Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 745 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 664 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : Ankara 14. İş MahkemesiTARİHİ : 01/05/2007NUMARASI : 2007/44-2007/485Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14. İş Mahkemesince davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 31.12.2004 gün ve 1218-1621 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 16.11.2006 gün ve 9139-12594 sayılı ilamı ile(...Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe maruz kalan isçinin uğramış olduğu maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.Davacı vekili, 18.11.2003 tarihli dilekçe ile, davacının davalı Türkiye Kömür İsletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ç.Linyit isletmesinde çalışırken 28.11.1993 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malul kaldığını beyan ederek maddi tazminatın ödetilmesini istemişlerdir.Davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili, davalının 233 sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine bağlı İktisadi Devlet Teşekkülü olduğunu, kazanın olduğu Ç. (Orta Anadolu Linyitleri) İsletmesi’nin Türkiye Elektrik Üretim, İletim A.Ş. (TEAŞ) Genel Müdürlüğü’ne bağlanmasına ilişkin Yüksek Planlama Kurulu kararı doğrultusunda TEAŞ Genel Müdürlüğü ile Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokol ile Orta Anadolu Linyitleri İşletmesi Bölge Müdürlüğü’nün tüm personeli, varlıkları, hak ve vecibeleri ile TEAŞ Genel Müdürlüğü’ne 01.07.2000 tarihi itibariyle (davadan önce) devredildiğini beyanla husumet nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davadan önce işyerinin davalı tarafından 01.07.2000 tarihinde tüm aktifi ve pasifi ile birlikte TEAŞ Genel Müdürlüğü’ne devredildiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.İktisadi Devlet Teşekkülleri 233 sayılı K.H.K.’de saklı tutulan hususlar dışında “özel hukuk hükümlerine” tabidirler (233 sayılı K.H.K. md. 4/2). Ne var ki, 233 sayılı K.H.K. teşebbüs, müessese ve diğer birimlerin tasfiye ve devrini düzenlemiş, fakat sorumluluk yönünden özel bir hüküm getirmemiştir (233 sayılı K.H.K. md. 38). Ayrıca, 233 sayılı K.H.K. 4/2 hükmünde düzenlenen özel hukuk kurullarının uygulanması kuralı yanında iktisadi devlet teşekküllerinin taraf olduğu devir, dönüşüm ve benzeri intikal hallerinde Borçlar Kanunu’nun 179-180. maddeleri hükmünün uygulanması yargı inançları ve öğretide benimsenmiştir. Bu durum karşısında iktisadi devlet teşekküllerinin taraf olduğu devir, birleştirme ve diğer intikal hallerinde Borçlar Kanunu’nun 179-180. maddeleri hükmü uyarınca “devre konu pasifler yönünden” sorumluluğun doğacağında kuşku ve duraksamaya yer yoktur. Borçlar Kanunu’nun md. 179-180 hükümleri buyurucu nitelikte olduğundan sorumluluk kaydı, sözleşme, devir statüsü veya idari bir tasarrufla hiçbir şekilde etkisiz ve uygulama dışı bırakılamaz. Bunun tamamen etkisiz bırakılması veya sınırlandırılması ancak bir yasayla mümkündür.Gerçekten, bir mamelekin ve işletmenin devralınmasını düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 179. maddesine göre devir alan şirket, devir eden şirketin borçlarından ötürü sorumlu olduğu gibi iki yıl müddetle evvelki borçlu (devreden) dahi, yenisi (devralan) ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. Borçlar Kanunu’nun müteselsil borçlara ilişkin 141. maddesine göre teselsülün yasa hükmünden doğduğu hallerde kamu düzeni söz konusu olacağından tarafların iradeleriyle teselsülün ortadan kaldırılması hükümsüzdür. Bu nedenle söz konusu müteselsil borç yasa hükmünden (Borçlar Kanunu md. 179’dan) doğduğundan, teselsülden kaynaklanan sorumluluğun dışlanması geçersizdir ve hukuki sonuç doğurmaz. Burada belirtilen sorumluluğun zamanı “devir anıdır.” Devrin fiilen gerçekleştiği tarihte doğmuş ve nedeni vücut bulmuş borçlar bu sorumluluğun kapsamında kalmaktadır. İşletmenin