MAHKEMESİ : Büyükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesi TARİH :24.02.2011 NUMARASI :2010/1453-2011/136 Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Büyükçekmece Asliye 1.Hukuk Mahkemesinden verilen 24.02.2011 gün ve 2010/1453-2011/136 sayılı direnme kararının onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 13.07.2011 gün, 2011/4-418 Esas, 2011/513 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, müddeabbihin miktarı itibariyle Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş; anılan Kanunun 450.maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 Sayılı Kanuna geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir. 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3”: “(Ek:31/03/2011 – 6217/30 md.) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”hükmünü içermektedir.Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.7.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.;yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır. Bu miktarlar 5219 ve 5236 sayılı Kanunlarla yıllar itibariyle artışa tabi tutularak karar düzeltmeye ilişkin bu parasal sınırlar 2006 yılı için 6.580,00 YTL; 2007 yılı için 7.090,00 YTL; 2008 yılı için 7.600,00 YTL; 2009 yılı için 8.510,00 YTL; 2010 yılı için 8.690,00 TL ; 2011 yılı için de 9.350,00 TL olarak belirlenmiştir.16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun'un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.Şu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz ya da karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği ) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz yada karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki "karar" teriminin, Yerel Mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Dava, kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup; davanın müddeabihi 6.500,00 TL’dan ibarettir. Eldeki davada, karar düzeltme istemine konu Hukuk Genel Kurulu kararının verildiği 13.07.2011 tarihinde, 5236 Sayılı Kanun’un karar düzeltme sınırını 9.350,00 TL olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve müddeabbih bu sınırın altında olduğuna göre, anılan karara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.Hal böyle olunca, davacı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin reddi gerekir.SONUÇ: Yukarıda yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-2 maddesi gereğince davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, kararın mahiyetine göre takdiren para cezası alınmasına yer olmadığına, istek halinde harcın yatıranlara iadesine, 30.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.