MAHKEMESİ : Bakırköy 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/09/2012NUMARASI : 2012/1089-2012/1133Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması ve tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 1.İcra Hukuk Mahkemesince itirazın kaldırılmasına, takibin devamına” dair verilen 8.2.2012 gün ve 2011/1564 E- 2012/160 K. sayılı kararın incelenmesi, davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 16.05.2012 gün ve 2012/4507 E. 2012/7344 K. sayılı ilamı ile;(...Uyuşmazlık, 2004 Sayılı İİK.nun 10.babında kiralanan taşınmazların tahliyesini düzenleyen 269 ve devamı maddelerine dayanılarak açılan bir davada 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.nun 320/1 maddesi karşısında tarafların duruşmaya davet edilmeksizin dosya üzerinden karar verilip verilmeyeceği noktasındadır. Bilindiği gibi icra mahkemeleri icra-iflas işleri için kurulmuş, kendine özgü kuralları olan özel bir yargı organıdır. İİK.nun 18.maddesinde icra mahkemesine arz edilen hususlarda basit yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanunun 70.maddesinde icra mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet ettikten sonra 18.madde hükmüne göre karar vereceği düzenlenmiştir. Öte yandan İİK.nun 269/d maddesinin uygulanması gereken maddeler arasında gösterdiği 70.maddesine göre, 18.maddede düzenlenen, aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder hükmü ilamsız tahliye takibinde uygulanmamalıdır. İcra mahkemesinin duruşma yapması zorunludur.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK.nun 320/1. maddesinde düzenlenen mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir hükmü yukarıda açıklanan İİK.nun ilgili maddeleri ile takip hukuku açısından yorumlanmalı ve değerlendirilmelidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki anılan maddeye göre duruşma yapmadan karar verilebilmesi için hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla ancak hukukun cevaz verdiği “ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz vb gibi” veya İİK.nun 17-18 maddelerinde öngörülen şikayet davalarında olduğu gibi Kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanıdığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği durumlarda dosya üzerinden karar verilemez. Bu arada HMK.nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27.maddesi, T.C. Anayasası'nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36.maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılama hakkına ilişkin 6.maddesi de dikkate alınmalıdır.Yukarıda açıklanan kanun hükümleri ve yasa koyucunun takip ettiği amaç gözetildiğinde daha özel bir kanun olan İİK.daki hükümlerin daha genel bir kanun olan HMK.u ile değiştirildiği söylenemez. Uygulamada da HMK.daki hükümlerin açıkça bir yollama yapmadıkça İİK.da uygulanmayacağı kabul edilmektedir. Bu nedenlerle yargılamanın duruşma açılmak suretiyle yapılması gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek evrak üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı-borçlu HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava; itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir.Mahkemece, dava kabul edilmiş, hükmün yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulması üzerine, mahkemece önceki gerekçeler ile direnilmiştir.İşin esasına girmeden önce tarafların bozma ilamına uyulmasını istemesi karşısında mahkemece direnme hükmü verilip verilemeyeceği, konusu önsorun olarak tartışılmıştır. 6100 sayılı HMK geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı HMUK 429. maddesine göre Yargıtay’ın bozma kararı üzerine hakim tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hakim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararda direnebilir. Eş anlatımla hakim kural olarak Yargıtay bozma kararına uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp, serbest takdir yetkisine sahiptir. Ancak bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri bozma kararına uyulmasını istemişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemez. Bozma kararına uymak gereklidir. Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması da bu doğrultudadır. (HGK 02.02.1983 gün 7-70, 25.5.1983 gün 377-580, 27.6.1990 gün 1990/293-400)Uyuşmazlık konusu dosyada da bozma ilamı sonrasında davanın tarafları duruşmaya katılmış ve bozma ilamına uyulmasını istediklerini ifade etmişlerdir. Tarafların bu beyanı ve ortada kamu düzenini ilgilendiren bir konu da olmadığına göre mahkemece kararında direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, bozma ilamına uyarak bozma ilamı doğrultusunda karar vermek olmalıdır Bu nedenle direnme kararı usul yönünden bozulmalıdır.S O N U Ç : Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı H.U.M.K.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 22.05.2013 gününde, oybirliğiyle karar verildi.