devirden önceki borcunun naklinin kural olarak alacaklıya karşı hüküm ifade etmesi Borçlar Kanunu’nun 173. ve 174. maddeleri gereğince alacaklının onamına bağlı ise de, Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi bu kurala bir istisna getirmiş, alacaklının rızasına gerek görülmeksizin borcun devir alana intikal ettiği kabul edilmiştir.Müteselsil borcun özelliği alacaklının müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden alacağın tamamını veya bir kısmını istemekte serbest oluşudur. Sözü edilen hukuki esaslara göre eski ve yeni borçlunun müteselsil sorumluluğu iki yıllık bir devre için kabul edilmiş olup, bu iki yıl (muaccel borçlar için) devrin, alacaklılara ihbarı ya da gazetelerde ilan tarihinden itibaren başlar (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.11.2001 gün ve E:2001/21-1030, K:2001/1077; Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 20.12.2005 gün ve E:2005/13301, K:2005/13520 sayılı kararları).Açıklanan bu yasal kurallar somut olayımıza uygulandığında, davacı, Türkiye Kömür işletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ç.Linyit İşletmesi’nde çalışırken 28.11.1993 tarihinde iş kazası geçirmiş, Ç. Linyit İşletmesi 01.07.2000 tarihinde aktif ve pasifleri ile birlikte TEAŞ Genel Müdürlüğü’ne devrolmuş, söz konusu devir ilan edilmemiş ve dava 18.11.2003 tarihinde Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü aleyhine açılmıştır.Hal böyle olunca, ortada Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi hükmüne göre müteselsil bir borcun varlığı söz konusudur. Devreden Türkiye Kömür işletmeleri Genel Müdürlüğü, devralan TEAŞ Genel Müdürlüğü ile birlikte devrin ilanından itibaren iki yıl sürede müteselsilen sorumludur. Bu durumda, mahkemece, olay tarihinde işverenin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü olduğu, tüzel kişiliğinin tamamen ortadan kalkmayıp sadece bir işletmesinin devredildiği, devrin ilanının ise yapılmadığı, davacının müteselsil borçlulardan biri veya diğeri aleyhine dava açmakta serbest olduğu gözetilerek, davalının işveren olarak sorumluluğunun irdelenmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, iş kazası hukuksal nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.Yerel mahkemece; davalıya ait Orta Anadolu Linyitleri İşletmesinin 21.06.2000 tarihinde TEAŞ ve devamında EÜAŞ’a devredildiği, Borçlar Kanununun 179. maddesi ile işletmenin devrinde devredenin sorumluluğunun devirden itibaren 2 yıllık süreyle sınırlandırıldığı, bundan sonraki hak ve borçlara muhatap kılınamayacağı, bu davada artık devreden işveren konumundaki davalıdan hak talep edilmesinin mümkün olmayacağı belirtilerek, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.Yüksek Dairenin yukarıda yazılı bozma nedenlerine karşı Yerel mahkemece direnilmektedir.Davanın yasal dayanağını oluşturan Borçlar Kanununun 179. maddesinde; malvarlığının veya işletmenin devri nedeniyle borçların kendiliğinden nakledilmiş sayılabilmesi için “bunun alacaklılara ihbar veya ilanı”nın gerektiği hükme bağlanmıştır.İlan veya ihbar birlikte aranan koşullar olmayıp, herhangi birinin yerine getirilmesi ile bu koşul gerçekleşmiş olacaktır.İhbar için yasada bir şekil öngörülmemiştir. Burada ihbarın amacı, malvarlığı ya da işletmenin devrinin ilgililere bildirilmesidir. Kural olarak, ihbar veya ilandan itibaren iki yıl boyunca işletmeyi ya da malvarlığını devreden devralanla birlikte müteselsil borçlu olacaktır. İhbar, alacaklıya ulaşmak şartıyla hüküm ifade edecektir (Hukuk Genel Kurulunun 28.11.2001 gün ve 2001/21-1030 Esas, 1077 sayılı Kararı). Somut uyuşmazlıkta, devrin ilan edilmediği belirgin olup, alacaklıya ihbar edildiği de kanıtlanabilmiş değildir. Bu durumda, mahkemece, husumetin doğru yöneltildiğinin kabulü ile araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 17.10.2007 gününde bozmada oybirliği, sebebinde oybirliğiyle karar verildi.