Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 274 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 615 - Esas Yıl 2015





Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık Y.. B..’ın beraatine ilişkin, Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.10.2013 gün ve 495-986 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 22.12.2014 gün ve 31993-30779 sayı ile;“1-Sanığın terzi dükkânında ‘tevzi kutusundan kablo uçlarını direk bağlamak suretiyle sayaçsız olarak kaçak elektrik kullandığına ve devreden 7,5 amper akım çekildiğine’ ilişkin suç tutanağını yeminli beyanıyla doğrulayan tutanak tanığının beyanına neden itibar edilmediği kararda tartışılmadan sanığın savunmasının aksine delil olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi,2-02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanunun Geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi olduğu değerlendirilip, anılan Kanunun Geçici 2. maddesi gereğince; sanığa, ‘şikâyetçi kurumun bilirkişi tarafından tespit edilen vergi ve cezalardan arındırılmış gerçek zararını gidermesi halinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği’ hususunda bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden, ödeme ihtaratında bulunulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 26.03.2015 gün ve 41-155 sayı ile;"...Tutanak mümzi her ne kadar tutanak içeriği doğrudur demiş ise de tutanakta yer alan M.. G..'in kimlik bilgilerini ve gerçekten o isimde birisinin olup olmadığını dahi hatırlamayan sırf tutanağın aksine bir şey söylememek için tutanak içeriği doğrudur beyanına mevcut diğer deliller ve savunma karşısında itibar edilmemiştir. ...6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi '...yasa değişikliği sebebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının veya Özel Dairelerinde bulunan yasa kapsamına giren dosyaların hüküm mahkemelerine iadesini', geçici 2. maddesi ise '...abonelik esasına göre yararlanabilen elektrik, su ve doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısı ile bu kanunu yürürlüğe girdiği tarih itibari ile hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde zararı tamamen tazmin etmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkar' hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere anılan Yasanın Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenleme ile yasanın tanıdığı bu haktan yararlanma süreye tabi tutulmuş olup bu süre yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 aylık bir süredir ve bu süre 07.01.2013 tarihinde sona ermiştir. Bir başka anlatımla tanınan bu 6 aylık sürenin geçmesi ile birlikte uygulanma olanağı da ortadan kalkmıştır. Ceza hukukunda suç yaratan normların çok açık ve net olmaları keyfi yorumlara yol açmamaları gereği 'yasallık ilkesinin' bir sonucudur. Genel olarak yorum bir normun anlamını bulmaya ve açıklamaya yönelik zihinsel bir faaliyettir. Ne var ki 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenleme o kadar açıktır ki, ister 1. fıkra ile birlikte ister tek başına değerlendirilsin öngörülen 6 aylık süre geçtikten sonra hükmün uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamındaki bozma gerekçesinin kabulü halinde uygulanması süre ile sınırlanan bu hükmün teorik olarak sonsuza kadar uygulanması gerekir ki yasa koyucunun muradının bu olmadığı ortadadır. Eğer öyle olsa idi bu haktan yararlanmayı 6 aylık bir süre ile sınırlandırmazdı.Somut olayımıza baktığımızda hüküm tarihi itibari ile 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenleme yürürlüğe girmiş ve hüküm tarihi itibari ile 6 aylık süre dolmuştur. Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren sanık ve herkes tarafından bilinmesi gerektiği genel olarak kabul edilen bir husustur. Anılan Yasanın Geçici 2. maddesinden yararlanmayan sanığa ayrıca ve yasal dayanaktan yoksun bir şekilde makul bir süre tanınarak zarar giderimi konusunda bildirimde bulunulması görüşü mahkememizce mevcut yasal düzenlemeye aykırı bulunduğundan, ayrıca bu şekildeki uygulanmanın yasalara uymama konusunda esneklik yaratılacağı değerlendirildiğinden önceki hükümde direnilmesine karar vermek gerekmiştir" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 29.06.2015 gün ve 211747 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. CEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; 1-Sanığın üzerine atılı elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçunun sabit olup olmadığı,2-6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin 2.fıkrasında öngörülen 6 aylık yasal sürenin geçtiği somut olayda; mahkemece sanığa anılan fıkra uyarınca “katılan kurumun bilirkişi tarafından tespit edilen vergi ve cezalardan arındırılmış gerçek zararını tazmin etmesi durumunda hakkında ceza verilmesine yer olmadığına kararı verileceği” hususunda bildirimde bulunulması gerekip gerekmediği,Noktalarında toplanmakta ise de;Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.İnceleme konusu dosyada; yerel mahkemece, bozmadan sonraki yargılamada, (1) numaralı bozma nedeninin gereği eylemli olarak yerine getirilerek bozma ilamında istenilen husus tartışılmış, (2) numaralı bozma nedenine ilişkin olarak ise; "6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi '...yasa değişikliği sebebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının veya Özel Dairelerinde bulunan yasa kapsamına giren dosyaların hüküm mahkemelerine iadesini', geçici 2. maddesi ise '...abonelik esasına göre yararlanabilen elektrik, su ve doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısı ile bu kanunu yürürlüğe girdiği tarih itibari ile hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde zararı tamamen tazmin etmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkar' hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere anılan Yasanın Geçici 2. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenleme ile yasanın tanıdığı bu haktan yararlanma süreye tabi tutulmuş olup bu süre yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 aylık bir süredir ve bu süre 07.01.2013 tarihinde sona ermiştir. Bir başka anlatımla tanınan bu 6 aylık sürenin geçmesi ile birlikte uygulanma olanağı da ortadan kalkmıştır. Ceza hukukunda suç yaratan normların çok açık ve net olmaları keyfi yorumlara yol açmamaları gereği 'yasallık ilkesinin' bir sonucudur. Genel olarak yorum bir normun anlamını bulmaya ve açıklamaya yönelik zihinsel bir faaliyettir. Ne var ki 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenleme o kadar açıktır ki, ister 1. fıkra ile birlikte ister tek başına değerlendirilsin öngörülen 6 aylık süre geçtikten sonra hükmün uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamında ki bozma gerekçesinin kabulü halinde uygulanması süre ile sınırlanan bu hükmün teorik olarak sonsuza kadar uygulanması gerekir ki yasa koyucunun muradının bu olmadığı ortadadır. Eğer öyle olsa idi bu haktan yararlanmayı 6 aylık bir süre ile sınırlandırmazdı.Somut olayımıza baktığımızda hüküm tarihi itibari ile 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenleme yürürlüğe girmiş ve hüküm tarihi itibari ile 6 aylık süre dolmuştur. Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren sanık ve herkes tarafından bilinmesi gerektiği genel olarak kabul edilen bir husustur. Anılan Yasanın Geçici 2. maddesinden yararlanmayan sanığa ayrıca ve yasal dayanaktan yoksun bir şekilde makul bir süre tanınarak zarar giderimi konusunda bildirimde bulunulması görüşü mahkememizce mevcut yasal düzenlemeye aykırı bulunduğundan, ayrıca bu şekildeki uygulanmanın yasalara uymama konusunda esneklik yaratılacağı değerlendirildiği" şeklinde önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurmuştur.İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkan bulunmamaktadır.Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı olmayıp, kısmen eylemli uyma sonucu kısmen de ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçelerle verilmiş yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2015 gün ve 41-155 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.09.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.