Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 84 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1690 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince;“DAVA: Dava dilekçesinde, davacının İstanbul Kavaklı Belediyesi'nde başkan yardımcısı olarak görev yaptığı; ihbar olunanların miras bırakanının ise, Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı sıfatını taşıdığı; 2003 yılı Temmuz ayı içerisinde belediye başkanlığı binasına zorla el konulduğu ve soruşturma merkezi haline getirildiği; 16/02/1004 tarihinde Cumhuriyet Savcısının talimatı ile davacının gözaltına alındığı; 4 gün boyunca nezarethanede tutulduğu; ifadesinin Cumhuriyet Savcısı tarafından alınmamasına rağmen alınmış gibi işlem yapıldığı ve mahkemeye sevk edilmeksizin serbest bırakıldığı; olaylar nedeniyle Cumhuriyet Savcısı hakkında mahkumiyet hükmü verildiği; ancak, temyiz aşamasında ölüm nedeniyle düşme kararı verildiği; görevli Cumhuriyet Savcısının haksız eylem nedeniyle sorumlu olduğu ileri sürülerek; 50.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve olay tarihinden de yasal faiz yürütülmesi, talep ve dava olunmuştur.CEVAP : Cevap dilekçesinde, dava konusu eylemlerin kamu görevi kapsamında bulunduğu, kişisel kusurun söz konusu olmadığı ve davanın zamanaşımına uğradığı savunulmuştur.Yargılama aşamasında davalı sıfatını alan Hazine vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde ise, dava koşullarının ve sorumluluk nedenlerinin gerçekleşmediği savunulmuştur. GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.Dava, başlangıçta haksız eylem kuralları çerçevesinde ve Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ikame olunmuş; yargılama aşamasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri uyarınca Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22/01/2013 gün ve 2012/845-2013/24 sayılı kararı ile görevsizlik hükmü verilmiş ve süresi içerisinde başvuru üzerine dosya dairemize gönderilmiştir.Hakimlerin hukuki sorumluluğu olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK'nun 573-576. maddelerinde; yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK'nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş; ayrıca, 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasa'nın 93/A maddesi ile Cumhuriyet Savcıları da hakimlerin hukuki sorumluğu hakkındaki kurallara tabi tutulmuştur.Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgu; hukuka aykırı olarak kişi hürriyetinin sınırlanmış olması ve belediyede soruşturma sırasında usulsüz ve kanuna aykırı işlemler yapılmasıdır.Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 24/05/2007 gün ve 2005/16-2007/22 sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, ihbar olunanların mirasbırakanının görevini kötüye kullanmak suretiyle kişilerin özgürlüklerini kısıtladığı saptanmış ve mahkumiyet kararı verilmiş; ancak, temyiz aşamasında ölüm nedeniyle ve Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 18/12/2008 gün ve 2008/39-23 sayılı ilamı ile kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.Tüm dosya kapsamına göre, ihbar olunanların mirasbırakanının davacının hürriyetini hukuka açık aykırı olarak kısıtladığı kabul edilmiştir.Kabul edilen eylem ise, dava tarihinde yürürlükte bulunan HUMK'nun 573/b.2 ve yargılama aşamasında yürürlüğe giren HMK'nın 46/1-c bendi kapsamında; yasanın açık hükmüne aykırılık olarak değerlendirilmiş ve tazminat sorumluluğunu gerektirdiği benimsenmiştir.Tazminat miktarının takdirinde ise, somut olayın gelişim biçimi, zararın niteliği ve derecesi ile dosyaya yansıyan sosyo- ekonomik durum göz önünde tutulmuştur.HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davanın kısmen kabulü ile davacı yararına takdir olunan 10.000,00 TL manevi tazminatın 29/03/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazine'den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen kısım üzerinde davacı yararına takdir olunan 3.000,00 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.10/2 uyarınca davalı yararına takdir olunan 3.000,00 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan 138,00 TL PTT masrafı olan yargılama giderinden kabul edilen kısma göre takdiren 28,00 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,6-Fazladan yatırılan 12,00 TL'lik gider avansının istek halinde davacıya iadesine,”Dair oybirliği ile verilen 13.05.2014 gün ve 2013/28 E., 2014/45 K. sayılı karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIDavalı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: Dairece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.ÖNSORUNİşin esasına geçilmeden önce, 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı CMK 141. maddesine eklenen 3. ve 4. fıkraların görev bakımından eldeki davaya etkileri tartışılmıştır. Görev konusu kamu düzenini ilgilendirdiği için öncelikle görev sorununun aşılması gereklidir. 09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesi ile 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A maddesi ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesi gereğince ceza hâkimlerinin ve cumhuriyet savcılarının yargısal faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmekteydi.Yargısal faaliyet nedeni ile açılacak tazminat davalarında 6100 sayılı HMK’nun 47. maddesine göre, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi ceza hâkimlerinin ve cumhuriyet savcılarının fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacak ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülecekti. Mevcut düzenleme bu şekilde iken, 21.02.2014 gün ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmış, bunun sonucu olarak “hukuk hakimleri” dışındaki hakimler ve cumhuriyet savcıları aleyhine açılacak tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 141. maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında, 141. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen haller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri, 142. maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı düzenlenmiştir. 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141'inci maddesine; “(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.”şeklinde 3. ve 4.fıkralar eklenmiştir. Ayrıca aynı Kanun ile “ceza hakimleri” ve “cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Kanun’a geçici madde eklenmiş; bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin, ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141'inci ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı düzenlenmiştir.Somut olayda davacı, ihbar edilen cumhuriyet savcısının yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat istemiştir. Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri ceza hakimleri ve cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemeler getirmiştir. Görev sorununun kamu düzenini ilgilendirdiği kabulü karşısında mevcut bu düzenlemeler dikkate alınarak eldeki dava hakkında karar verilmek üzere Daire kararının bozulması gerekmiştir. S O N U Ç: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın, 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, 27.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.