Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 39 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 78 - Esas Yıl 2008





Yasa dışı örgüt üyesi olmak ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından sanıklar Mehmet ve Ziya'nın 5237 sayılı TCY'nin 220/6. maddesi yollamasıyla 314/2, 3713 sayılı Yasa'nın 5 ve TCY'nin 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 6 yıl 3'er ay, 5237 sayılı TCY'nin 174/1-2 ve 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 3 yıl 9'ar ay hapis ve 25 gün karşılığı 500 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına, haklarında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, (İstanbul Dokuzuncu Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 28.12.2006gün ve 220-355 sayılı hükümler sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi'nce 18.06.2007 gün ve 4669-5385 sayı ile; "Tüm dosya kapsamına göre silahlı terör örgütünün faaliyetlerinde kullanılmak üzere temin edilen 1 adet el bombası iles5.670 gr plastik patlayıcı, 4 adet elektrikli kapsül, 8 adet elektrikli bomba düzeneğini örgütün amaçlarını bilerek bulunduran sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı, hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel mahkeme ise, 20.11.2007 gün ve 340-392 sayı ile; "5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinde yazılı suç 765 sayılı TCK'da karşılığı bulunmayan ve yeni ihdas olunan bir suçtur. Buna göre örgüt faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silah temin eden, nakleden veya depo/ayan kişi 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Madde gerekçesinde söz konusu maddelerin kullanılması suretiyle ve örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçların işlenmesi halinde, bu silah ve cephaneyi temin eden kişilerin aslında bu suçların işlenmesine yardım eden olarak sorumlu tutulmaları gerektiği, ancak söz konusu fiillerin bu madde kapsamında müstakil bir suç olarak tanımlandığı için sadece bu suçtan dolayı cezaya hükmetmek gerekeceği belirtilmiştir. 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 2/2. maddesinde terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağı ve örgüt mensubu gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. 5237 sayılı TCK'nın 314/3. maddesinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümlerin silahlı örgütle ilgili suç açısından aynen uygulanacağı, aynı Yasanın suç örgütü ile ilgili 220/6. maddesinde ise örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılacağı belirtilmiştir, Görüldüğü gibi 3713 sayılı Yasa'nın 2/2 ile TCK'nın 220/6, maddeleri birbirine paralel ve uyumlu düzenlemelerdir, 5237 sayılı TCK'nın tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi başlıklı 174/1, maddesinde"... patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, ... maddeleri imal, ithal veya ihraç eden, ülke içinde nakleden, muhafaza eden, satan, satın alan veya işleyen kişinin" 3 yıldan 8 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. 174/2. maddede bu eylemin örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiş, 174/3. maddede ise, önemsiz tür ve miktarda patlayıcı madde bakımından hafif ve niteliksiz hal yaptırıma bağlanmıştır. Bozma ilamında örgüt üyeliği bakımından herhangi bir ibare olmamakla birlikte bozma gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanıkların eylemlerinin bir bütün ve tek suç olarak TCK'nın 315. maddesinde yazılı suç olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre ayrıca 314/2. maddesi gereğince hüküm kurulmayacaktır. 315. maddede örgütle herhangi bir bağlantısı olmamakla birlikte örgüt amacını bilerek silah temin etmeyi düzenlemiştir. Mahkememiz kararı gerekçesinde 3713 sayılı Yasa'nın 2/2 ve TCK'nın 220/6. maddeleri nedeniyle sanıkların silahlı terör örgütü adına bu suçu işledikleri belirtilmiştir. Silahlı terör örgütü adına suçu işlemek, aynı zamanda örgütle bağlantıyı da göstermektedir. 