Sanıklar Y.. ve A.. Ö..'in katılanlar H.. K.. ve A.. K..’u kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 81, 35/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 kez 12 yıl 6 ay hapis ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.05.2007 gün ve 248-3763 sayılı hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.09.2008 gün ve 2839-6715 sayı ile;“Mağdurlar Hasan ve Ali'yi kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından yargılanan sanıklar Y.. ve A.. Ö.. arasında menfaat çatışması bulunduğu halde, Avukatlık Kanunu'nun 38. maddesine aykırı olarak yargılamada aynı avukatla temsil edilmeleri" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Bozmaya uyan yerel mahkemece 28.09.2009 gün ve 386-286 sayı ile, sanıkların önceki hükümdeki gibi cezalandırılmalarına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş, Hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.12.2010 gün ve 3203-8474 sayı ile;“Kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanıkların eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve kimin kime ateş ettiğinin delilleri gösterilerek gerekçelendirilmesi gerekirken, bu ilkelere uyulmadan hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK'nun 230. maddesine aykırı davranılması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Bu bozmaya da uyan yerel mahkemece 02.11.2011 gün ve 20-214 sayı ile; sanık Y....katılanlar H.. K.. ve A.. K..’u kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 81, 35/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 kez 12 yıl 6 ay hapis ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para; sanık A.. Ö..’in ise sanık Y... katılanlara yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçuna yardım etmekten 5237 sayılı TCK’nun 81, 35/2, 39/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 kez 6 yıl 3 ay hapis ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verilmiş,Hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.07.2012 gün ve 2435-5501 sayı ile; sanık Y... yönünden onanmasına, sanık A.. Ö.. yönünden ise;“1-Dosya kapsamından, sanık Abbas'ın mağdurlar Hasan ve Ali'yi kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını işlediğine dair, sanığın mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,2-Adana Kriminal Polis Laboratuvarının 19.10.2005 tarihli raporu ile sanığın kullandığı tabancanın ses ve gaz fişeği atan tabanca olduğu, 6136 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, ancak iğfal kabiliyetinin bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan beraat kararı verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 30.11.2012 gün ve 223-3763 sayı ile;“Dosya içerisindeki İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik şubesinden alınan 08.12.2006 tarih ve 2445 sayılı rapor göre sanık A.. Ö..’e ait silahın gaz ve kurusıkı fişek atar durumda imal edildiği ancak bilahare namlunun içindeki mermi çekirdeği geçişini engelleyen aparatın çıkartılarak tipine uygun gaz ve kurusıkı fişeklerin içerisine namlusundan geçebilecek çapta metal kürecik konularak elde edilen özel nitelikli mermileri de atar duruma dönüştürüldüğü, bu haliyle 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu,Sanık Yusuf'un yanında bulunan sanık Abbas’ın üzerinde taşıdığı kurusıkıdan çevrilme 6136 sayılı Kanun kapsamında kalan ruhsatsız tabanca ile havaya doğru ateş ederek baştan beri yanında yer aldığı kavga eden sanık Yusuf'un yanında yer alarak kalabalığın sanık Yusuf’a müdahalesini engellediği bu şeklide suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırdığı” gerekçeleriyle her iki bozma nedeni yönünden de önceki hükmünde direnmiştirBu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve sanık A.. Ö.. müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 05.12.2013 gün ve 197267 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. CEZA GENEL KURULU KARARISanık Yusuf Özer hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüs ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnme hükmünün kapsamına göre inceleme sanık A.. Ö.. hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; 1-Sanık A.. Ö..’in sanık Y.. katılanlara yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemlerine yardım eden olarak katılıp katılmadığı,2-6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı,Noktalarında toplanmaktadır.