı parselden yapılmamış, kararda aynen “…köyümüz ihtiyar heyeti muhtar A. K. başkanlığında toplanarak 10.03.1972 tarih ve 87 no’lu kararla satılmasına karar verilen ve 202 parselden ayrılma, birinci parselden dokuzuncu parsele kadar olan parsellerden 1.parselden 5.parsele kadar olan 5 parsel 26.03.1972 günü taliplilerine ihaleleri yapılarak satılmış ve bedelleri alınmıştır. Şöyle ki…5.parsel Ilıca köyünden en çok pey süren A. K.’ya 8.652,00 TL’ye ihalesi yapılmış ve bedeli alınmıştır” sözlerine yer verilmiştir. Görülüyor ki, satış dava konusu 102 sayılı parsele değil, 202 sayılı parsele dairdir. Öte yandan, bedellerinin alındığı belirtilmekle beraber, satılan taşınmazların yüzölçümü kararda gösterilmemiştir. Mahkemece de, ortadaki aykırılığın neden kaynaklandığı davacıya açıklattırılmamıştır. Yapılan bu saptamalara göre mahkemece, öncelikle ihtiyar heyeti kararında satışı 202 sayılı parsel üzerinden yapılmasına rağmen, neden 102 sayılı parselde hak iddia edildiği davacılara açıklattırılmalı, köy ihtiyar heyetinin satışı bir krokiye bağlı olarak yapıp yapmadığı hususu üzerinde durulmalı, davacılar inandırıcı bir şekilde satışın kararda 202 sayılı parselden bahsedilmesine rağmen 102 sayılı parsel üzerinden yapıldığını açıklayabilirse, yerinde keşif yapılmalı, ödenen satış bedellerine karşılık gelecek taşınmazın yüzölçümü gerek duyulursa bilirkişiye incelettirilmeli, taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığını sorulup saptanmalı, ifrazı olanaklı ise o şekilde, ifraz olanağı yoksa paylı olarak istem hüküm altına alınmalı, aksi takdirde dava şimdiki gibi reddolunmalıdır. Yukarıda değinilen hususlar bir yana bırakılarak davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. ... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece, satışın resmi biçimde yapılmadığı, 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44.maddesinin 4753 sayılı (mülga) Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nun 64.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin temyizi üzerine, karar Özel Daire'ce; yukarıda başlık bölümünde yer alan nedenlerle bozulmuştur. Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: satışın yapıldığı tarih itibariyle, yürürlükte bulunan mevzuata göre, köy tüzel kişiliğinin köye ait bir taşınmazı satış yetkisinin bulunup bulunmadığı; burada varılacak sonuca göre yapılan satış işleminin usulüne uygun olup olmadığı ve mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı, köy ihtiyar heyetinin 26.03.1972 tarihli taşınmaz satış kararına dayanarak eldeki davayı açmıştır. Dava konusu taşınmaz, 1963 yılında yapılan tapulama çalışması sonunda zeytinlik vasfı ile köy tüzel kişiliği adına tespit görmüş ve 1964 yılında tapuya bu şekilde tescil edilmiştir. Daha sonra, köyün belediye teşkilatına dönüşmesi nedeniyle de 08.09.1999 tarihinde davalı Belediye Başkanlığı adına aynı vasıfla tescil edilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü açısından, öncelikle, davacının dayandığı bu satış kararlarının alındığı tarihteki yasal durumun irdelenmesinde yarar vardır: 07.04.1924 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 422 Sayılı Köy Kanunu'nun 44.maddesi:“İhtiyar meclisinin göreceği işler şunlardır:1 - İhtiyar meclisi köylüye ait işleri konuşur ve hangi işleri köylü tarafından kendileri çalışarak doğrudan doğruya ve hangi işlerin para ile veya ırgat ile görülebileceğine karar verir. Köy işlerinden köy ahalisinin imece ile çalışarak yapacakları işi, köylünün çift ve çubuğu ile uğraşmadıkları boş zamanlara bırakır.2 - (Değişik: 12/2/1954 - 6250/2 md.) İhtiyar Meclisi bu Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerinde yazılı mecburi ve ihtiyari işleri yapmak için lüzumu halinde köy sınırı içindeki gayrimenkulleri değer pahasiyle satın alır. Mal sahibi razı olmazsa köyün bağlı bulunduğu kaza veya vilayet idare heyeti işi gözden geçirir. İdare heyetinin kararına söz yoktur.3 - Tarlası olmıyan veya yetişmiyen köylüye köyün sınırı içinden boz haliden bir parça ayırıp vermek ve tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alıp arazisi olmıyanlara vermek ve bedelini taksitle köy sandığına ödetmek mecburidir.4 - İhtiyar meclisi köylünün kaçar gün çalışacağını kestirir.5 - Köy işi için beher köylüye haline göre salınacak paranın ne olacağını keser.”Hükmünü içermektedir. Görülmektedir ki, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44.maddesinin “Tarlası olmıyan veya yetişmiyen köylüye köyün sınırı içinden boz haliden bir parça ayırıp vermek ve tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alıp arazisi olmıyanlara vermek ve bedelini taksitle köy sandığına ödetmek mecburidir.”hükmünü içeren 3.bendi ihtiyacı olan köylüye köy ihtiyar heyetince taşınmaz satışını içermektedir. 