Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 139 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 114 - Esas Yıl 2004





Seçimli ilgili görevi kötüye kullanmak suçundan sanık Arif ile adı geçen sanığı bu suça azmettirmekten sanıklar Arif, Keziban, Gülsüm, İbrahim, Fatma ve Abdullah'ın beraatlarına ilişkin (Antalya Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi)nce 18.9.2001 gün ve 1483-1325 sayı ile verilen kararın katılan vekili ile o yer C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Sekizinci Ceza Dairesince 8.4.2004 gün ve 8167-3094 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay C. Başsavcılığı ise 28.5.2004 gün ve 154021 sayı ile; "Sanıklar hakkında düzenlenen 26.10.2000 tarihli iddianamede eylem "seçimle ilgili görevi kötüye kullanmak ve bu suça azmettirmek" olarak tanımlanmış ve anlatılmıştır. Anlatım, CMUK. 150. ve 257. maddeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, iddianameye konu edilen suçun, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Yasanın 179. maddesi uyarınca, "seçim suçu" niteliğinde olduğu tartışmasızdır. 298 sayılı Yasanın 180/1. maddesinde "seçim suçlarına ilişkin kamu davaları, seçimin bittiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde açılmadığı takdirde, kovuşturma yapılamaz" hükmü bulunmaktadır. Anılan kural yargılama koşulu olup, bulunmaması hali CMUK.nun 253/5. maddesi uyarınca, kamu davasının "düşmesi" sonucunu doğurmaktadır. 298 sayılı Yasanın 180/1. maddesi yürürlükte iken, 21.11.1995 tarih ve 22470 mükerrer sayılı resmi Gazetede, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasa ile Siyasi Partiler Yasası ve Milletvekilleri Seçim Yasasında Değişiklik Yapılmasına ilişkin 27.10.1995 tarih ve 4125 sayılı Yasa yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yasa ile yapılan düzenlemeler, sadece XX. dönem milletvekili genel seçimlerine yönelik değildir. Anılan Yasa incelendiğinde, 1 ila 7. maddeleri ile 298 sayılı, 8 ila 21/a maddeleri ile 2839 sayılı, 21/b maddesi ile 2820 sayılı Yasada değişiklik yapılmıştır. Anılan Yasanın 22. maddesiyle ise, sadece 24.12.1995 tarihinde yapılan XX. dönem milletvekili genel seçimlerine özgü olmak üzere 2839 sayılı Yasanın 63. maddesinde değişiklik yapılmış, bu değişikliğin XX. dönem milletvekili genel seçimlerine özgülendiği de maddede açıkça ifade edilmiştir. 4125 sayılı Yasada ayrıca yedi geçici madde bulunmakta olup, bu geçici maddelerden 1, 2, 3, 4, 5 ve 7 numaralı geçici maddelerin; uygulanma dönemleri tarih de belirtilmek üzere bu maddelerde açıklanmış; böylece madde metinlerinde, "geçicilik" niteliğine uygun düzenlemelerde bulunulmuştur. Belirtilen geçici maddeler, anılan 4125 sayılı Yasaya ilişkin teklifte de aynen yer almaktadır. 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesinde ise "seçim suçlarından doğan kamu davası, seçimin bittiği tarihten itibaren üç ay içinde açılmadığı takdirde kovuşturma yapılamaz" hükmü bulunmaktadır. Bu maddeye ilişkin herhangi bir başlık metni bulunmamakta olup, matlabında ise "geçici madde 6" ibaresi yer almaktadır. Bu madde, yasa teklifi hakkındaki TBMM.nde yapılan görüşmeler sırasında verilen bir teklifle, anılan "yasa teklifi metnine" eklenmiş olup, üzerinde herhangi bir görüşme yapılmadan ve gerekçesi de belirtilmeden, yapılan oylamada kabul edilmiştir. (TBMM Tutanak Dergisi, Cilt: 95, B: 15, 26.10.1995, O: 2, sh. 136) Anayasanın 176/2. maddesinde, "madde kenar başlıklarının, sadece ilgili oldukları maddelerin konusunu, maddeler arasındaki sıralama ve bağlantıyı gösterip, metne dahil olmadığı" açıkça ifade edilmiştir. Diğer yasalarda yer alan madde başlıkları ya da madde matlablarının yasa metnine dahil olup olmadığı konusunda ise, açıkça bir düzenleme bulunmamasına rağmen, Anayasada yer alan düzenlemeden kıyasen hareketle, bu ibarelerin yasa metnine dahil olmayıp, maddelerin konusunu ve maddeler arasındaki bağlantı ile sıralamayı gösterdiği doktrinde de benimsenmektedir. Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muakkat ve bu şekilde bazı "geçici yasaların", adlarına bakılmaksızın içerikleri nedeniyle ülkemizde yıllarca yürürlükte kalarak uygulandıkları da unutulmamalıdır. 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesinin, madde konusunu gösteren bir başlığı bulunmamaktadır. "Geçici" ibaresi ise, konuyu gösteren bir kavram olmayıp; "geçici 6" ibaresi, sıralama ve bağlantıyı göstermektedir ve madde metnine dahil değildir. 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi incelendiğinde, bu madde ile açıkça 298 sayılı Yasanın 180/1. maddesi değiştirilmiş değildir. Geçici 6. madde, açıkça belli bir döneme veya belli bir seçime hasren yürürlüğe konulmuş da değildir. Gerek 4125 sayılı Yasa metninde (örneğin 22. maddede), gerekse bu Yasanın diğer geçici maddelerinde; yasa koyucu iradesini belirli bir döneme özgülemek gereğini duyduğunda, bu iradeyi metne açıkça yansıtmasına rağmen, bu (geçici 6.) maddede "geçiciliğin" süresi açıkça yasa metnine dahil edilmemiş, bu konuda geçiciliğin süresini göstermesi yönünden "yoruma" elverişli bir ibare ya da gerekçe serdedilmemiştir. Geçici 6. maddede "seçimin bittiği tarihten itibaren", ibaresinin yer alması, bu maddede yer alan "seçim" kelimesi ile kastedilenin XX. dönem seçimleri olduğu anlamını da taşımamaktadır. Çünkü tekil olarak kullanılan "seçim" ibaresi, bir seçimi değil, bütün seçimleri kapsar niteliktedir. 298 sayılı Yasadaki düzenlemeler de bu doğrultuda olduğu gibi, 298 sayılı Yasanın 180/1. maddesinde de (bütün seçimler yönünden) kullanılan "seçim" kelimesi tekil olarak madde metninde yer almıştır. "Seçimin bitmesi" kavramı ile ifade edilen ise 298 sayılı Yasa hükümleri (özellikle de bu Yasanın beşinci bölümü) gözetildiğinde, oy verme işleminin bitmesidir. Sayım işlemleri ile, seçim sonrasındaki iş ve işlemler başladığından; seçimin (oy vermenin) bitmesinden itibaren, seçim suçlarına ilişkin kamu davalarının öngörülen süre içerisinde açılması gerekmektedir. Geçici 6. maddenin metninde açıkça geçicilik niteliği ortaya konulmadığına, yasama çalışmalarında bu yön açıkça ifade edilmediğine, gerekçesinde de gösterilmediğine göre, geçici 6. maddenin metni süre yönünden geçicilik niteliği taşımamaktadır. Bu maddenin metni, belirli bir seçime veya döneme özgülenmediğinden, yürürlüğünden sonraki, kapsamı içerisinde kalan bütün davalarda uygulanırlığı söz konusudur. Bu nedenle, anılan madde "geçici bir madde" değil, sonuçta "ek bir madde" niteliğindedir. O halde aynı konuda halen, hem 298 sayılı Yasanın 180/1. maddesi, hem de 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi yürürlükte bulunmaktadır. Sonraki yasa ile aynı konuyu düzenlediğinden, yasama organının bu konudaki sonraki iradesine üstünlük tanınıp, önceki yasanın ihmal edilmesi gerekmektedir. Bu durumda 4125 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonraki, bütün "seçim suçlarına ilişkin kamu davalarının", 298 sayılı Yasanın değişik 180/1. maddesinde belirtildiği gibi iki yıl içerisinde değil, (298 sayılı Yasanın 2.5.1961 tarihinde yürürlüğe giren 180/1. maddesinin ilk şekline paralel düzenleme getiren) 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesinde belirtildiği üzere "seçimin bittiği tarihten itibaren üç ay" içerisinde açılması gerekmektedir. 