İncelenen dosya kapsamından;Aslen Pazarcıklı olup Gaziantep’te oturan ve kardeş olan sanıklar Yusuf ile A.. Ö..’in 01.10.2005 tarihinde kendi aileleri, babaları ve arkadaşları O...ile birlikte uzak akrabaları olan M...oğlu Ad...Pazarcık, .....Mahallesinde yapılan düğün eğlencesine katıldıkları, Geceleyin saat 23.00 sıralarında sanıklar halay çektikleri sırada köy halkından S...n orkestrayı durdurup halay başı olmak istediğini söylediği, halay başı olan O.... elindeki mendili Salman Konuş’a vererek sanıklarla birlikte halay çeken gruptan ayrıldığı,Sanıklar ve O.....halaya bu şekilde müdahale eden S....Konuş’a kızarak hakaret ettiği, S.... yeğeni olan Mahmut Miral’ın onları uyardığı, O.... Mahmut'un yüzüne yumrukla vurduğu, arkasından Y.... de Mahmut’un kafasına taşıdığı ruhsatsız tabancanın kabzası ile vurduğu, M.... aldığı darbelerin neticesinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde yaralandığı, Düğün yerindeki kalabalığın sanıkların üzerine yürüdükleri, sanık Y....üzerinde bulunan 9 mm çapındaki kurusıkıdan çevrilme ruhsatsız tabanca ile kalabalığa doğru 5-10 metre mesafeden ateş ettiği, bu atışlar sonucu baba-oğul olan katılanlar A.. K.. ve H.. K..'un yaralandıkları,Göğüs ve batın bölgesinden toplam iki isabet alan katılan A.. K..’un acil ameliyata alındığı, yapılan muayenesinde sağ toraks dış kesiminde ve karın üst bölgesinde giriş delikleri mevcut olduğu, karaciğer yaralanması ve mide delinmesi tespit edildiği, olay nedeniyle yaralanmasının yaşamını tehlikeye soktuğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, babasına yardım etmek isterken batın bölgesinden bir isabet alan katılan H.. K..’un da acil ameliyata alındığı, karaciğerinde yaralanma, mide perforasyonu ve sağ perinefistik hematon görüldüğü, olay nedeniyle yaralanmasının yaşamını tehlikeye soktuğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, Bu olaylar sırasında sanık A.. Ö..’in de üzerinde taşıdığı 8 mm çapında kurusıkıdan çevrilme ruhsatsız tabanca ile havaya doğru 3 el ateş ettiği, bu atışlarının oluşturduğu fırsat ve havanın karanlık olmasından da yararlanarak sanıkların O....le birlikte koşarak olay yerinden kaçtıkları, daha sonra hep beraber otoban kenarında durdukları bir araç ile Gaziantep’e geri döndükleri, Olay yerinde yapılan incelemede 1 adet 8 mm, 1 adet 9 mm çaplı boş kovan, 3 adet 8 mm çaplı dolu fişek, sanıkların düğün yerine birlikte geldikleri babaları H....arabasında da 14 adet 9 mm çaplı dolu fişeğin ele geçirildiği, sanık A.. Ö.. müdafiinin olaydan sonra sanığın suçta kullandığı silahı Cumhuriyet savcısına teslim ettiği, Adana Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 19.10.2005 tarihli ekspertiz raporuna göre; olay yerinde ele geçen 3 adet 8 mm çaplı dolu fişeklerin uç kısımlarına uygun çapta metal bilye takıldığının ve mevcut haliyle yasak niteliğe haiz olduğunun, yine olay yerinde ele geçen 1 adet 8 mm çaplı kovanın sanık A.. Ö.. müdafiinin teslim ettiği silahtan atıldığının tespit edildiği ancak rapordaki bu tespitlere rağmen suça konu silahın 6136 sayılı Kanun kapsamında olmadığının belirtildiği, bunun üzerine oluşan tereddüttün giderilebilmesi için mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor istenildiği, Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şube Müdürlüğünce düzenlenen 08.12.2006 tarihli raporda ise silahın gaz ve kurusıkı fişek atar durumda imal edildiği ancak bilahare namlunun içindeki mermi çekirdeği geçişini engelleyen aparatın çıkartılarak tipine uygun gaz ve kurusıkı fişeklerin içerisine namlusundan geçebilecek çapta metal kürecik konularak elde edilen özel nitelikli mermileri de atar duruma dönüştürüldüğü, bu haliyle 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğu bilgilerine yer verildiği,Sanık Yusuf Özer’in suçta kullandığı silahın ilk başta ele geçirilmediği ancak olaydan sonra düğün sahibinin akrabası olan tanık Beyhan Akarçörten tarafından düğün yerinde bulunup jandarmaya teslim edildiği, içerisinde 9 mm çaplı 7 adet fişek ele geçirilen silah üzerinde yapılan incelemeye ilişkin aynı ekspertiz raporunda; olay yerinde bulunan 1 adet 9 mm çaplı boş kovanın bu silahtan atıldığının, silahın içerisindeki 7 adet ve bu silahın çapına uygun sanıkların babaları H.... arabasında bulunan 14 olmak üzere toplam 21 adet fişeklerin uç kısımlarına uygun çapta metal bilye takıldığının ve mevcut haliyle yasak niteliğe haiz olduğunun, silahın kurusıkı fişek atar durumda imal edildiğinin ancak bilahare namlunun içindeki mermi çekirdeği geçişini engelleyen aparatın çıkartılarak tipine uygun gaz ve kurusıkı fişeklerin içerisine namlusundan geçebilecek çapta metal kürecik konularak elde edilen özel nitelikli mermileri de atar duruma dönüştürüldüğünün, bu haliyle 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğunun belirtildiği, Anlaşılmaktadır.Katılan A.. K..'un jandarmada alınan beyanında; olay gecesi komşusu olan M.... düğün töreni olduğunu, saat 23.00 sıralarında orkestranın çaldığı bölümde bulunan kalabalık içerisinden bağırtı sesleri gelince kavga olduğunu düşünüp kavga edenleri ayırmak amacıyla olay yerine doğru ilerlediğini, “burası düğün yeri mi savaş alanı mı” diye söylediği sırada isimlerini sonradan öğrendiği sanıkların ellerinde bulunan tabancalarla üzerlerine doğru ateş ettiklerini, yaralanıp yere düştükten sonra yanına gelen oğlu Hasan'ın da vurulduğunu, sanıklardan şikâyetçi olduğunu ifade etmiş, savcılıkta ve mahkemede ise; olay tarihinde düğün evinde oturduğunu, ayrı bir yerde ise kalabalık bir grubun halay çektiğini, saat 23.00 sıralarında evine gitmek üzere düğün evinden çıktığını, halay çekilen yerde münakaşa olduğunu görüp oraya doğru yöneldiğini, "ne yapıyorsunuz, düğün mü var, kavga mı var" diye söylediğini, bu sırada kalabalığın 10-15 metre aşağısından üzerine doğru silah sıkıldığını ve kendisinin yaralandığını, bulunduğu yerin sağ tarafında münakaşa olduğunu, silahın ise sol tarafından sıkıldığını, sanıkların bu münakaşa edenler arasında olup olmadığını bilmediğini, kendisini vuranları görmediğini, hazırlıkta sanıkların üzerine sıkıp vurduğu şeklindeki beyanının yanlış anlaşılmış olabileceğini, tek bir kişinin ateş ettiğini gördüğünü onu da teşhis edemeyeceğini söylemiş, Katılan H.. K..'un gerek hazırlıkta gerekse mahkemedeki tüm ifadelerinde özetle; sanıklardan şikâyetçi olduğunu, olay günü kendisinin de babasıyla birlikte düğün evinde bulunduğunu, dışarıda bir tarafta halay çekenler, bir tarafta ise oturanlar olduğunu, saat 23.00 sıralarında babası Ali ile birlikte eve gitmek üzere düğün evinden ayrıldıklarını, babasının kendisinden 5-10 metre önde gittiğini, “vuruldum” diye bağırması üzerine koşup yanına yaklaştığı sırada kendisinin de karnından vurulduğunu, arka arkaya 4 el silah sesi duyduğunu ancak ateş edenleri görmediği gibi hangi yönden ateş edildiğini de fark etmediğini ifade etmiş,Düğün yerinde bulunan ve bir kısmının da kavgaya katıldığı anlaşılan kişilerin tanık olarak dinlendiği, kimin nasıl ateş ettiği ile ilgili olarak;Tanık S....; sanıklardan Yusuf'u ateş ederken