Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 97 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 767 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki “Geçit Hakkı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kandıra Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.12.2010 gün ve 2009/975 E- 2010/976 K sayılı kararın incelenmesi davalı Raif vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 18.04.2011 gün ve 2011/3890E-5103 sayılı ilamı ile:(...Davacı, 116 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı 5, 6 ve 7 sayılı parselden geçit hakkı tesisini istemiştir.Davalı, 5 sayılı parselin müşterek paydaşı davacı kardeşi ile birlikte malik oldukları 5 sayılı parsel yönünden davayı kabul etmiştir.Davalı, 6 sayılı parsel maliki taşınmazının yüzölçümünün 726 m2 olduğunu, geçit verilmesi halinde cephesinin daralacağını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne, 116 sayılı parsel lehine davalı 5 ve 6 sayılı parsellerden geçit tesisine karar verilmiştir.Hükmü, davalılardan 6 sayılı parselin maliki Raif vekili temyiz etmiştir.Dava, geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir.Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Görev hususu ve usulüne uygun taraf teşkili yerine getirilmelidir. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.Davacı, 116 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin bulunmadığı, geçit ihtiyacında olduğu açıktır. Geçit tesisi davalarında tarafların dava konusu üzerindeki tasarruf yetkileri kısıtlıdır. İhtiyaç karşılanırken davacıya en yararlı ve en az masraflı olacak yerden değil, geçit hakkı vermekle yükümlü en az zarar görecek taşınmazdan verilmesi gerekir. Geçit davasında amaç genel yola bağlantısı olmayan taşınmazları genel yola kesintisiz olarak bağlamaktır. Güneydeki kuru dereden geçecek şekilde geçit kurulmuş olması kesintisizlik ilkesinin ihlali niteliğindedir. Bu nedenle davacı parselin batısındaki dava dışı 122, 123 ve 124 sayılı parsellerden batıdaki kadastro yoluna ulaşacak şekilde geçit kurulup kurulamayacağı yukarıda belirtilen ilkelere uygun inceleme ve araştırma yapılarak neticesine göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenle karar bozulmalıdır.Kabule göre de; aleyhine geçit kurulan 6 no'lu parselin yüzölçümünün az olması ve eninin de dar olması nedeniyle bu parselden geçit kurulması halinde ekonomik olarak büyük zarar göreceği açıktır...)gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN:Davalı Raif vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, geçit hakkı tesisi isteğine ilişkindir.Davacı, 116 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı 5, 6 ve 7 sayılı parselden geçit hakkı tesisini istemiştir.Davalılardan Ramis, 5 sayılı parselin müşterek paydaşı davacı kardeşi ile birlikte malik oldukları 5 sayılı parsel yönünden davayı kabul ettiğini, bedel de istemediğini, beyan etmiştir.Diğer davalı Raif ise; geçit verilmesi halinde cephesinin daralacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davanın kabulüne, 116 sayılı parsel lehine davalı 5 ve 6 sayılı parsellerden geçit tesisine karar verilmiştir. Davalılardan 6 sayılı parselin maliki Raif vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerden dolayı karar bozulmuştur.Mahkemece, ilk karardaki gerekçeler yanında, verilen kararın kesintisizlik ilkesini ihlal etmediği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davalı Raif vekili temyiz etmiştir.Uyuşmazlık,mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, kesintisizlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 747.maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulması gereken ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır: Geçit hakkı davalarını, genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunmasına rağmen mevcut bu yol ile ihtiyacı karşılanmayan tapulu taşınmaz maliki açabilir.Bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine nisbi geçit ihtiyacı veya geçit yetersizliği denilebilir. Geçit ihtiyacı olan kişi, davasını öncelikle taşınmazların önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltmesi gerekir.Ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın doğrudan yol ihtiyacının karşılanmamış bulunması, geçit davalarının kaynağını oluşturmaktadır.Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi ilkesi göz önünde tutulmalıdır.Geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, bir anlamda özünü komşuluk hukukundan almaktadır denilebilir. Bunun doğal sonucu olarak da yol saptanırken komşuluk hukuku ilkelerinin de esas alınması gerekmektedir.Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı, davacının subjektif arzularına göre değil objektif esaslara göre belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi de gözetilmelidir.Bu nedenlerle de bir taşınmaz için 2,5-3 metre genişliğindeki bir yolun yeterli olacağı kabul edilmelidir.Davacı yararına tesis edilen geçidin, genel yola kesintisiz ulaşması sağlanmalıdır.Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel de yine objektif kriterlere, taşınmazın niteliğine göre atanacak bilirkişiler aracılığı ile saptanmalıdır. Saptanan bu bedel, hükümden önce depo ettirilmeli, böylece geçit bedelinin geç ödenmesinden doğabilecek sakıncalara meydan verilmemelidir.Aksinin kabulü, maddenin amacı ile de çelişir.Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3.maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.Geçit hakkına ilişkin ana ilkeler bu olmakla birlikte eldeki davada:Davacı, 116 parsel sayılı taşınmazın yola cephesinin bulunmadığı, geçit ihtiyacının olduğu açıktır. Geçit davasında amaç genel yola bağlantısı olmayan taşınmazları genel yola kesintisiz olarak bağlamaktır.Ne var ki, mahkemenin gerekçesine esas aldığı bilirkişi raporunda keşif günü itibarıyla kuru durumda olan derenin (aklantının) üzerine köprü yapmaya gerek olmadığı, beton büz konulabileceği belirtilmiş ise de, güneydeki kuru dereden geçecek şekilde geçit kurulmuş olması kesintisizlik ilkesinin ihlali niteliğindedir.Ayrıca, dereler devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmakla, ileride buraların dava konusu yapılabileceği de gözetilmelidir.O halde, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek, bozma ilamında da işaret edildiği şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekir.Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı Raif vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.02.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar NÜFUS KAYDININ DÜZELTİLMESİ • ÖZEL VEKALETNAME KOŞULU 1- Davacı vekili, davacının nüfus kütüğünde yazılı 20.05.1970 olan doğum tarihinin 10.09.1969 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece adı geçenin doğum tarihi 10.09.1969 olarak düzeltilmiştir. Uşak Devlet Hastanesi'nden alınan 22.07.2003 tarihli sağlık kurulu raporu düzeltilmek istenen doğum tarihi RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI SÜRESİ (.Davacı, dava dışı üçüncü kişinin mevzuat gereği kendisine indirimli tarife uygulanması gerekirken Başbakanlık Hazine Müsteşar-lığı’nın talimatı üzerine indirimli tarife uygulamasından vazgeçilmesi nedeniyle ödemiş olduğu fazla elektrik bedelinin geri alınması için açtığı dava sonucunda mahkemece v TEMYİZ HARCI • NİSBİ HARCA TABİ DAVA MAKTU HARCA TABİ DAVA Taraflar arasındaki “fazla mesai alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/61 E., 2010/224 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?