MAHKEMESİ : Afşin 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/09/2012NUMARASI : 2012/331-2012/444Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Afşin 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.06.2011 gün ve 2010/477 E., 2011/697 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 31.10.2011 gün ve 2011/11015-11361 sayılı ilamı ile;“…Dava, davalı tesisinden kaynaklanan taşınmaz değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargılama sırasında keşif yapılmış, alınan toprak örnekleri analiz edilmiş ve bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur.Karara dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, toprak analiz sonuçlarına göre, dava konusu taşınmazlar ile kirlenmenin olmadığı şahit toprak örneklerindeki Cr ve Ni maddelerinin bir farklılık göstermediği, bunun nedeninin ise bölge topraklarında bu elementlerin doğal olarak yüksek bulunması gösterilmiştir. Yine, arsenik, kobalt, bakır ve kurşun seviyelerinin de aynı düzeyde bulunduğa ve termik santral kaynaklı bir artışın belirlenmediği açıklanmıştır. Uranyum değerler ve sülfat değerleri yalnızca santrale çok yakın topraklarda yüksek bulunmuştur. Raporun toprak analiz sonuçlarına ait bu belirlemelerden sonra, santral kaynaklı bazı uçucu maddelerin hassas bitki yüzeylerine düşmesi ile çiçeklenme ve meyve tutumunu azaltabileceği ve zarar olasılığı soyut olarak ihtimal şeklinde belirtilmiştir. Toprak analiz raporuna göre dava konusu taşınmazlar ile şahit toprak örneklerindeki elementler arasında bir farklılık bulunmadığı belirtilmesine rağmen sonuçta arazilerin değer kaybına uğradığının açıklanması bir çelişkidir. Öte yandan dava konusu arazilerden yalnızca toprak örnekleri alınmış, üzerlerinde yetişen bitki örnekleri ihmal edilmiş, gözlem yapılmamıştır. İnceleme ve rapor yetersiz olup hükme esas alınamaz.Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle, dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybettiği ve verim kaybına neden olduğu ileri sürüldüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Ziraat Fakültelerinin toprak, bitki ve tarım ekonomisi b ü tümlerinden seçilen uzman akademisyenler ile çevre mühendisi ve ziraat odasının dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan temsilcilerinden oluşacak beş kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde keşif yapılmalıdır.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün toprak incelemeleri için belirlediği örnek rapor ışığında, dava konusu taşınmazlardan analiz için yeterince toprak ve bitki örnekleri alınmalıdır. Taşınmazların en üst tabakasındaki bitki örtüsü sıyrılarak karma (paçal) toprak örnekleri ile ekili arazilerdeki gelişen bitkilerden örnek toplanmalıdır. Yine etki alanı dışındaki arazi ye tarlalardan şahit toprak numuneleri ile santrale komşu arazi ve tarlalardan toprak ve bitki örnekleri analiz için alınmalıdır.Bitkilerin başak, yaprak ve kökleri yerinde incelenmeli, fitotoksik belirti olup olmadığı gözlemlenmelidir.Taşınmazların yol, yerleşim yeri ile santrale olan uzaklıkları ile hakim rüzgar etkisi belirtilmelidir.Toprak ve bitki analiz ile gözlem sonucuna göre düzenlenecek bilirkişi kurulu raporunda, topraktaki maddelerin çeşitli bitkiler tarafından maksimum alınabilirlik miktarı. literatüre göre belirlenen miktarlar gözetilerek açıklanmalıdır.Santralden salınan maddelerin topraktaki zararlı maddeleri attırıp arttırmadığı, arttırmış ise bu artışın bitkiler tarafından özümleme kapasitesi topraktaki maddelerin toprağın doğal yapısı gereği yüksek olup olmadığı her taşınmaz için somut ve denetime elverişli şekilde açıklanmalı ve sonucuna göre toprağın verimsiz hale gelip gelmediği, tarım vasfını kaybedip etmediği belirlenmelidir.Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, davalı tesisinden kaynaklandığı ileri sürülen taşımaz değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin K.ili, A.ilçesi, Ç.Köyü, ...... ve .... parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazların tarımsal amaçla kullanıldığını, Ç..Kasabası sınırları içinde, dava konusu taşınmazın yakınında davalı Kuruma ait termik santral kurulduğunu, (A) ünitesinin santral kuruluşundan beri kesintisiz üretim yaptığını, (B) ünitesinin ise 2006 yılının ilk yarısında üretime başladığını, termik santralde kullanılan linyit kömürünün düşük kaliteli olduğunu, (A) ünitesinde, baca gazlarının zararlı emisyonunu engelleyecek desülfirizasyon ünitesinin bulunmadığını, uzun yıllar söz konusu santralin çevre tarımına ve çevre insanlarının sağlığına zarar verdiğini, (B) ünitesinin üretime geçmesinden sonra, müvekkilin maliki olduğu taşınmazlarda tarımsal faaliyetin zorlaştığını, tarımsal kalitelerini büyük ölçüde kaybettiklerini, zemin altından su temin edilebilme veya yakın sahalardan su getirme imkanı kalmadığından, sulanabilir tarım arazisi niteliğini de kaybettiğini, ayrıca, toprak yapısındaki kirlenme ve toprak üstünün külle kaplanması suretiyle hava ve güneş bağlantılarının kesilmesi sonucunda da büyük verim kaybı meydana geldiğini, arazide meydana gelen değer kaybı nedeniyle 19.851,73 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait termik santralin kanunlara göre kurulup, gerekli izinleri alarak faaliyet gösterdiğini, eldeki davanın idari yargıda açılması gerektiğini, santralde filtreleme sisteminin bulunduğunu dolayısı ile %99 oranında zararlı maddelerin çevreye salınmadığını, istenilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, 25/05/2011 tarihli bilirkişi raporundan, davalı tarafından işletilen A.-E..(A) ve (B) termik santrallerinin faaliyetlerinden dolayı, dava konusu taşınmazlarda kirlilik nedeniyle değer kaybı meydana geldiğinden bahisle davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Daire’ce metni yukarıda başlık bölümünde aynen alınan ilam ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler ile direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre uyuşmazlık; Mahkemece yapılan araştırmanın ve alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre de yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.Mahkemece, 24.10.2010 tarihinde fen bilirkişisi, ziraat yüksek mühendisi, çevre mühendisi, toprak bilimi ve bitki besleme uzmanı, tarım ekonomisi uzmanı, bitki besleme ve verimlilik uzmanı ile mahallinde keşif yapılmış, bilirkişiler düzenledikleri 01.11.2010 ve 20.05.2011 tarihli raporlarda, dava konusu edilen taşınmazlarda davalı Kurum’a ait termik santralden salınan gaz ve çıkan küllerin verim kaybına neden olduğu şeklinde rapor düzenlemişlerdir. Bilirkişiler taşınmazların verim kaybı oranını belirlerken, dava konusu taşınmazlar ile çevre taşınmazlar ve zararlı gaz ve tozların etki alanı dışında kalan komşu taşınmazlar üzerinde bulunan bitkileri gözlemleyip, örnek alıp, incelemeksizin, temel ürünlerin topraktaki zararlı maddelerden etkilenmelerini literatürde bilinen değerlerden hareket ederek hesaplama yapmışlardır.Santralin yaydığı gaz ve tozların toprakta meydana getirdiği etkinin, bitki tarafından özümsenmesi zararın oluşumunda önemlidir. Eğer topraktaki ağır metal ve diğer zararlı maddeler o bölgede yetiştirilen ürün ve bitkiler tarafından hiç özümsenmiyor ise bu durumda bir zararın varlığından söz edilemez. Santralden salınan maddelerin topraktaki zararlı maddeleri attırıp arttırmadığı, arttırmış ise bu artışın bitkiler tarafından özümleme kapasitesi topraktaki maddelerin toprağın doğal yapısı gereği yüksek olup olmadığı her taşınmaz için somut ve denetime elverişli şekilde açıklanmalı ve sonucuna göre toprağın verimini etkileyip etkilemediği, etkilemiş ise etkileme oranı belirlenmelidir.Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle, dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybettiği ve verim kaybına neden olduğu ileri sürüldüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafsızlığından şüphe edilmeyecek çevre illerde bulunan ziraat fakültelerinin toprak, bitki ve tarım ekonomisi bölümlerinden seçilen uzman akademisyenler ile çevre mühendisi ve ziraat odasının dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan temsilcilerinden oluşacak beş kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde keşif yapılmalı, alınan şahit örnekler ve bitki örnekleri yine tarafsız Kurum ve Kuruluşlarda incelenerek rapor düzenlenmelidir.Karara dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, toprak analiz sonuçlarına göre, dava konusu taşınmazlar ile kirlenmenin olmadığı şahit toprak örneklerindeki Cr ve Ni maddelerinin bir farklılık göstermediği, bunun nedeninin ise bölge topraklarında bu elementlerin doğal olarak yüksek bulunması gösterilmiştir.Dava konusu taşınmazların toprak yapısı araştırılarak, tarım toprağı özelliğini kaybedip kaybetmediği, kömür küllerinin kalıcı etki meydana getirip getirmediği, taşınmaz tarım toprağı özelliğini kaybetmişse veya kalıcı etki meydana gelmişse bunun davalıya ait işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bu kayıp ve kalıcı etkinin hangi oranda olduğu; yine toprağa karıştığı iddia edilen maddelerin taşınmazın bulunduğu yerde yetiştirilecek ürüne zarar verip vermediği, ürünün gelişmesini ve beslenmesini etkileyip etkilemediği, etkilemişse bunun hangi oranda gerçekleştiği de gerekirse ilgili birimlerde analiz yaptırılarak belirlenmelidir. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca, yukarıdaki belirtilen ilaveli gerekçelerle de benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,ESAS NO : 2012/4-1584 KARAR NO : 2013/834 MAHKEMESİ : Afşin 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/09/2012NUMARASI : 2012/331-2012/444Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Afşin 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.06.2011 gün ve 2010/477 E., 2011/697 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 31.10.2011 gün ve 2011/11015-11361 sayılı ilamı ile;“…Dava, davalı tesisinden kaynaklanan taşınmaz değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargılama sırasında keşif yapılmış, alınan toprak örnekleri analiz edilmiş ve bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur.Karara dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, toprak analiz sonuçlarına göre, dava konusu taşınmazlar ile kirlenmenin olmadığı şahit toprak örneklerindeki Cr ve Ni maddelerinin bir farklılık göstermediği, bunun nedeninin ise bölge topraklarında bu elementlerin doğal olarak yüksek bulunması gösterilmiştir. Yine, arsenik, kobalt, bakır ve kurşun seviyelerinin de aynı düzeyde bulunduğa ve termik santral kaynaklı bir artışın belirlenmediği açıklanmıştır. Uranyum değerler ve sülfat değerleri yalnızca santrale çok yakın topraklarda yüksek bulunmuştur. Raporun toprak analiz sonuçlarına ait bu belirlemelerden sonra, santral kaynaklı bazı uçucu maddelerin hassas bitki yüzeylerine düşmesi ile çiçeklenme ve meyve tutumunu azaltabileceği ve zarar olasılığı soyut olarak ihtimal şeklinde belirtilmiştir. Toprak analiz raporuna göre dava konusu taşınmazlar ile şahit toprak örneklerindeki elementler arasında bir farklılık bulunmadığı belirtilmesine rağmen sonuçta arazilerin değer kaybına uğradığının açıklanması bir çelişkidir. Öte yandan dava konusu arazilerden yalnızca toprak örnekleri alınmış, üzerlerinde yetişen bitki örnekleri ihmal edilmiş, gözlem yapılmamıştır. İnceleme ve rapor yetersiz olup hükme esas alınamaz.Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle, dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybettiği ve verim kaybına neden olduğu ileri sürüldüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için Ziraat Fakültelerinin toprak, bitki ve tarım ekonomisi b ü tümlerinden seçilen uzman akademisyenler ile çevre mühendisi ve ziraat odasının dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan temsilcilerinden oluşacak beş kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde keşif yapılmalıdır.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün toprak incelemeleri için belirlediği örnek rapor ışığında, dava konusu taşınmazlardan analiz için yeterince toprak ve bitki örnekleri alınmalıdır. Taşınmazların en üst tabakasındaki bitki örtüsü sıyrılarak karma (paçal) toprak örnekleri ile ekili arazilerdeki gelişen bitkilerden örnek toplanmalıdır. Yine etki alanı dışındaki arazi ye tarlalardan şahit toprak numuneleri ile santrale komşu arazi ve tarlalardan toprak ve bitki örnekleri analiz için alınmalıdır.Bitkilerin başak, yaprak ve kökleri yerinde incelenmeli, fitotoksik belirti olup olmadığı gözlemlenmelidir.Taşınmazların yol, yerleşim yeri ile santrale olan uzaklıkları ile hakim rüzgar etkisi belirtilmelidir.Toprak ve bitki analiz ile gözlem sonucuna göre düzenlenecek bilirkişi kurulu raporunda, topraktaki maddelerin çeşitli bitkiler tarafından maksimum alınabilirlik miktarı. literatüre göre belirlenen miktarlar gözetilerek açıklanmalıdır.Santralden salınan maddelerin topraktaki zararlı maddeleri attırıp arttırmadığı, arttırmış ise bu artışın bitkiler tarafından özümleme kapasitesi topraktaki maddelerin toprağın doğal yapısı gereği yüksek olup olmadığı her taşınmaz için somut ve denetime elverişli şekilde açıklanmalı ve sonucuna göre toprağın verimsiz hale gelip gelmediği, tarım vasfını kaybedip etmediği belirlenmelidir.Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, davalı tesisinden kaynaklandığı ileri sürülen taşımaz değer kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin K.ili, A.ilçesi, Ç.Köyü, ...... ve .... parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, bu taşınmazların tarımsal amaçla kullanıldığını, Ç..Kasabası sınırları içinde, dava konusu taşınmazın yakınında davalı Kuruma ait termik santral kurulduğunu, (A) ünitesinin santral kuruluşundan beri kesintisiz üretim yaptığını, (B) ünitesinin ise 2006 yılının ilk yarısında üretime başladığını, termik santralde kullanılan linyit kömürünün düşük kaliteli olduğunu, (A) ünitesinde, baca gazlarının zararlı emisyonunu engelleyecek desülfirizasyon ünitesinin bulunmadığını, uzun yıllar söz konusu santralin çevre tarımına ve çevre insanlarının sağlığına zarar verdiğini, (B) ünitesinin üretime geçmesinden sonra, müvekkilin maliki olduğu taşınmazlarda tarımsal faaliyetin zorlaştığını, tarımsal kalitelerini büyük ölçüde kaybettiklerini, zemin altından su temin edilebilme veya yakın sahalardan su getirme imkanı kalmadığından, sulanabilir tarım arazisi niteliğini de kaybettiğini, ayrıca, toprak yapısındaki kirlenme ve toprak üstünün külle kaplanması suretiyle hava ve güneş bağlantılarının kesilmesi sonucunda da büyük verim kaybı meydana geldiğini, arazide meydana gelen değer kaybı nedeniyle 19.851,73 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline ait termik santralin kanunlara göre kurulup, gerekli izinleri alarak faaliyet gösterdiğini, eldeki davanın idari yargıda açılması gerektiğini, santralde filtreleme sisteminin bulunduğunu dolayısı ile %99 oranında zararlı maddelerin çevreye salınmadığını, istenilen tazminatın fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, 25/05/2011 tarihli bilirkişi raporundan, davalı tarafından işletilen A.-E..