gördüğünü, Yusuf'un mağdurlar Ali ve Hasan’ın bulunduğu yere doğru ateş ettiğini, silah sesinin sanıkların içinde bulunduğu kalabalık bölgeden geldiğini, düğünde başkaca silah atan kimseyi görmediğini ve başka bir silah sesi de duymadığını, sanıklarla gerek kendisinin gerekse de yaralanan mağdurların arasında husumet bulunmadığını, sanıklardan hangisinin Yusuf olduğunu bilmediğini ancak ateş eden kişi top sakallı olduğundan karakolda bu kişinin kim olduğunu sorduğunda Y... olduğunun söylendiğini, bu nedenle "Yusuf'un ateş ettiğini gördüm" şeklinde beyanının bulunduğunu belirtmiş,Tanık M.... “halay için niye sövüyorsunuz” deyince sanıklar ve arkadaşlarının kendisinin üzerine yürüdüklerini, sanık Yusuf'un belindeki silahı çıkarıp kabzası ile başına vurduğunu, orada bulunanların olayı yatıştırmaya çalıştıklarını, sanıkların kalabalığın dışına çıktıklarını, önce Yusuf'un arkasından da Abbas’ın ellerindeki tabancalarla insanların bulunduğu yere doğru ateş ettiklerini, ellerinde silah olduğu için kimsenin sanıklara müdahale edemediğini, kendisinin olay yerinde ateş eden başka bir kimse görmediğini, yapılan atışlar sonucu dayısı A.. K.. ile oğlu H.. K..'un yaralandıklarını, bu kişilerin oradaki kavga ile bir ilgilerinin olmadığını dile getirmiş,Tanık V....; sanık Yusuf'un çıkardığı tabanca ile topluluğun üzerine doğru birden fazla ateş ettiğini ancak kaç el ateş ettiğini bilmediğini, sanığın ateş ettiği yer ile kalabalığın olduğu yer arasında 5-10 metre mesafe bulunduğunu, meydanda ışık olduğu için Yusuf'u gördüğünü, sonra her iki sanığın olay yerinden kaçtığını, sanık Yusuf dışında düğünde ateş edeni görmediğini anlatmış,Tanık M.... sanık Yusuf’ta silah görmediğini, sanık Abbas’ın da havaya doğru ateş ettiğini, mağdurların nasıl ve kim tarafından yaralandıklarını görmediğini beyan etmiş,Tanık V...; sanık Yusuf un elindeki tabanca ile 3 el ateş ettiğini, mağdur Ali’nin “vuruldum” diye bağırdığını, mağdur H.. K..’un nasıl yaralandığını görmediğini, sanık Abbas’ın elinde silah görmediğini, ateş edilmesinden sonra sanıkların üç kişi olarak olay yerinden kaçtıklarını ancak sanık Yusuf dışındaki diğer iki kişinin kim olduğunu bilmediğini söylemiş,Hakkındaki hükümler onanmak suretiyle kesinleşen sanık Y...r aşamalarda özetle; Gaziantep merkezde ikamet ettiğini, olay tarihinde Pazarcık İlçesi Evri Kasabasında eşinin amcasına ait düğüne katılmak üzere kardeşi Abbas, annesi, babası, diğer kardeşleri ve onların eşleriyle birlikte hep beraber .....geldiklerini, saat 22.00 sıralarında düğünde bulunanların halay çekmeye başladıklarını, tanık O...ın halay başı olduğunu, tanık S... gelerek çalgıcıları durdurduğunu ve sert bir şekilde Oktay’ın elindeki mendili aldığını, bunun üzerine halayın bozulduğunu, kendisinin de halaydan çıktığını, Salman’ın yanına gelip kolunu tutarak “sen çalgın Ayşe’nin oğlu musun” diye sorduğunu, bahsettiği Ayşe’nin kayınvalidesi olduğunu, bu nedenle Salman ile tartıştıklarını, daha sonra Salman’ın ayrılıp gittiğini, yaklaşık on dakika kadar sonra tanık M.... ve üç kişinin yanına geldiklerini, Mahmut'un "sen o adama niye karşı geliyorsun” dediğini, yanındakilerle birlikte kendisini iteklemeye başladıklarını, yumrukla Mahmut'un çenesine vurduğunu, ondan sonra ortalığın karıştığını, düğün yerinde bulunan hemen herkeste silah olduğunu ve silahların sıkıldığını, kendisinin yerde olup diğerlerinin de üzerinde olduklarını, kardeşi sanık Abbas’ın silahını çekip iki el havaya doğru ateş ettiğini, bu şekilde üzerindeki kişilerin elinden kurtulup kaçtığını, olay yerinde bulunan silahın kendisine ait olmadığını zira silahın bulunduğu yönün olaydan sonra kaçtığı yön olmadığını, silahın bulunduğu yer ile kendisinin kaçtığı yer arasında yaklaşık 100 metre mesafe bulunduğunu, kimseye silah sıkmadığını, kimseyi