Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 232 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 904 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : ... Asliye CezaKarşılıksız yararlanma suçundan sanık ...'in beraatine ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ...-... sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ...-... sayı ile;"Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Dairelerin uyum gösteren kararlarının da bu yönde olduğu gözetilmeden, 5271 sayılı CMK'nın 193/son maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise ... gün ve ...–... sayı ile;"5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 195. maddesi; suç yalnız adli para cezasını veya adli para cezası ile birlikte müsadereyi gerektirmesi durumunda sanık savunması alınmadan mahkumiyet kararı verilebileceğini öngörmüş. Keza CMK'nun 193/2. maddesi; sanık hakkında toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varıldığında sorgusu yapılmamış olsa da davanın bitirilebileceği şeklinde düzenlenmiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında sanığın ifadesi alınmadan davanın bitirilebileceği kabul edilmiştir. Örnek vermek gerekirse D. J. Harrıs - M. O. Boyle - C.Warbrick in Low of the European Convention on Human Rights 1995 sayfa 205 de 'Duruşmaya ilişkin etkili bir tebligat devlet tarafından yapılamamış olmakla birlikte, tebligatın yapılması için yeterince gayret gösterilmiş ise gıyapta yargılama yapılması mümkündür.' demek suretiyle devletin pozitif yükümlülüğünün sınırlarını ortaya koymuştur. Yargıcın bir hukuk kuralını özü ve sözüyle uygularken ona anlam vermek üzere yani ne anlama geldiğini belirtmek üzere yaptığı en önemli işlem yorumdur. Yorum; yasama organı, yargı makamları ve bilimsel kurumlar tarafından yapılır. Yorum; supjektif, objektif, karma ve serbest olarak yapılabilir. Mantıksal yorum; bir kuralın yorumunda bir mantık ağı içinde kanunun sistematiğine göre içinde bulunduğu yer ve diğer maddeler ile bağlantısı dikkate alınarak yapılır. Yargıç, özellikle kuralın sözünü eksiksiz biçimde yorumlayacak, bu şekilde yasaya anlam kazandırırken, yalnızca o maddeyi değil, yasanın diğer maddelerini de dikkate alacak, yasanın tümüne egemen olan temel ilkeler doğrultusunda kuralın anlamını tespit edecektir. Yasanın sözü, onun yazılış biçiminden, kaleme alınırken kullanılan sözcüklerden ve onların sözlük anlamından çıkarılan anlamdır. Olaya uygulanacak bir maddenin, yasada yalnızca açık biçimde yazılı olduğu durumlarda değil, böyle bir kuralı yasanın özünden çıkarılabildiği durumlarda da olaya uygulanacaktır. Bu açıklamalar ışığında 5271 Sayılı CMK hükümleri yorumlandığında; beraat kararının gerekçesinin yerinde olduğu anlaşılacak. Diğer taraftan mahkememizin 04/12/2013 tarihli kararın gerekçesinde açıklandığı üzere sanığın yakalama kararı çıkarılmak suretiyle savunmasının alınması yoluna gidildiğinde sonuç kararın beraat olacağı bilindiğinden CMK'nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat davası açılması muhtemeldir. Sanığın tazminat davası açmasa dahi yakalama kararı sonucu mağdur olacağı kesindir. Sanık hakkında dava açılmasına delil olarak gösterilen 05/01/2013 tarihli tutanakta kullanılan elektriğin sayaçtan geçtiği belirtildiğinden, karşılıksız yararlanma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı bilindiğinden yukarda açıklanan gerekçe ışığında mahkememizin 04/12/2013 tarihli beraat kararının gerekçesi yerinde görülmüştür.” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.Bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.10.2015 gün ve 337228 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sorgusu yapılmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesinin mümkün olup olamayacağının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme direnme kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun önsorun olarak ele alınması gerekmektedir. Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi; a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak, b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak, d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.