MAHKEMESİ : Yargıtay 19. Hukuk Dairesi (İlk Derece)TARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2012/1-2012/1Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 19. Hukuk Dairesince; “Davacı S.C. kendi adına asaleten .... İnş. AŞ. adına temsilen verdiği dava dilekçesinde Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008-782 Esas sayılı dosyasında menfi tespit ve senet iptali davası açtıklarını tedbir istemlerinin mahkemece reddedildiğini bu yüzden davanın karşı yanıyla protokol yapmak zorunda kaldıklarını ve ikinci kez tedbir isteminde bulunduklarını tedbir istemi acele işlerden olmasına rağmen tedbir talepleriyle ilgili kararın çıkması için on beş gün beklediklerini, kararı aldıklarında ise tarihinin eski olduğunu gördüklerini, bu kararın da eksik olduğunu yeniden karşı yanla anlaşma yapmak zorunda kaldığını, 5 senetten üçü için tedbir kararı verilip ikisi için verilmediğini, icraya konulan senetler nedeniyle ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, mahkeme başkanına durumu bildirdiğinde diğer senetlerden birinin tedbir talebinden vazgeçmesi halinde tedbirin icraya konulan senede kaydırılabileceği aksi halde yeni senet için teminatlı tedbir kararı verileceğinin söylendiğini, kendisinin mecburen senetlerden birinin tedbir talebinden vazgeçip tedbiri diğerine kaydırmak zorunda kaldığını, yargılama sırasında duruşmadan önce avukatı istifa ettiği halde kendisine istifa kararı bildirilmeden yasal hakları elinden aldırılarak ara kararları oluşturulup dosyanın tamamlandığı gerekçesiyle heyete gönderildiğini, avukatının, mahkeme hakiminin taraflı davrandığını hissettiğini kendisini dinlemediğini ve kötü davrandığını taraflı mahkemede davaya devam etmek istemediği için istifa ettiğini söylediğini, menfi tespit davasının davalısı hakkında kanun yararına bozma ile ilgili adalet bakanlığı yazısını dosyaya sunmak için öğle saatinde adliyeye gittiğini, kalemde bir memur olduğunu, mahkeme başkanından havale aldığını, belge örneğini dosyaya bıraktığını ancak iki saat kadar sonra menfi tespit davası davalısının ağlayarak kendisini aradığını nasıl haberdar olduğunu sorduğunda mahkemede adamı olduğunu söylediğini ve yine başkalarının yanında bu davayı kazandım onların hiçbir talepleri kabul edilmeyecek mahkeme benim elimde şeklinde mahkemeye inancı sarsacak cümleler söylediğini, mahkeme başkanının kendisine anlaşamadın mı geri kalanı taksite bağlatıp ödemiyor musun şeklinde ihsası rey olduğu anlaşılan beyanlarda bulunduğunu, neticede tedbir istemlerinin sürüncemede bırakılmasının karşı tarafla sömürülmesine yol açan anlaşma yapmak zorunda kalmasına yol açtığını, tefecilik şikayeti ile ilgili kanun yararına bozma talebinin neticesinin beklenmemesi sonucu karşı yana haksız olarak 1.500.0000 TL ödeme yapmasına yol açtığını, mahkeme hakimi Ö. Ö.’nün taraflı ve kasıtlı davranışları ve haksız işlemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 3000 Tl maddi 5000 Tl manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde 6110 sayılı yasayla 2802 sayılı yasaya ilave edilen 93/a maddesine göre hakimlerin yargılama faaliyetlerinde dolayı devlet aleyhine açılacak tazminat davalarının ancak, davaya konu dava sonucunda verilecek hükmün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceğini, öncelikle dava şartının araştırılması gerektiğini, HMK'nun 46. maddesinde sınırlı ve sayılı durumların ifade edildiğini, maddede belirtilen koşullar oluşmadığından ayrıca HMK 48. maddeye uygun şekilde sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığından mesnetsiz davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Müdahil Ö.Ö. vekili, şirket adına vekaleten dava açan kişinin avukat olmadığı için dava açma yetkisinin bulunmadığını dava dilekçesinde davacıların hangisi için ne miktar tazminat istendiğinin açıklanmadığını müvekkili hakim için ileri sürülen iddiaların asılsız ve dayanaksız olduğunu HUMK'nun 573. maddede ön görülen koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın açılış tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HUMK hükümleri uyarınca dava İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde doğrudan görevli hakim davalı gösterilmek suretiyle açılmış ancak yargılama sırasında meydana gelen yasal değişiklikler neticesinde mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yüksek 4. Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyası Dairemiz esasına alınmıştır. Dairemizce 6110 sayılı yasayla yapılan değişiklik ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri gereği yasal hasım Devlet olacağından dava dileçesi yasal hasıma oluşturulan tensip tutağı ile birlikte tebliğ edilmiştir.Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları (HUMK'nun573-576) HMK'nun 46-49 maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada gösterilen sorumluluk nedenleri örnek niteliğinde olmayıp sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir. Somut olayda ihtiyati tedbir talebi üzerine verilen kararlar nedeniyle tazminat isteminde bulunulmuştur, HMK'nun 48.maddesine göre tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığının ve delillerin açıkça belirtilip varsa belgelerin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Davacı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/782 Esas sayılı dosyası içindeki belgeleredayanıp suretlerini dilekçesine eklediğinden anılan dosya getirtilip incelenmiştir. Bilirkişi incelemesini gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyada hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde yanlı ve özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil bulunmamaktadır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiçbirisi mevcut olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 49. maddesi uyarınca davanın esasdan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Para cezasının belirlenmesinde dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1- Davanın reddine,2- HMK'nun 49.maddesi gereğince takdiren 750TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,3- Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 21,15 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 118,80 TL harçtan mahsubu ile kalan 97.65 TL.harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları gözetilerek hesaplanan 2800 TL vekalet ücretinin ve davalı tarafından yapılan iki adet tebligat giderinden ibaret 14 TL yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalı hazineye ödenmesine.5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına…”Dair oybirliği ile verilen 18.12.2012 gün ve 2012/1-1 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: HUKUK GENEL KURULU KARARIDavacı S. C. kendi adına asaleten ....İnş. AŞ. adına temsilen verdiği dava dilekçesinde; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008-782 Esas sayılı dosyasında menfi tespit ve senet iptali davası açtıklarını ve tedbir talebinde bulunduklarını, tedbir istemlerinin mahkemece sürüncemede bırakıldığını; mahkeme hakimi Ö. Ö.’nün taraflı ve kasıtlı davranışları, haksız işlemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 3000 Tl maddi 5000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde 6110 sayılı yasayla 2802 sayılı yasaya ilave edilen 93/a maddesine göre hâkimlerin yargılama faaliyetlerinde dolayı devlet aleyhine açılacak tazminat davalarının ancak, davaya konu dava sonucunda verilecek hükmün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceğini, öncelikle dava şartının araştırılması gerektiğini, HMK'nın 46. maddesinde sınırlı ve sayılı durumların ifade edildiğini, maddede belirtilen koşullar oluşmadığından ayrıca HMK 48. maddeye uygun şekilde sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığından mesnetsiz davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 19. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. Maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.