3713 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesinde de bu amaçla, bu suçun da terör suçu ve suçlunun da terör suçlusu olduğuna hükmedilmiştir. TCK'nın 315. maddesinde yazılı suç, 5532 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile terör suçları kapsamına alınmış olup, 5532 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önceki 315. maddede yazılı suçları işleyenler bakımından 3713 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin de uygulanma yeri bulunmamaktadır. Diğer yandan TCK'nın 174/1-2. maddesinde örgüt faaliyetleri çerçevesinde patlayıcı madde bulundurmayı^^ ağırlaştırıcı bir suç olarak düzenlenmiş olup, 174/3. madde dikkate alındığında patlayıcı maddenin nitelik ve nicelik bakımından az olması hali hafifletici bir neden olarak öngörülmüştür. Bu durumda mahkememizin gerekçesinde de belirtildiği gibi sanıkların eylemleri 3713 sayılı Yasa'nın 2/2 ve TCK'nın 220/6. maddeleri gereğince silahlı terör örgütü üyeliği ve aynı zamanda 174/1-2, maddesi kapsamında örgüt faaliyeti çerçevesinde örgüt adına patlayıcı madde bulundurmak suçlarını oluşturmaktadır. Eylemin tek olarak 315. maddede yazılı suç olarak belirlenmesi halinde, suç tarihi bakımından 3713 sayılı Kan un'un 5. maddesinin uygulama yeri de olmadığından bozma ilamında belirtildiği gibi kazanılmış hak da söz konusu olmayacaktır. Patlayıcı maddenin miktarına bakılarak eylemin 174/1-2 veya 315. maddesinde yazılı suçları oluşturabileceği düşünülebilir. Bu durumda 174/3. madde dikkate alındığında niteliksiz hal ayrıca belirtildiğinden 174/1-2. maddesinde yazılı yaptırımdaki alt ve üst sınırlar arasında bir ceza belirlemesi gerekecektir. Tüm bu nedenler dikkate alındığında her iki sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Yasa'nın 5, 174/l-2f 53, 63 ve 58/son maddesi kapsamında örgüt adına patlayıcı madde bulundurmak suçlarından kurulan mahkumiyet hükmü usul ve yasaya uygun olduğundan ve her iki sanığın üzerine atılı bu suçlar sabit olduğundan direnme kararı verilerek her iki atılı suçtan cezalandırılmaları gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır"'gerekçeleriyle önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 21.03.2008 gün ve 46771 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu'nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. Özel Daire ile yerel mahkeme arasında, sanıklara ait evin kömürlüğünde patlayıcı maddelerin yakalandığı ve eylemlerinin sabit olduğu hususlarında bir uyuşmazlık ve dosya içeriğine bir aykırılık bulunmamakta olup, çözümlenmesi gereken sorun, sanıklara atılı eylemin 5237 sayılı TCY'nin 314/2 ve 174/1-2. maddelerindeki suçları mı, yoksa 315. maddesindeki suçu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir. 765 sayılı TCY'nin silahlı çetenin sair efradı olmak suçunu ve yaptırımını düzenleyen 168/2 ve silahlı çete mensuplarının hal ve sıfatlarını bilerek yardım ve yataklık etmek suçunu ve yaptırımını öngören 169. maddeleri kaldırılmış, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY'de örgütlü suçlar yönünden yeni ve farklı bir düzenleme benimsenmiştir. Bu yasada suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin hükümlere 220. maddede yer verilip, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme ve üye olma suçları ise, 314. maddenin 1 ve 2. fıkralarında tanımlanıp yaptırıma bağlanmış, 314. maddenin 3. fıkrasında; "Suç İş/emek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler" in, bu suç açısından da aynen uygulanacağı belirtilmiştir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin 220. maddenin 6. fıkrasında, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı" cezalandırılacağı hükmüne yer verilip, anılan normun konuluş amacı gerekçesinde; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır" şeklinde açıklanmış, aynı maddenin 7. fıkrasında da; "örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi" r\n örgüt üyesi olarak cezalandırılacağı belirtilmiş, böylece örgüt mensubu olmasa bile örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmiş olanlar ile örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyesi olarak cezalandırılacakları hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü gibi, 765 sayılı TCY'nin sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla yapılan bu düzenlemelerde örgütün faaliyetleri doğrultusunda işlenen suçlardan da ayrıca sorumluluk esası kabul edilmiş, yardım etme eylemleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir yardım suçuna kural olarak yer verilmemiştir. Ancak, gösterdiği vahamet dikkate alınarak örgüte silah sağlama şeklindeki yardım eylemleri, bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş, 5237 sayılı TCY'nin, "Silah sağlama"baş\qx\ taşıyan 315. maddesinde, " Yukarıdaki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silah temin eden, nakleden veya depo/ayan kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" hükmüne yer verilmiştir. Maddede düzenlenen suç, örgüte yardımın özel bir şekli olup, Devletin güvenliğine, toprak bütünlüğüne, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere, bunların amaçlarını bilerek, üretmek, satın almak ve ülkeye sokmak suretiyle silah, cephane veya nitelik ve nicelik yönünden vahim olan benzeri maddelerin temin edilmesi, nakledilmesi ve depolanması bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş ve daha ağır bir yaptırıma bağlanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde, * Madde metninde, silahlı örgüt suçu kapsamına giren örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere silah, cephane veya benzeri maddelerin sağlanmasını, imal veya icat veya bunların naklini veya bu maddelerin hazırlanmasını veya bu maksatla yabancı memleketlerden Türkiye'ye söz konusu maddelerin sokulmasını veya saklanması ve taşınmasını ayrıca cezalandırmaktadır. Suçun manevi unsuru, söz konusu fiillerin, örgütlerin amaçları bilinerek gerçekleştirilmesidir. Söz konusu maddelerin kullanılması suretiyle ve örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçların işlenmesi halinde; bu silah ve cephaneyi temin eden kişiler, aslında bu suçların işlenişine yardım eden olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Ancak, söz konusu fiiller bu madde kapsamında müstakil bir suç olarak tanımlandığı için, sadece bu suçtan dolayı cezaya hükmetmek gerekecektir" açıklamasına yer verilmiştir. Bu suçun oluşması için failin, örgütün faaliyetlerinde kullanılacağını bilerek '"üretmek, satın almak, ülkeye sokmak suretiyle silah temin etmek" veya "nakletmek" ya da "depolamak" şeklinde sayılan, seçimlik eylemlerden birisini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Suçun manevi unsuru ise, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, söz konusu eylemlerin, örgütün amaçlarını bilerek gerçekleştirilmesi, yani kasttır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nce, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne hitaben yazılan 04.10.2005 ve 05.10.2005 günlü yazılarda, E... İlçesi T... Mahallesinde, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü adına faaliyet gösteren Mehmet, Yavuz ve Ayşe ad ya da kod adlı örgüt mensuplarına, kırsal alandan patlayıcı madde gönderildiği ve ileriki günlerde eylem gerçekleştirme hazırlığı içinde oldukları, Mehmet adlı örgüt mensubunun T... Mahallesi ... Sokak No: 33 Daire 8 sayılı yerde barındığı ve söz konusu patlayıcı maddeyi de burada sakladığı istihbaratının elde edildiği bildirilmiş; Bu durumun, 5271 sayılı CYY'nin 250. maddesi uyarınca kurulmuş İstanbul Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesi C.Savcılığı'na bildirilmesi üzerine, 05.10.2005 tarihinde söz konusu adreste ve eklentilerinde arama yapılması ve suç eşyası elde edilirse elkonulması kararı verilmiş, bu kararlar İstanbul Onbirinci Ağır Ceza Mahkemesi hakimi tarafından 06.10.2005 tarihinde onaylanmıştır. 