MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki “yabancı hakem kararının tenfizi” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizliğe dair verilen 05.04.2013 gün ve 2013/132 E., 2013/114 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 gün ve 2013/9805 E., 2013/13328 K. sayılı ilamı ile; (...Dava, taraflar arasındaki buğday alım satımı konusundaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü için verilen hakem kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, eldeki davanın özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden olmadığı, bilakis asliye hukuk mahkemelerinin bakacağı davalardan olduğuna ilişkin MÖHUK’un 51. maddesinin amir hükmü bulunduğu, asliye ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemelerinin arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup iş bu davaya bakmaya asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerçekleriyle talep/dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkemenin görevsizliğine, HMK’nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ticari satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda tarafların tacir olmasına, uyuşmazlığın da ticari işten kaynaklanmasına göre davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Öte yandan, MÖHUK’un 51. maddesinde de yabancı hakem kararlarının tenfizi ve tanınması davalarında “asliye mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş olup, Asliye Ticaret Mahkemesinin de bir asliye mahkemesi olduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, taraflar arasındaki buğday alım-satımı konusundaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü için verilen yabancı hakem kararının tenfizine karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili; taraflar arasındaki buğday alım-satımı konusunda sözleşme imzalandığını, sözleşmede çekişme halinde Gafta tahkim kurallarının uygulanacağının kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi üzerine sözleşmedeki tahkim şartına istinaden hakem kararı alındığını, hakem kararında müvekkiline 202.939,71 USD ödenmesine karar verildiğini, davalının hakem kararındaki parayı ödemediğini, bu nedenle hakem kararının tenfizinin gerektiğini ileri sürerek, yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi ile davalı malvarlığı üzerine tedbir konulmasını talep etmiştir.Yerel Mahkemece, taraf teşkili sağlanmadan dosya üzerinden yapılan incelemede; davanın özel kanunlarda sayılan asliye ticaret mahkemelerinin bakacağı dava ve işlerden olmadığı, bilakis asliye hukuk mahkemelerinin bakacağına ilişkin olarak 5718 sayılı MÖHUK’un 51. maddesinin amir hükmü bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuş, yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında buğday alım-satımı konusundaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü için verilen yabancı hakem kararının tenfizi isteminde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun (MÖHUK) “Görev ve Yetki” başlıklı 51. maddesi; “(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.” düzenlemesini içermektedir.Aynı Kanun’un 63. maddesinde de yabancı hakem kararlarının tanınması yönünden düzenleme yapılmış olup, “Yabancı hakem kararlarının tanınması da tenfizine ilişkin hükümlere tâbidir.” hükmüne yer verilmiştir.Yabancı hakem kararlarının tanınması yönünden mevzuat bu şekilde belirtildikten sonra göreve ilişkin olarak asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin açıklanmasında yarar vardır.5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Hukuk Mahkemeleri” başlıklı 4. maddesi ile de hukuk mahkemelerinin, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.Yine aynı Kanun’un “Hukuk Mahkemelerinin Kuruluşu” başlıklı 5. maddesi; “Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.(Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./45. md) Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir.(Yeniden düzenlenen fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./45. md) Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın;1. İflas, iflasın ertelenmesi, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan davalara,2. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara,3. Şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara,4. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara, ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır. Bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıklar mahkeme hâkimlerinden biri tarafından görülür ve karara bağlanır. Başkan ve üye hâkimler arasında dağılıma ilişkin esaslar, işlerde denge sağlanacak biçimde mahkeme başkanı tarafından önceden tespit edilir.Özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır. (Değişik fıkra: 17/04/2013-6460 S.K./10. md) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.” düzenlemesini getirmiştir.Bu aşamada ticaret mahkemesinin görevine ilişkin Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı TTK) hükümlerinin hatırlatılmasında da yarar bulunmaktadır.6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi; (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.(2) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.” şeklindedir.Aynı Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca da; dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm “ticari davalar” ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nun getirdiği yenilik uyarınca, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki artık görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacaktır (6102 sayılı TTK, m. 5/3).Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususunda bir tereddüt bulunmamakta olup, tacir olan taraflar arasındaki buğday alım-satımı konusundaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümü için verilen yabancı hakem kararının tenfizine karar vermekle görevli mahkeme yukarıda açıklanan mevzuat uyarınca asliye ticaret mahkemesidir.O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.