yaralamadığını, olay sırasında kendilerine ait aracın da orada bulunanlar tarafından hasara uğratıldığını ifade etmiş,Sanık A.. Ö.. de diğer sanığın savunması ile benzer biçimde; olay tarihinde ailecek Pazarcık ....i düğüne gittiklerini, ağabeyi Yusuf ve tanık Oktay’ın da içinde bulunduğu grupla halay çektiklerini, bir ara tanık S... gelerek Oktay’ın elindeki mendili alıp halay başı olduğunu, önce ağabeyi ve kendisinin daha sonra da Oktay’ın halaydan çıktığını, bunun üzerine tanık S... ağabeyi Yusuf'un kolundan tutarak "sen çalgın Ayşe’nin oğlu musun" diye sorduğunu, ağabeyinin de "çalgın Ayşe de kim" deyince Salman’ın bu kez“çalgın Ayşe senin annen, orospu değil mi” diye hakaret ettiğini, aralarında tartışma çıktığını ancak oradakilerin onları ayırdığını, daha sonra 3 kişinin ağabeyi ve kendisinin üzerine geldiğini, bu kişilerin Salman’ın yeğenleri olduğunu, bir anda ortalığın karıştığını, onlarda taş, sopa ve silah olduğunu, ağabeyine “kaçalım” diyerek elindeki silahla havaya doğru iki el ateş ettiğini, ağabeyi ile birlikte olay yerinden kaçtıklarını, karşı taraftakilerde pompalı tüfek de olduğunu, kaçarken bir el daha havaya ateş ettiğini ve sonra Gaziantep'e geri döndüklerini, ateş ettiği silahın Blov-mini marka kurusıkı tabanca olduğunu, silahta hiçbir değişiklik yapmadığını, bu silahla yaptığı atışların tamamının havaya doğru olduğunu, bu nedenle kimseyi yaralamadığını, mağdurların nasıl yaralandığını bilmediğini savunmuştur.Uyuşmazlık konularının sırasıyla ele alınmasında yarar bulunmaktadır.1-Sanık A.. Ö..’in sanık Yusuf Özer’in katılanlara yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemlerine yardım eden olarak katılıp katılmadığı:5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakta, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.“Yardım etme” 5237 sayılı TCK’nun 39. maddesinde; “(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur: a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde, “Bağlılık kuralı” da anılan Kanunun 40. maddesinde; “(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır. (2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir” biçiminde düzenlenmiştir. Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği itibarıyla kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup 5237 sayılı TCK’nunda şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, yasal tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik niteliğini taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden Kanunun 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır. TCK’nun 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.1-Maddi yardım: bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte maddede;a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmıştır.2- Manevi yardım ise:a) Suç işlemeye teşvik etmek,b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek, şeklinde belirtilmiştir.Öte yandan amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinin birisi de "şüpheden sanık yararlanır" (in dubio pro reo) ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından göz önünde tutulması gereken herhangi bir meseleye ilişkin şüphenin, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suçun niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Sanık ile katılanlar arasında öldürmeyi ya da yaralamayı gerektirir bir husumet bulunmaması, olayın düğün sırasında çıkan bir tartışma sonucu aniden meydana gelmesi, yaralanmaya sebebiyet veren atışların tümünün inceleme dışı sanık Yusuf tarafından gerçekleştirilmesi, sanık Abbas’ın sadece üzerlerine doğru gelen kalabalığı dağıtmak amacıyla 3 el havaya doğru ateş etmesi hususları birlikte nazara alındığında; sanık Abbas’ın sanık Yusuf’un katılanlara yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme eylemlerine yardım