05.10.2005 tarihinde düzenlenen yakalama tutanağı içeriğine göre de; anılan adreste arama yapılmadan önce saat 08.00 sıralarında evde bulunanlardan iki kişinin minibüs durağında olduğunun bildirilmesi üzerine yakalandıkları, Mehmet'in görevlilere Mustafa adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ibraz ettiği ve yanında bulunan Abdullah adlı kişiyle birlikte gözaltına alındıkları anlaşılmaktadır. Aynı tarihte saat 11.00 sıralarında düzenlenen ev arama tutanağında, Mehmet'in ailesi ile birlikte kaldığı babası Ziya'ya ait evde, mahalle muhtarı Mustafa'nın da katılımıyla yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı, bu sırada Mehmet'in kendisinde bulunan malzemenin bodrum katta kömürlükte olduğunu bildirmesiyle bodrum katta 13. kömürlüğe gidildiğinde, Mehmet'in yer göstermesi ile 1 adet Rus yapımı Fİ model el bombası ele geçirildiği belirtilmiş, tutanak sanık Mehmet tarafından da imzalanmıştır. Ayrıca, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nce, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne hitaben yazılan 07.10.2005 günlü yazıda daha önce yazılan yazı üzerine el bombası ele geçirilen adreste, istihbarat bilgisinde yer alan diğer patlayıcı malzemenin ele geçirilemediği, bu malzemenin de aynı adreste Ziya tarafından kömürlüklerden birisinde saklanmakta olduğu bilgisinin elde edildiği bildirilmiş; Aynı tarihte İstanbul Onbirinci Ağır Ceza Mahkemesi hakimi tarafından verilen arama izni ile söz konusu adreste, mahalle muhtarı Mustafa ve apartman sakinlerinden Erol'un huzurunda ikinci kez yapılan aramada 13. kömürlükte eski eşyalar arasında yer alan siyah bir poşet içerisinde yaklaşık 5,5 kilo ağırlığında plastik patlayıcı, 4 adet elektrikli kapsül, 8 adet kart üzerine hazırlanmış elektronik bomba düzenekleri ile 1 adet metal sigara tabakası elde edilerek el konulmuş ve Ziya da yakalanarak gözaltına alınmıştır. Sanıklar, aşamalardaki savunmalarında yüklenen suçu işlemediklerini, yakalanan malzemelerden haberlerinin olmadığını beyan etmişlerdir. Görüldüğü gibi, dosya kapsamında sanıkların örgüt üyesi olduklarına ilişkin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün mücerret iddiadan öteye gitmeyecek yazısı dışında herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak, sanıkların evinin kömürlüğünde suça konu patlayıcı madde ve malzemelerin yapılan arama sonucunda bulunduğu ve yakalanan bu malzemelerin yasa dışı PKK/KONGRA-GEL örgütüne ait olduğu konusunda kuşku yoktur. Sanıkların savunmalarından da, bu örgütün amacını bildikleri açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu nedenle sanıkların, amacını bildikleri yasa dışı silahlı örgüte ait vahim miktardaki patlayıcı maddeleri saklamak eylemleri, silahlı örgütler bakımından "Vardım eden" kavramı ile ilgili özel bir düzenleme olan 5237 sayılı TCY'nin 315. maddesinde düzenlenen suça uymaktadır. Özel Daire'nin, sanıkların eylemlerinin bu suça uyduğuna ilişen bozma kararı isabetli olup, yerel mahkemece, dosya kapsamına uymayan gerekçelerle direnme kararı verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, TCY'nin 315. maddesinin uygulandığı halde, suç tarihi itibariyle 3713 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin direnme gerekçesi de isabetsizdir. 5252 sayılı Yasa'nın 3. maddesi uyarınca, mevzuatta 765 sayılı TCY'nin maddelerine yapılan yollamaların 5237 sayılı TCY'nin aynı konuyu düzenleyen maddelerine yapılmış sayılacağı nazara alındığında, 315. maddenin karşılığını oluşturan 765 sayılı TCY'nin 150 ve 169. maddelerinin, 3713 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde yer alması karşısında, aynı Yasa'nın 5. maddesinin uygulanacağı da açıktır. Bu itibarla isabetsiz bulunan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılamayan Kurul Üyesi Şerafettin İste; "j?- Olayda 5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinin unsurları yoktur. 2- İstanbul Özel Yetkili Dokuzuncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin direnme kararı yerindedir. 5237 sayılı TCK'nın 315. maddesinde "Yukarıki maddede tanımlanan örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak maksadıyla bunların amaçlarını bilerek, bu örgütlere üretmek, satın almak veya ülkeye sokmak suretiyle silah temin eden, nakleden veyadepo I ayan kişi on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" denilmektedir. 