İtirazname :2007/226190Yargıtay Dairesi : 8. Ceza DairesiMahkemesi : ALANYA 2. Asliye CezaGünü : 30.05.2007 Sayısı : 149-1806136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık Ö. A..’ın anılan kanunun 13/3 ve 5237 sayılı TCK’nun 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Alanya 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.05.2007 gün ve 149-180 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.10.2011 gün ve 9589-10919 sayı ile;“İddianamedeki anlatıma göre; sanığın işyerinde masa çekmecesinde yasak tabanca bulundurmasının uygun bulunduğu 6136 sayılı Kanunun 13/3. maddesinde yazılı suçtan açılan kamu davasında yargılama görevinin 5235 sayılı Kanunun 10. maddesine göre sulh ceza mahkemesine ait olduğu ve 5271 sayılı CMK’nun 4. ve 5. maddelerine göre görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.11.2011 gün ve 226190 sayı ile;“İddianamenin dördüncü paragrafındaki anlatım ve sevk maddeleri dikkate alındığında, soruşturmayı tamamlayan ve kamu davasını açan Cumhuriyet savcısının CMK'nun 170/3-h maddesine uygun tasnifinin, asliye ceza mahkemesini görevli kıldığı, suç vasfındaki mahkemenin kabulüne göre değişmenin, mahkemenin görevinde değişime sebebiyet vermeyeceği dikkate alındığında, görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olması gerektiğinden bahisle, görev yönünden yapılan bozma kararı usul ve yasaya aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Dairesince 24.12.2012 gün ve 27168-39340 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılan sanık hakkında, eyleminin aynı maddenin 3. fıkrasında yazılı suçu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;İddianamede yargılama konusu olayın, “Gaz tabancası iken namlusunu değiştirmek sureti ile 6136 sayılı Kanun kapsamına giren, bulundurulması ve taşınması ruhsata tabi hale gelen tabancayı ruhsatsız taşıdığı anlaşılan sanık hakkında” şeklinde anlatıldığı, sevk maddesinin 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi olarak gösterildiği, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda ek savunma hakkı verilmek suretiyle 6136 sayılı Kanunun 13/3. maddesi uyarınca hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.5235 sayılı Kanunun 10 ve 11. maddelerinde sulh ceza ve asliye ceza mahkemelerinin görevleri belirlenmiş olup, ilgili maddeler;“Sulh Ceza Mahkemesinin görevi, Madde 10 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adlî para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adlî para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi içindedir.Asliye Ceza Mahkemesinin görevi, Madde 11 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır” şeklindedir. 5271 sayılı CMK’nun 6. maddesinde ise mahkemelerin görevsizlik kararı veremeyeceği hâl belirlenerek; “Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez” hükmü getirilmiştir. Ceza Genel Kurulunun 09.10.2007 gün ve 44-200 sayılı kararında da açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nun 170. maddesi gereğince kamu davası açma görevi Cumhuriyet savcısına aittir. İddianame konusu fiilin, iddianamede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması, diğer bir deyişle suçun hukuki nitelendirmesinin değişmesi ve değişen bu niteliğin mahkemenin kendi veya alt dereceli bir mahkemenin görev alanında yer alan bir suçu oluşturması halinde, mahkemece 5271 sayılı CMK’nun 226. maddesi uyarınca sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınmak suretiyle aynı kanunun 223. maddesinde belirtilen hüküm veya hükümlerin verilmesi, değişen niteliğin mahkemenin görevini aşması halinde ise, aynı kanunun 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İşyerinde yapılan aramada ruhsatsız silah ele geçirilen sanık hakkında, ayrıca bu silahı taşıdığı da belirtilerek 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle asliye ceza mahkemesine kamu davası açılmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi, 5271 sayılı CMK’nun 6. maddesinin açık hükmü karşısında, işin esasına giren asliye ceza mahkemesince sanığın eyleminin 6136 sayılı Kanunun 13/3. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle dosyanın görevsizlik kararı verilerek alt dereceli sulh ceza mahkemesine gönderilmesine de kanuni imkan bulunmamaktadır.Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul üyesi S.Bakıcı; "Sanık hakkında düzenlenen iddianamenin birinci parağrafında şüphelinin işyerinde yapılan aramada suça konu yarı otomatik tabancanın ele geçirildiği, ikinci parağrafında, alınan raporda ele geçen tabancanın 6136 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu, üçüncü parağrafta, şüphelinin savunmasında, tabancanın amcası tarafından bırakıldığını, geri alacağını düşündüğünden işyerinde bulundurduğunu hiç kullanmadığını savunduğu, dördüncü parağrafta ise, yasa kapsamına giren tabancayı ruhsatsız taşıdığı anlaşılan şüpheli hakkında tanzim edilen iddianamenin kabulü ile sanığın sevk maddeleri uyarınca cezalandırılması talep olunmuştur.İddianamenin ilk üç parağrafında olaya uygun şekilde sanığın yasak silah bulundurduğu kabul edilmiş olup, bu anlatıma göre eylem 6136 sayılı Yasanın 13/3. maddesinde düzenlenen ve sulh ceza mahkemesinin görevine giren 'silah bulundurma' suçunu oluşturmaktadır.Hal böyleyken, iddianamede anlatılan olayla hiç ilgisi olmadığı halde 'tabancayı ruhsatsız taşıdığı anlaşılan şüpheli hakkında' denilerek yanılgı sonucu taşımaktan söz edilip asliye ceza mahkemesine dava açılmıştır.CMK'nun 170/3. maddesine göre yüklenen suç silah bulundurmadır. Aynı maddenin 4. fıkrasına göre yüklenen suçu oluşturan olaylar bulundurma olup mevcut delillerle ilişkilendirilmiştir. CGK.nun 20.01.2004 gün, 313/6 sayılı kararında belirtildiği üzere iddianamede suçun adı ve temas ettiği kanun maddelerinin yazılması yeterli olmayıp olayın; suçun kanuni unsurlarını da içerecek biçimde açıklanması gerekir. Bu nedenle sevk maddesi veya suçun adı değil, olayın anlatımı dikkate alınmalıdır. Bu itibarla, dördüncü parağrafta hataen yer alan 'taşıma' sözcüğüne dayanılarak görevli mahkeme belirlenemez.Aksi halde;İddianamede, taraflar arasında çıkan kavgada sanığın, yumrukla basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde mağduru yaraladığı belirtildikten ve olay kasten yaralama olarak anlatıldıktan sonra, maddi hata sonucu sanığın 'kasten öldürme suçundan TCK'nun 81. maddesi uyarınca cezalandırılması talep olunur' denildiğinde davaya ağır ceza mahkemesi mi bakacaktır?Sanığın, banka sistemine girerek bilişim sistemini vasıta kılarak hırsızlık suçunu işlediği anlatıldıktan sonra, sonuç bölümünde 'sanığın bilişim sistemini araç olarak kullanarak dolandırıcılık suçunu işlediği' denildiğinde ağır ceza mahkemesi mi davaya bakacaktır?Sanığın, ateş ederek mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı anlatıldıktan sonra atılı suç silahla tehdit diye yazıldığında asliye ceza mahkemesi mi davaya bakacaktır?Bütün bu soruların yanıtı, çoğunluk görüşüne göre 'evet' olup iddianamenin kabülü halinde görevsizlik kararı verilmeyecektir. Bu durumda görevli mahkemeyi iddianamedeki olay bölümü değil, suçun adı ve sevk maddesi belirleyecektir.Olayda CMK'nun 6. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Zira esasına girdikten sonra vasıf değişikliği ortaya çıkmamış, iddianame içeriğinin dosyaya uygun olup olmadığı denetlenmeksizin iddianamedeki anlatıma göre görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Kamu düzeni ile ilgili bulunan mahkemelerin görevi, iddianame içeriği gözetilerek yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır.Ceza Genel Kurulunun 20.12.2011 gün, 276/284 sayılı kararına konu olan davanın iddianamesinde, 'şüphelinin suça konu tabancayı iki gün önce sanığın evine getirdiğini yani taşıdığını' annesinin söylediği belirtilmiştir. Yani iddianamede taşımaktan söz edilmiştir ve anlatıma göre asliye ceza mahkemesi görevidir. Olayda ise, iddianamenin anlatımında taşıma değil bulundurmadan söz edilmektedir. Bu nedenle olaya emsal olarak alınması mümkün değildir.Usul kuralları; maddi gerçeğin belirlenmesi için iddia, savunma hakkı, adil yargılama, kamu düzeni, açıklık, yüze karşılık, sözlülük ve benzeri ilkeler gözetilerek düzenlenmiştir.Bu kurallardan emredici olanlar, davanın erken bitmesi, yargılama gideri yapılmaması, sonucun değişmeyeceği gibi düşüncelerle terkedilemezler. Mutlak uygulanması gerekmektedir.Bu itibarla; duruşmada suçun hukuki niteliğinin değişmesinin söz konusu olmayıp iddianamedeki olay anlatımı yerine, iddianame içeriğine uygun düşmeyen ve hatalı olarak yanlış yazılan suçun adı ve sevk maddesine dayanarak görevli mahkemenin belirlenmesine ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum" düşüncesiyle,Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12.10.2011 gün ve 9589-10919 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.