6.5.2000 tarihinde işlendiği ileri sürülen seçim suçuna ilişkin kamu davası, 26.10.2000 tarihinde açılmıştır, itiraza konu edilen bu davada, oy verme günü (yani seçimin bittiği gün) 4.6.2000 tarihidir. 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesinin, 28.10.1995 tarihinden sonraki tüm seçim suçlarına ilişkin kamu davaları yönünden uygulanırlığı söz konusudur. Kamu davası, 4125 sayılı Yasanın (içerik yönünden süreklilik arzeden) geçici 6. maddesinde belirtilen üç ay içerisinde açılmadığından, CMUK.nun 253/5. maddesinde belirtilen yargılama koşulu bulunmamaktadır. Her ne kadar yargılanmak ve beraat etmek sanıkların lehine ise de, beraat edebilmek için yargılanmak, yargılanabilmek için ise yargılama koşullarının bulunması gerekmektedir. Bu nedenle olayda yargılama koşulu bulunmadığından açılan davaya devamla beraat hükmü kurulmuş olduğundan, Yerel Mahkeme kararının Özel Daire tarafından bozularak, yargılama koşulunun bulunmaması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, kararın onanması yasaya aykırıdır." görüşüyle itiraz yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına, kamu davasının CYUY.nın 253/5.maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü. Antalya C. Başsavcılığınca 26.10.2000 günlü iddianame ile; sanık Arif dışındaki diğer altı sanığın akrabaları olan Halil'in, Ç........ köyünün belde olmasıyla kurulan Ayanlar mahallesinden muhtar adayı olması üzerine, aynı beldede Orta mahallede oturmakta olan bu sanıkların, Ç......... beldesi Belediye Başkanı sanık Arife başvurarak "seçimle ilgili işlerde kullanılacak özel ikametgah ilmühaberi" düzenlettirerek, Ayanlar mahallesinde oturuyormuş gibi 473 nolu sandık seçmen listesine kayıtlarını yaptırıp, bu mahallede oy kullandıkları, böylece sanık Arifin, belediye başkanı olarak seçimle ilgili görevini kötüye kullandığı diğer sanıkların da bu suça azmettirdikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, Yerel Mahkemece, sanıkların suç kastı ile hareket ettiklerine ilişkin cezalandırılmalarına yeterli kanıt elde edilemediği kabul edilerek beraatlarına karar verilmiştir. Bu hüküm Özel dairece onanmıştır. Ayrıntıları yukarıda açıklanan somut olayda Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, dolayısıyla da sanıklar haklarındaki davanın düşürülmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuk çözüme ulaşılabilmesi için, konuya ilişkin yasal düzenlemenin incelenmesinde yarar vardır. 2.5.1961 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasanın "Dava Süresi" başlıklı 180. maddesi, "Seçim suçlarından doğan kamu davası, seçimin bittiği tarihten itibaren üç ay içinde açılmadığı takdirde kovuşturma yapılamaz" hükmünü taşımaktadır. Anılan madde hükmü, 30.5.1979 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2234 sayılı Yasa ile değiştirilerek kovuşturma yapılması için öngörülen süre 1 yıla çıkartılmıştır. Bu değişikliğin nedenleri Yasanın genel gerekçesinde; "Seçim suçları ve cezalarla ilgili bölümlere işlerlik ve müessiriyet kazandırılmış, milli iradenin hür ve dürüst şekilde belirlemesine engel olabilecek her türlü seçim suçlarını daha etkili şekilde kovuşturup cezalandırmayı mümkün kılan değişiklikler getirilmiştir"; madde gerekçesinde ise, "Bu maddede yapılan değişiklikle seçim suçlarından doğan kamu davasının açılması için öngörülen üç aylık süre bir yıla çıkartılmak suretiyle çok sayıda seçim suçunun dava zamanaşımı nedeni ile takipsiz bırakılmasının önlenmesi düşünülmüştür" şeklinde açıklanmıştır. Daha sonra 13.6.1983 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2839 sayılı Yasa ile anılan maddede yeniden değişiklik yapılmış ve kovuşturma yapılması için öngörülen süre 2 yıla çıkartılmıştır. 