315. maddenin GEREKÇESİ: Madde metninde, silahlı örgüt suçu kapsamına giren örgütlerin faaliyetlerinde kullanılmak üzere silah, cephane veya benzeri maddelerin sağlanmasını imal veya icat veya bunların naklini veya bu maddelerin hazırlanmasını veya bu maksatla yabancı memleketlerden Türkiye'ye söz konusu maddelerin sokulması veya saklanması ve taşınmasını ayrıca cezalandırmaktadır. Suçun manevi unsuru, söz konusu fiillerin, örgütlerin amaçları bilinerek gerçekleştirilmesidir. Söz konusu maddelerin kullanılması suretiyle ve örgütün faaliyeti çerçevesinde çeşitli suçların işlenmesi halinde, bu silah ve cephaneyi temin eden kişiler aslında bu suçların işlenişine yardım eden olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Ancak, söz konusu fiiller bu madde kapsamında müstakil bir suç olarak tanımlandığı için, sadece bu suçtan dolayı cezaya hükmetmek gerekecektir, "şeklindedir. 5237 savılı TCK'nın 220/6. maddesi; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılır." 220/7. maddesi; 11 Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi örgüt üyesi olarak cezalandırılır." 220/7. maddenin GEREKÇESİ: * Yedinci fıkrada örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişinin, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılması öngörülmüştür. Bu nedenle örgüte yardım ve yataklık-adıyla ayrı bir suç tanımlaması yapılmamıştır. Bu kavram altında söz konusu edilen fiiller, nitelik bakımından örgüte üye olmak dolayısıyla sorumluluğu gerektirmektedir" şeklindedir. 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu zamanda, 169. maddede örgüte yardım ve yataklık suçu, 168/2. maddesinde ise örgüt üyeliği suçu ayrı ayrı yaptırıma bağlanmıştı. Yine 765 sayılı Ceza Kanunu uygulamasında, örgüte ait patlayıcıların bulunması, örgüt üyeliğinin içinde eritiliyordu. Örneğin, olayı mızda sanıklar 01.06.2005 tarihinden önce bu suçu işlemiş olsalardı, 765sayılı TCK'nın 168/2. maddesi gereğince tekbir ceza verilecek, 3713 sayılı Yasa'nın 5 maddesi gereğince de bu ceza yarı nisbetinde artırılacaktı. Ancak, 5237 sayılı TCK'nın uygulamasında, her suç özelliğini koruduğundan, sanıklara hem patlayıcı madde bulundurmaktan 174. madde gereğince, hem de terör örgütünün patlayıcı maddelerini geçici olarak saklayarak, örgüte yardımcı olduklarından TCK'nın 220/7. maddesi aracılığı ile 314. maddeden ceza verilecektir. TCK'nın 315. maddesini yukarıda belirtilen maddelerle birlikte mütalaa etmek, değerlendirmek gerekir. Aksi takdirde TCK'nın 220/7. maddesinin uygulama alanı kalmaz, 5237 sayılı Yasa terör örgütüne yardım etmeyi suç kabul etmiş, ancak, bu kişilerin, 314/2. maddedeki örgüt üyeleri gibi cezalandırılacağını hüküm altına almıştır. O halde TCK'nın 315. maddesi ne zaman uygulanacaktır? şeklinde bir soru akla gelebilir. Madde metni açıktır. Örgütlere, bilerek silah ve patlayıcı madde saâlavanlan 315. madde gereğince; esasen örgüte ait olup, örgüt mensuplarınca her nasılsa elde edilmiş patlayıcı maddeleri, silahları onların uygun zamanda, belirlenen yerlerde patlatılana kadar geçici olarak muhafaza eden, yardımcı olan kişilere de 220/7. maddesi aracılığı ile 314/2. maddeden ceza verilecektir. Sonuç olarak Özel Yetkili İstanbul Dokuzuncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin DİRENME kararı yerindedir. Açıkladığım nedenlerle, sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum." görüşüyle karşı oy kullanmıştır. Sonuç: Açıklanan nedenlerle; 1-İsabetsiz olan yerel mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay CBaşsavcılığıma TEVDİİNE, 24.02.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak, oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Sigortasız Çalıştırılan İşçinin İşçilik Alacakları İçin Hizmet Tespit Davası Açmaya Zorlanamayacağı Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait kuaför salonunda 01/06/2009- 07/03/2011 tarihleri arasında ça ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ (.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12 Sahte fatura kullanımı - tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği - vergi cezası DAVA VE KARAR: Davacı hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?