15.06.1945 tarihinde yürürlüğe giren ve halen mülga olan; 11.6.1945 gün ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 64. maddesinde; "716 sayılı Borçlanma Kanununun 3 üncü maddesi ve 2490 sayılı Artırma, eksiltme ve ihale Kanunun 56 ncı maddesinin 2 nci fıkrası ve 2510 sayılı Iskan Kanununun 17 nci maddesine bağlı toprak tevzi cetveli ve bu maddenin sanatkarlara yarım istihkak toprak verileceğine dair olan fıkrası ile 20 ve 21 inci maddeleri ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 6 ncı maddesi hükümleri ve arazi dağıtılması hakkındaki diğer makamların yetkileri kaldırılmıştır. Bu kanuna aykırı sair hükümler arazi hakkında cari olmaz.” Hükmü yer almaktadır. Bu hükümde 442 sayılı Köy Kanunu’na açık atıf yapılmadığı gibi, maddede geçen “arazi dağıtılması hakkındaki diğer makamların yetkileri kaldırılmıştır. Bu kanuna aykırı sair hükümler arazi hakkında cari olmaz” şeklindeki düzenleme, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44. maddesinin 3.bendi hükmünü kapsamamaktadır. Zira, 442 sayılı Kanunun anılan hükmü arazi dağıtma yetkisini değil, ihtiyacı bulunan köylüye bedeli mukabili satış yetkisini içermektedir. O halde, 442 sayılı Köy Kanunu’nun, satış yetkisi veren bu hükmünün, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 64. maddesi ile ortadan kaldırıldığını kabule olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, Yerel Mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir. Hemen burada, davacıya satılan taşınmazların nitelikçe 442 sayılı Kanunun 44.maddesinin 3.bendi kapsamına girip girmediğinin irdelenmesi gerekir: 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44/3 maddesinde ihtiyar meclisinin tarlası olmıyan veya yetişmiyen köylüye köyün sınırı içinden boz haliden bir parça ayırıp verebileceği gibi tasarrufu malsandığına veya sair dairelere geçmiş olan araziyi köy namına satın alarak arazisi olmıyanlara verebileceği düzenlenmiştir. Madde kapsamından ihtiyar meclisine verilen satış yetkisinin boz hali arazi ile sınırlı olmadığı, tasarrufu mal sandığına ait olan taşınmazları veya sair dairelerden satın alacağı taşınmazları ihtiyar meclisinin arazisi olmayanlara verebileceği anlaşılmaktadır.Dava konusu taşınmaz; “zeytinlik” vasfı ile davacıya satılmış olmakla; satış yetkisi kapsamında bulunan “boz haliden bir taşınmaz” değil ise de tasarrufu malsandığına ait olan taşınmazlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 44. madde hükümleri, halen yürürlükte bulunduğundan, eldeki dava ve somut olaya uygulanması mümkün bulunmaktadır. Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44. maddesinde “özel mülk” niteliğindeki taşınmazların satışına yetki veren bir hüküm bulunmadığı; maddenin 3 nolu bendinde “köy sınırı içinden boz haliden araziler” için satış yetkisi verildiği, dava konusu taşınmazın “zeytinlik” vasfında olduğu; satış yetkisi kapsamında bulunan taşınmazlardan olmadığı ileri sürülmüşse de bu görüş Hukuk Genel Kurulu'nun çoğunluğunca yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.Somut olayda köy tüzel kişiliği önce taşınmazın satışına karar vermiş; daha sonra taşınmazı ihtiyar heyeti kararıyla kısım kısım açık artırmayla satmış ve bu satış kararı o tarihte görevde bulunan kaymakam tarafından onaylanmış; ancak tapuda herhangi bir işlem yapılmamıştır. 442 sayılı Köy Kanunu'nun 44. maddesi gözetildiğinde, dava konusu taşınmazı köyün satış yetkisi bulunduğundan mahkemece işin esasına girelerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2013 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.