MAHKEMESİ : Ankara 11.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/12/2011NUMARASI : 2011/492-2011/451Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.03.2010 gün ve 2008/187 E.-2010/108 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi'nin 21.07.2011 gün ve 2010/3143 E.-2011/4846 K.sayılı ilamı ile; (...Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca payına düşen 8 nolu bağımsız bölümün davalılar adına olan tapusunun iptâli ile davacı adına tescili istemiyle açılmış, davalılar reddini savunmuş, mahkemenin davanın reddine dair kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 09.04.2001 tarihli sözleşmeyle davacının yapımını üstlendiği inşaatın, iskân raporunun alınmasına engel teşkil eden yapı denetim ücretinin kimin tarafından ödeneceği konusundadır. Mahkemece, arsa sahibi davalıların ücret sözleşmesinin tarafı olması nedeniyle, ücret ödemekle yükümlü oldukları kabul edilerek, bu konuda davalılara süre verildiği ve 16.09.2009 tarihli celsede davalı Recep vekili, iş bitirme tutanağını imzalamak ve denetim firması bedelini ödemek için mehil talep ettiği halde, daha sonra bu karardan dönülerek, yüklenicinin sorumlu olduğu kabul edilmiş, ancak ödemediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Oysa 16.04.2004 tarihli yapı denetim sözleşmesi, yasa ve yönetmeliğine uygun olarak arsa sahiplerince imzalanmış ve ilk iki taksit de arsa sahiplerince ödenmiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinde bu ücretten yüklenicinin sorumlu olacağına ilişkin ayrıca hükme yer verilmiş değildir. Belediyenin dosyaya giren cevabi yazılarından, inşaatın tadilat projesinin onaylandığı, iskân belgesi verilebilmesi için iş bitirme belgesinin yapı denetim firmasınca imzalanması gerektiği, bundan sonra mahallinde kontrol yapılarak iskân durumunun inceleneceği bildirilmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde de, arsa sahiplerinin iskân raporunun alınması bakımından edimlerini yerine getirmesi gerektiği belirtilmiş, arsa sahiplerince açılan dava sonucu, eksik imalât ile kira kaybı bedelinin de yükleniciden tahsiline karar verilmiş, karar, temyiz edilmemiştir. O halde açıklanan tüm bu nedenlerle yapı denetim ücretinin ödenmesinden arsa sahiplerinin sorumlu olduğu kabul edilmeli, belediyesinden yapı denetim ve iş bitirme belgesi dışında iskân alımına engel olup olmadığı sorularak, engel yok ise dava kabul edilmeli, aksi durumda dava konusu bağımsız bölümün, iskân belgesinin alınması koşuluna göre tesciline izin verileceği kararlaştırılacağından dava reddedilmelidir. Bu hususlar üzerinde durulmadan, yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Yerel Mahkemece, yapı denetim giderlerinden davacının sorumlu olduğu ve davacının edimini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.Direnme hükmünü davacı vekili, temyiz etmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşme sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden evvel yerel mahkemece, ilk kararda yer verilmediği halde, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/91 E., 2009/39 K. sayılı dosyasında yapı denetim giderlerinin ödenmemesi nedeniyle davalıya kira tazminatı ödenmemesi itirazının yerinde görülmediği gerekçesine de yer verilmiş olmasının direnme gerekçesinin genişletilmesi mi yoksa yeni bir gerekçeye dayalı yeni bir hüküm mü olduğu konusu ön sorun olarak ele alınmıştır. Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan tartışmalar sonucunda mahkemenin direnme gerekçesini kuvvetlendirmek amacıyla Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/91 E., 2009/39 K. sayılı ilamından bahsettiği, bu nedenle anılan kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm olmadığı sonucuna oybirliğiyle varılarak böylece ön sorun bu şekilde aşılmış ve işin esasının görüşülmesine geçilmiştir. İşin esasına gelince:Uyuşmazlık; taraflar arasındaki 09.04.2001 tarihli eser sözleşmesine göre yapı denetim ücretinden arsa sahiplerinin mi yoksa, yüklenicinin mi sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için “yapı denetimi hizmet sözleşmesi ” üzerinde durulmasında yarar vardır: Yapı denetimi hizmet sözleşmesi, Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 12.maddesi gereğince, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında yapılması zorunlu olan bir sözleşmedir. Söz konusu sözleşme yönetmeliğin eki niteliğinde örnek 8 olarak düzenlenmiştir. (Yönetmelik m. 12).4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun(YDHK)’un 2.maddesi uyarınca yapı denetim hizmeti; yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi veya vekili arasında imzalanan yapı denetimi hizmet sözleşmesi hükümlerine göre yürütülür. Yapı denetimi hizmet sözleşmesi, yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında kurulan iki taraflı bir işgörme sözleşmesidir. Kanun’a göre yapı sahibi, yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişileri ifade etmektedir. Sözleşmeyi yapı sahibi adına vekilinin imzalamasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak yapı sahibi, yapım işi için anlaşma yaptığı yükleniciyi vekil tayin edemez (Yılmaz, Halil: Yapı Denetimi ve Yapı Denetim Kuruluşları: Yetkin Yayıncılık; Ankara/2007: s.222, 223).Yapı denetimi bir kamu hizmetidir. Yapı sahibinin bu hizmetten yararlanması, yapı denetim kuruluşu ile sözleşme yapmasına bağlıdır. Yapı denetimi hizmet sözleşmesi, iki taraflı ve rızaya dayalı bir sözleşmedir. Yapı denetim kuruluşları gördükleri hizmet karşılığında devletten ya da başka bir kamu kuruluşundan maaş ya da ücret almazlar. Ancak yapı denetimi hizmetinin karşılıksızlığı söz konusu değildir. Çünkü, yapı denetimi hizmeti, teknik bir mesleğin icrasını konu aldığı için, amatör olarak yürütülen bir sanat ya da hatır işi değildir. Bu nedenle, yapılan hizmet karşılığında yapı denetimi kuruluşu belli bir ücrete hak kazanmaktadır (Yılmaz, Halil: Türk Hukkunda Yapı Denetim Kuruluşlarının Hukuksal Sorumluluğu: Yetkin Yayıncılık; Ankara/2008; s.128).Ücret konusunun pazarlık ya da rekabet konusu yapılmaması için, yapı denetimi ücreti yasal olarak hükme bağlanmıştır. Yapı denetimi ücreti hakkında, Kanun'un 5. maddesi ile Yönetmeliğin 25, 26. 27. 28. ve 29.maddelerinde düzenleme yapılmıştır. YDHK'un 5/5.maddesi "Yapı denetim hizmet bedeli, yapı denetim kuruluşlarının hizmet bedellerinin ödenmesinde kullanılmak üzere yapı sahibince il muhasebe birimlerinde açılacak emanet nitelikli hesaba yatırılır." şeklinde olup, bu dünzenleme ile yapı denetimi ücretinin yapı sahibi tarafından ödeneceği kabul edilmiştir. Ancak bu konuda uygulamada, yüklenici ve yapı sahibi arasındaki yapım ilişkisinde, yapı sahibi ile yüklenici arasında yapılan sözleşmeye, yapı denetim ücretinin yüklenici tarafından ödeneceği hükmü konulabilmektedir. Yasa hükümleri incelendiğinde buna engel bir durumun olmadığı görülmektedir. Ancak, yüklenici ile yapı sahibi arasındaki sözleşmede yer alan bu hüküm, yapı denetim kuruluşunu bağlamaz. YDHK'un 5/5.maddesi uyarınca yapı denetim kuruluşuna karşı ücret alacağı yönünden yapı sahibi sorumludur.Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; davalılar ile dava dışı S. A. Y. Denetim Ltd. Şti. arasında 16.04.2004 tarihli yapı denetimi hizmet sözleşmesi imzalanmış olup, yapı denetimi ücretinin iki taksiti davalı yapı sahiplerince ödenmiş bulunmaktadır. Öte yandan, davacı yüklenici ile davalı yapı sahipleri arasında düzenlenen 09.04.2004 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat sözleşmesinde yapı denetimi hizmet bedeline ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.Hal böyle olunca; aynı hususa işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.11.2012 gününde yapılan ilk görüşmede oybirliğiyle karar verildi.