Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 49 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 275 - Esas Yıl 2007





Sanık S.... S....’ın taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan dolayı 5237 sayılı TCY’nın 85/2 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin bir yıl süreyle geri alınmasına ilişkin Bolu Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.11.2006 gün ve 269-315 sayılı hüküm sanık müdafii ile katılan vekillerinin temyizi nedeniyle dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.11.2007 gün ve 7343-8149 sayılı kararı ile oyçokluğu ile onanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.12.2007 gün ve 14725 sayı ile; olayda bilinçli taksir koşullarının oluştuğunu belirterek itiraz etmiş, Özel Daire kararının kaldırılmasını, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir. Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Sanığın taksirle iki kişinin ölümüne, bir kişinin yaralanmasına neden olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilen olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire çoğunluk görüşleri arasında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlık, suçun bilinçli taksirle işlenip işlenmediği hususunda toplanmaktadır. İncelenen olayda; 13.04.2006 günü 14.30 sıralarında Yeniçağa ilçesinden Mengen yönüne gitmekte olan bir kargo firmasına ait kamyonetin sol arka tekerleğinin bijonlarının seyir sırasında kesilmesi nedeniyle tekerleğinin çıktığı, araç sürücüsünün arızalı aracı karayolunun sağına, kısmen banket kısmen de yola isabet edecek biçimde park ettiği, aracın 17 metre gerisine reflektör ve stepne koyarak güvenlik önlemi aldıktan sonra jandarmaya haber vermek üzere oradan ayrıldığı, bundan kısa bir süre sonra aynı yöne doğru arka arkaya belirli mesafelerle seyretmekte olan üç araçtan öndeki kamyonun sağda parkeden arızalı aracı görerek fren yapması üzerine arkasından seyreden 1. F. 62. plakalı kamyonun sürücüsünün de fren yaparak hızını azalttığı, konvoyun sonundaki 3. Z. 48.. plakalı tankeri kullanmakta olan sanık sürücü S.... S.....’ın da önündeki aracın aniden fren yaptığını görünce fren tedbirine başvurduğu, ancak sıvı yüklü aracın dengesinin bozulması nedeniyle kontrolü kaybettiği ve öndeki aracın sol arka kısmına çarptıktan sonra sol şeride geçerek karşı yönden gelmekte olan 06 A. 99.. plakalı özel araçla çarpıştığı, karşı yönden gelen aracın sürücüsü S...... M.... R..... ile yolculardan G.... A... A....’ın öldüğü, H..... Ö......’in ise yaralandığı, olayın 7,5 metre genişliğinde, her iki yanda 130 cm genişliğinde banket bulunan, çift şeritli, asfalt kaplama karayolu üzerinde meydana geldiği, olay sırasında görüşün açık, zeminin kuru olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden kuşkuya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmaktadır. Belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı hareket kurallarına uymaları zorunludur. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, devlet müdahalesiyle de varlık kazanmış olabilirler. Ayrıksı bir kusurluluk biçimi olan taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmadığı için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradî bir hareketle neden olmaktır. Taksirin unsurları ise gerek öğretide gerek uygulamada; 1-Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması, 2-Hareketin iradiliği, 3-Neticenin iradi olmaması, 4-Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması 5-Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması, 6-Neticenin öngörülebilmesi, şeklinde kabul edilmiştir. Taksir, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 22/1. maddesinde olduğu üzere, fail tarafından öngörülebilir olan neticenin öngörülememesi şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, 22. maddenin 2. fıkrasında belirtildiği üzere, neticenin öngörüldüğü halde istenmemesi şeklinde de ortaya çıkabilir. Birinci halde taksir (basit taksir –– bilinçsiz taksir), ikinci halde ise bilinçli taksir (öngörülü taksir) söz konusu olur. Taksirin bu iki çeşidini birbirinden ayıran temel özellik, öngörme kavramında kendini gösterir. Neticenin öngörülmesi kavramı ile murat edilen, neticenin fail tarafından, hareketin yapıldığı zaman ve koşullara göre tahmin edilebilmesidir. Bilinçli taksirde, neticenin gerçekleşmesini istemeyen fail, hareketinin tipe uygun, hukuka aykırı bir sonuca neden olabileceğini öngörmesine rağmen, hareketine devam ederek neticeyi meydana getirmektedir. Hukuka aykırı neticeyi öngördüğü halde gerçekleşmeyeceğine güvenen ve bu güvenle hareketini sürdüren failin söz konusu güveninin dayanağı, talih, bilgi, yetenek, deneyim vb. gibi çeşitli etkenler olabilir. Bu açıklamalardan sonra somut olayı değerlendirdiğimizde; Sanık sürücünün önünde seyreden aracın ani fren yapması üzerine kendisinin de fren tedbirine başvurmasına rağmen kullandığı tankerdeki sıvı yükün etkisiyle duramayıp aracıyla öndeki aracın sol arka köşesine vurması ve kontrolden çıkarak diğer şeride geçtiğinde karşı yönden gelen araçla çarpışması biçiminde gelişen olayda, neticeyi öngöremeyen failin sorumluluğu taksir düzeyindedir. Olayda bilinçli taksirin öngörme koşulu gerçekleşmemiştir. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddi gerekir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise; haklı nedenlere dayanan itirazın kabulü gerektiğini belirterek karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 11.03.2008 günü oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar TESPİT DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME Taraflar arasındaki "oda kaydının silinmesine dair işlemin iptali, üyelik kaydının devam ettiğinin ve davacının taksi durağında hak sahibi olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.09.2012 gün ve E:2 Tecdit (yenileme) nedir? Borcun senetlerle ödeneceğine ilişkin protokol yenileme sözleşmesi midir? Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup Müvekkilin yazılı talimati olmaksızın karşı tarafla sulh olunması haklı azil nedenidir-Ayrıntı içermeyen ibranamenin makbuz hükmünde olacağı MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı davacılar avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgili Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?