eden olarak katıldığı hususu şüphe boyutunda kalmaktadır.Diğer taraftan sanığın bu şekildeki eyleminin meşru müdafaa kapsamında kalıp kalmadığı, 5237 sayılı TCK’nun 170/1-c maddesinde düzenlenen “silahla ateş etmek suretiyle genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak” suçunu mu yoksa 106/2-a maddesinde düzenlenen “silahlı tehdit” suçunu mu oluşturacağı hususları ile suçların içtimaı hükümlerinin bozmadan sonra yapılacak yargılamada öncelikle yerel mahkeme ve temyiz halinde Özel Dairece değerlendirilmesi gerektiğinden bu aşamada belirtilen konularda Ceza Genel Kurulunca bir değerlendirme yapılmamıştır.Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün kasten öldürme suçuna ilişkin olarak sanık A.. Ö..'in sanık Y... katılanlara yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme eylemine yardım eden olarak katıldığı hususunun şüphe boyutunda kaldığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.2-6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı:Sanık A.. Ö.. müdafiinin olaydan sonra sanığın suçta kullandığı silahı Cumhuriyet savcısına teslim etmesi, Adana Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğünce yapılan incelemede olay yerinde ele geçen 3 adet 8 mm çaplı dolu fişeklerin uç kısımlarına uygun çapta metal bilye takıldığının ve mevcut haliyle yasak niteliğe haiz olduğunun, yine olay yerinde ele geçen 1 adet 8 mm çaplı kovanın teslim edilen silahtan atıldığının tespit edilmesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şube Müdürlüğünce düzenlenen 08.12.2006 tarihli raporda da silahın gaz ve kurusıkı fişek atar durumda imal edildiği ancak bilahare namlunun içindeki mermi çekirdeği geçişini engelleyen aparatın çıkartılarak tipine uygun gaz ve kurusıkı fişeklerin içerisine namlusundan geçebilecek çapta metal kürecik konularak elde edilen özel nitelikli mermileri de atar duruma dönüştürüldüğünün, bu haliyle 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliğe haiz silahlardan olduğunun belirtilmesi, sanığın silahı bir av bayisinden mevcut hali ile satın aldığını üzerinde bir değişiklik yapmadığını savunmasına karşın Adli Tıp Kurumu raporunda değişikliğin sonradan yapıldığının tespit edilmesi, nitekim olay yerinde ele geçen ve bu silaha ait olduğu belirlenen fişeklerin de değişikliğe uygun biçimde uç kısımlarına metal bilye takılmış fişeklerden olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın üzerine atılı 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunun tüm unsurları ile oluştuğu kabul edilmelidir.Bu itibarla, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna ilişkin olarak yerel mahkeme direnme gerekçesi isabetli olduğundan dosyanın bu suç yönünden hükmün esasının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.11.2012 gün ve 223-3763 sayılı direnme hükmünün;a-) Kasten öldürme suçuna ilişkin olarak, sanık A.. Ö..'in sanık Y...katılanlara yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme eylemine yardım eden olarak katıldığı hususunun şüphe boyutunda kaldığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,b-) 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçuna ilişkin olarak, direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SANIĞIN DENETİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ BİR SUÇ İŞLEMESİ - ZAMANAŞIMI
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Alt İşveren-Üst işveren-Rücu ve birlikte sorumluluk ilkeleri-sorumluluk dönemi-çalışma süresi
Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.12.2011 gün ve 2010/532E., 2011/483 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesini
Doğacak alacaklar için İİK 89 md gereğince haciz ihbarnamesi gönderilmesi İİK 88.maddesi anlamında haciz yazısı olarak değerlendirilir
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?