Görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan sanık Kadri Ö...'in beraatine ilişkin olarak İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 27.2.2003 gün ve 270-50 sayılı hüküm C.savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 21.02.2005 gün ve 16898-1188 sayı ile; "Sanığın, 12.08.1999 tarihinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın Emlakbank Otomasyon Şubesi'ndeki hesabından tanık Mehmet İhsan Onan'a 17.500.000.000 lira çektirip aynı gün Kentbank'taki kredi borcunu kapatmak üzere 17.500.000.000 lira yatırdığı ve daha sonra 2.9.1999 tarihinde 10.421.425.000 lira, 13.9.1999 tarihinde de 6.533.649.999 lira olarak iki taksitte Vakfın hesabına çekilen parayı karşılayacak biçimde yatırıldığı getirtilen belgelerden anlaşıldığı ve tanıklar Mehmet İ…… O…… ile Erol G....'in ilk anlatımlarında olayın aşamalarını doğruladıkları gözetilmeden, bankalardan para çekilme ve yatırılma olaylarının rastlantı olduğu, adı geçen tanıkların da hazırlık aşamalarındaki ilk anlatımlarının gerçek dışı olup şüpheli durumu kesin kabul etmenin olanaklı bulunmadığı ve kasada bulundurulacak limitin 8.3.2002 günlü Vakıflar Genel Müdürlüğünün genelgesi ile kaldırılmış olmasının sanık yararına değerlendirilmesi gerekeceği biçiminde yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel Mahkeme, 13.06.2005 günlü ilk oturumda bozmaya uyulmasına karar vermesine karşın 23.01.2006 gün ve 209-2 sayı ile; ".....sanığın görevi kötüye kullanma, emniyeti suistimal ve kullanma zimmeti suçunu işlediğini gösterir kanıt elde edilemediği" gerekçesiyle CYY'nın 223/2-b maddesi uyarınca beraatine, mahkeme başkanının, kullanma zimmeti suçunun sabit olduğu yolundaki karşı oyu ve oyçokluğuyla karar vermiştir. Bu hükmün de İstanbul C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 4. Ceza Dairesine hitaben düzenlediği 26.06.2006 günlü ve "hükmün bozulması" görüşünü içeren tebliğnamesi ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.10.2006 gün ve 5889-15718 sayılı gönderme kararı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesi üzerine Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI İncelenen olayda; Özel Dairece hükmün bozulması sonrasında 13.06.2005 tarihinde gerçekleştirilen ilk oturumda Yerel Mahkemece oybirliği ile bozmaya uyulmasının kararlaştırılmasına, ayrıca bu doğrultuda 22.12.2005 günlü oturumda işlem tesis edilmesine karşın, 23.01.2006 günlü oturumda direnme niteliğinde karar tesis edildiği anlaşılmaktadır. Ceza Genel Kurulu'nun yerleşik uygulamasına göre, uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, Yerel Mahkeme'nin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden ittihaz edilmesi, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu itibarla, bozmaya uyan Yerel Mahkemenin, dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, 2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, sonucu itibariyle tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak 17.04.2007 günü oybirliğiyle karar verildi.