28.10.1995 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4125 sayılı Yasa ile, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Yasada, Siyasi Partiler Yasasında ve Milletvekili Seçimi Yasasında değişiklikler yapılmıştır. Toplam 24 madde ile 7 geçici maddeden oluşan bu Yasanın ilk 7 maddesi ile 298 sayılı Yasanın 6, 7, 34, 52, 61 ve 125. maddelerinde değişiklik yapılmış ve Yasaya 85/A maddesi eklenmiştir. Geçici maddeler ise 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan 20. dönem milletvekili genel seçimine ilişkin olup, uyuşmazlık konumuzu ilgilendiren geçici 6. madde, Yasa teklifinde ve komisyon raporunda yer almaktadır. Söz konusu madde, Yasanın TBMM Genel Kurulunda görüşüldüğü esnada, geçici maddelerin görüşülmesi sırasında verilen bir önerge ile Yasaya dahil edilmiştir. Yasalarda yapılan bu değişiklikler bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Görüldüğü gibi 298 sayılı Yasanın 180. maddesinde yapılan değişiklikler ile seçim suçlarından dolayı kovuşturma yapılması için öngörülen 3 aylık süre, zaman içerisinde 2 yıla kadar artırılmıştır. Bu durum, yasa koyucunun kovuşturma için daha uzun bir süreç öngörülmesi eğilimi içerisine girdiğini açıkça göstermektedir. 298 sayılı Yasada 4125 sayılı Yasa ile de değişiklikler yapılmış, ancak 180. maddede herhangi bir değişiklik öngörülmemiştir. Buna rağmen, 4125 sayılı Yasanın geçici 6. maddesi ile seçim suçlarının kovuşturulması 3 aylık bir süre ile sınırlandırılmıştır. Anılan maddenin 4125 sayılı Yasaya ekleniş şekli ve bu Yasa ile 298 sayılı Yasanın bazı maddelerinin değiştirilmiş olmasına rağmen 180. maddenin değiştirilmeyerek aynen korunmuş bulunması olguları da gözetildiğinde, artık geçici 6. maddenin tüm seçim suçlarında uygulanabilecek temel bir yasa hükmü olduğunu kabul etmek olanaksızdır. 4125 sayılı Yasanın geçici maddelerinin, 20. dönem milletvekilliği genel seçimlerine ilişkin düzenlemeler içerdiği nazara alındığında, her ne kadar geçici 6. madde metninde bu konuda bir açıklama yer almasa da, anılan maddenin de yalnızca 20. dönem milletvekilliği genel seçimlerinde geçici olarak uygulanmak üzere getirilmiş bir hüküm olduğunun kabulünde zorunluluk vardır. Kaldı ki sanıklardan Arif olay tarihinde Belediye Başkanı olup, 298 sayılı Yasada seçmen kütüklerinin düzenlenmesi hususunda kendisine verilmiş bir görev bulunduğundan da söz etmeye olanak yoktur. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanıklar hakkında, 15.4.2000-6.5.2000 tarihleri arasında seçim suçu işledikleri iddiasıyla, 26.10.2000 tarihinde, 298 sayılı Yasanın 180. maddesinde öngörülen 2 yıllık süre içerisinde kamu davası açıldığından, Yerel Mahkemece yargılama yapılarak dosya kapsamına uygun şekilde beraat kararı verilmesinde ve özel Dairece yapılan temyiz incelemesinde de bu hükmün yasaya uygun görülerek onanmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. Sonuç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE) dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 15.6.2004 günü oybirliğiyle karar verildi.