(A) ve (B) termik santrallerinin faaliyetlerinden dolayı, dava konusu taşınmazlarda kirlilik nedeniyle değer kaybı meydana geldiğinden bahisle davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Daire’ce metni yukarıda başlık bölümünde aynen alınan ilam ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler ile direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre uyuşmazlık; Mahkemece yapılan araştırmanın ve alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre de yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.Mahkemece, 24.10.2010 tarihinde fen bilirkişisi, ziraat yüksek mühendisi, çevre mühendisi, toprak bilimi ve bitki besleme uzmanı, tarım ekonomisi uzmanı, bitki besleme ve verimlilik uzmanı ile mahallinde keşif yapılmış, bilirkişiler düzenledikleri 01.11.2010 ve 20.05.2011 tarihli raporlarda, dava konusu edilen taşınmazlarda davalı Kurum’a ait termik santralden salınan gaz ve çıkan küllerin verim kaybına neden olduğu şeklinde rapor düzenlemişlerdir. Bilirkişiler taşınmazların verim kaybı oranını belirlerken, dava konusu taşınmazlar ile çevre taşınmazlar ve zararlı gaz ve tozların etki alanı dışında kalan komşu taşınmazlar üzerinde bulunan bitkileri gözlemleyip, örnek alıp, incelemeksizin, temel ürünlerin topraktaki zararlı maddelerden etkilenmelerini literatürde bilinen değerlerden hareket ederek hesaplama yapmışlardır.Santralin yaydığı gaz ve tozların toprakta meydana getirdiği etkinin, bitki tarafından özümsenmesi zararın oluşumunda önemlidir. Eğer topraktaki ağır metal ve diğer zararlı maddeler o bölgede yetiştirilen ürün ve bitkiler tarafından hiç özümsenmiyor ise bu durumda bir zararın varlığından söz edilemez. Santralden salınan maddelerin topraktaki zararlı maddeleri attırıp arttırmadığı, arttırmış ise bu artışın bitkiler tarafından özümleme kapasitesi topraktaki maddelerin toprağın doğal yapısı gereği yüksek olup olmadığı her taşınmaz için somut ve denetime elverişli şekilde açıklanmalı ve sonucuna göre toprağın verimini etkileyip etkilemediği, etkilemiş ise etkileme oranı belirlenmelidir.Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle, dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybettiği ve verim kaybına neden olduğu ileri sürüldüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafsızlığından şüphe edilmeyecek çevre illerde bulunan ziraat fakültelerinin toprak, bitki ve tarım ekonomisi bölümlerinden seçilen uzman akademisyenler ile çevre mühendisi ve ziraat odasının dava konusu yerlerle ilgili bilgi ve deneyimi bulunan temsilcilerinden oluşacak beş kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazlar üzerinde keşif yapılmalı, alınan şahit örnekler ve bitki örnekleri yine tarafsız Kurum ve Kuruluşlarda incelenerek rapor düzenlenmelidir.Karara dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda, toprak analiz sonuçlarına göre, dava konusu taşınmazlar ile kirlenmenin olmadığı şahit toprak örneklerindeki Cr ve Ni maddelerinin bir farklılık göstermediği, bunun nedeninin ise bölge topraklarında bu elementlerin doğal olarak yüksek bulunması gösterilmiştir.Dava konusu taşınmazların toprak yapısı araştırılarak, tarım toprağı özelliğini kaybedip kaybetmediği, kömür küllerinin kalıcı etki meydana getirip getirmediği, taşınmaz tarım toprağı özelliğini kaybetmişse veya kalıcı etki meydana gelmişse bunun davalıya ait işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bu kayıp ve kalıcı etkinin hangi oranda olduğu; yine toprağa karıştığı iddia edilen maddelerin taşınmazın bulunduğu yerde yetiştirilecek ürüne zarar verip vermediği, ürünün gelişmesini ve beslenmesini etkileyip etkilemediği, etkilemişse bunun hangi oranda gerçekleştiği de gerekirse ilgili birimlerde analiz yaptırılarak belirlenmelidir. Mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma ile yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca, yukarıdaki belirtilen ilaveli gerekçelerle de benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2013 gününde, ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.