İncelenen dosya kapsamından;Özel Dairece ilk hükmün; "Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Dairelerin uyum gösteren kararlarının da bu yönde olduğu gözetilmeden, 5271 sayılı CMK'nın 193/son maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması" nedeniyle bozulmasından sonra, yerel mahkemece sanığın beyanının alınması için çağrı kağıdı tebliğ edilerek bozma kararının gereğinin yerine getirilmeye çalışıldığı, tebligatın bila ikmal iadesi üzerine bu kez önceki kararda yer almayan; "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 195 maddesi; suç yalnız adli para cezasını veya adli para cezası ile birlikte müsadereyi gerektirmesi durumunda sanık savunması alınmadan mahkumiyet kararı verilebileceğini öngörmüş. Keza CMK'nun 193/2 maddesi; sanık hakkında toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varıldığında sorgusu yapılmamış olsa da davanın bitirilebileceği şeklinde düzenlenmiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında sanığın ifadesi alınmadan davanın bitirilebileceği kabul edilmiştir. Örnek vermek gerekirse D. J. Harrıs - M. O. Boyle - C.Warbrick in Low of the European Convention on Human Rights 1995 sayfa 205 de 'Duruşmaya ilişkin etkili bir tebligat devlet tarafından yapılamamış olmakla birlikte, tebligatın yapılması için yeterince gayret gösterilmiş ise gıyapta yargılama yapılması mümkündür.' demek suretiyle devletin pozitif yükümlülüğünün sınırlarını ortaya koymuştur...sanığın yakalama kararı çıkarılmak suretiyle savunmasının alınması yoluna gidildiğinde sonuç kararın beraat olacağı bilindiğinden CMK 141 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat davası açılması muhtemeldir. Sanığın tazminat davası açmasa dahi yakalama kararı sonucu mağdur olacağı kesindir." şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnerek sanığın ilk hükümdeki gibi beraatine karar verilmiştir.Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi ...; "Sanık hakkında abonelik sözleşmesi feshedilmesine rağmen yeni sözleşme imzalamadan meskeninde elektrik kullanmaya devam ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında mahkemece kullanılan elektriğin sayaçtan geçtiğinin dosyadaki kaçak tespit tutanağından anlaşılması, sayaca müdahale edildiğine dair bir iddia ve şüphenin bulunmadığı gibi bu yönde dosyada bilimsel-teknik ve hukuki hiç bir delil bulunmadığından davetiyeye rağmen duruşmaya katılmayan sanığın savunması gerekli görülmeyerek CMK'nın 193/2. maddesi uyarınca savunmasını tespitinden vazgeçilerek yokluğunda beraat kararı verilmiştir.Yüksek 2. Ceza Dairesi 'fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delil takdiri gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılmadan beraat kararı verilemeyeceği' gerekçesi ile bu hükmü bozmuşturYerleşik içtihatlara ve yerel mahkeme uygulamalarına göre, sayaçta bir suiistimal yok ise tüketim miktarının belirlenmesini engellemeyen abonesiz kullanımdan dolayı TCK'nın 163/3. maddesinde tanımlanan suç oluşmamaktadır. Mahkemenin buna dayanarak beraat kararı vermesi nedeniyle CMK'nın 193/2. maddesinin koşullarının oluşmadığı ileri sürülemez. Ancak delil toplanmasında eksiklik ya da delil değerlendirmesinde isabetsizlik varsa sanığın sorgusu alınmadan verilen beraat kararı bozulabilecektir.Kaldı ki; sayın çoğunluk, yerel mahkemenin direnme hükmünü Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca 'yeni hüküm' niteliğinde görmüş ise de; mahkemelerin verdikleri hükümlerin temyiz incelemesinde (usul yönünden) bozulması olasılığını dikkate alarak bozma kararına karşı kullanabilecek gerekçe yazması beklenemez. Yerel mahkemenin beraat gerekçesi de değişmemiştir. Yeni bir hukuki gerekçe ve maddi olguya dayanılmamış, sadece bozma kararının usul ve yasaya aykırılığı yani CMK'nın 193/2. maddesinin uygulama koşullarının varlığı açıklanmıştır. Bu nedenle sayın çoğunluğun farklı gerekçeye dayalı 'yeni hüküm' yönündekini değerlendirmesine katılmak mümkün olmamıştır" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır. SONUÇ:Açıklanan nedenlerle; ... Asliye Mahkemesince verilen ... gün ve ...–... sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.05.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.