MAHKEMESİ : Ankara 20. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/01/2011NUMARASI : 2010/482-2011/5Taraflar arasındaki “İtirazın iptali ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 20 Asliye Hukuk Mahkemesince “davanın kabulüne” dair verilen 23.07.2008 gün ve 2008/164 E., 2008/278 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 12.05.2010 gün ve 2009/16093 E., 2010/6649 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalının aboneleri olup, kullandıkları su bedelini ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının yaptığı haksız itirazının iptaline ve %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ,davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne ,itirazın iptaline takibin devamına, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Taraflar arasındaki Yazılı 15.03.2001 tarihli abonelik sözleşmesinin incelenmesinde, 6183 sayılı kanun hükümlerine göre gecikme cezası alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, davacı kurum tarafından çıkarılan tarifeler yönetmeliğine de atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ödemelerde gecikme olması halinde, fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair bir kararlaştırma bulunduğunu veya uzun süredir devam eden böyle bir uygulamanın olduğunu da ispat edememiştir. Davacı ASKİ, ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş bir kurumdur. Davacının talep ettiği alacak, davalı kurumun su ve atık su tüketim bedelinden kaynaklanmaktadır. Su ve atık su tüketim bedeli olarak tahakkuk ettirdiği alacak, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer alan gecikme zammının uygulanacağına dair, yasalarda da bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak davacının, “ çoğun içinde azda vardır” kuralı gereği yasal faiz talep edebileceği nazara alınarak, yasal faize hükmedilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gecikme cezasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle 2 nolu bent uyarınca hükmün davalı yararına bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili; su abonesi olan davalı idare aleyhine tahakkuk eden borcunun tahsili amacıyla Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2003/3591 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının 02.04.2003 tarihinde ödeme emrine itiraz etmesi nedeni ile takibin durduğunu, ASKİ Tarifeler Yönetmeliği ve abone sözleşmesi hükümlerine göre su bedeli borcunu faturada belirtilen son ödeme gününe kadar ödemeyenlerden gecikilen her ay için yürürlükteki gecikme cezası alınmakta olduğunu ileri sürerek davalı tarafından yapılan itirazın kesin olarak kaldırılmasını, asıl alacağa icra takip tarihinden tahsil tarihine kadar geçecek her ay için yürürlükteki gecikme cezası ve KDV ilavesi ile asıl alacağın da % 40'ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına ve itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir Davalı vekili; ....köyünün 5216 sayılı yasa gereğince Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine dahil olduğunu ve belediye sınırları içerisinde kaldığından belediyelerine bağlı mahalle statüsüne dönüştüğünü, davaya konu edilen içme suyunun köy sakinlerince kullanılmadığını, davacı tarafından köy halkının kendi kişisel gereksinimlerini karşıladıkları suyun parasının belediyelerinden tahsiline kalkışılmasının kabul edilemez olduğunu, dava konusu edilen borcun köy tüzel kişiliğinin borcu olmadığını, su tüketiminde bulunan köy sakinlerinden toplanıp ödenen kişisel borçlardan oluştuğunu, para istenecekse söz konusu muhtarlıktan istenmesinin gerekeceğini, gecikme cezası ve bu cezaya da KDV ilavesi ve icra inkâr tazminatı isteminin de hukuka aykırı olduğunu, ve alacağın zamanaşımına uğradığını, savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemenin, “davanın benimsenmesine, davalının Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2003/3591 esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın 110.480.213.000 TL asıl alacak, 27.671.627.000 TL gecikme cezası , 4.980.892.000 TL gecikme cezası KDV'si olmak üzere toplam 143.132.732.000 TL (143.132,73 YTL) üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak olan 110.480.213.000 TL 'ye takip tarihinden tahsil tarihine kadar geçecek her ay için yürürlükteki gecikme cezası ve bu cezaya KDV uygulanmasına, asıl alacak üzerinden hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine....” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, “Abonelik sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 50/son maddesine göre; " Bildirimde belirtilen son ödeme tarihine kadar borçlarını ödemeyen bütün abonelerden Büyükşehir Belediye Meclisinin 28.09.1995 günü ve 66 sayılı Amme Alacakları Kanununun 51. maddesinde belirtilen % oranı nispetinde gecikme cezası ile birlikte tahsil edilir. " hükmü bulunduğunu, bu hükmün taraflar arasında uygulanacağını, 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme cezasının uygulanacağı Tarifeler Yönetmeliğinin belirtilen maddesinde zikredildiği gibi mutad uygulamanın da bu yönde olduğunu, Tarifeler Yönetmeliğinin yürürlük tarihi 02.12.1991 olup, bu yönetmeliğin 75 maddesinde " Bu yönetmelik hükümlerinin tamamı veya bir bölümü abone sözleşmesi metni olarak kullanılır. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce abone sözleşmesi imzalamış olan abonelerin sözleşmelerinin yeni yönetmeliğe aykırı hükümlerinin yerini bu yönetmelik hükümleri alır." hükmü bulunduğuna göre Tarifeler Yönetmeliği’nin sözleşmenin eki niteliğinde olduğu ” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.Uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen abone sözleşmesi nedeniyle 6183 sayılı Yasa'da öngörülen gecikme cezasının istenip istenemeyeceği; buna bağlı olarak aboneliğe ilişkin alacağın geç ödenmesi nedeniyle sözleşme gereğince 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizine mi? yoksa yasal faize mi? hükmedilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, somut olayda taraflar arasında imzalanan 15.03.2001 tarihli abonelik sözleşmesinde, 6183 sayılı kanun hükümlerine göre gecikme cezası alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, davacı kurum tarafından çıkarılan Tarifeler Yönetmeliğine de atıf yapılmadığı ayrıca talep edilen su ve atık su tüketim bedeli alacağı, amme alacağı sayılmadığı gibi, geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer alan gecikme zammının uygulanacağına dair, yasalarda da bir hüküm bulunmadığına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen ve aynı yöne işaret eden Özel Daire bozma ilamına uyularak, davalının yasal oranda faiz isteyebileceği göz önünde bulundurulmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizi yürütülmesine dair önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2012 oybirliğiyle karar verildi.