MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/05/2012NUMARASI : 2012/35-2012/88Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkeme’since davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.10.2010 gün 2007/636 E., 2010/564 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28.06.2011 gün ve 508/8646 E., K. sayılı ilamı ile; (...Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “Davalının İstanbul 12.İcra Müdürlüğü’nün 2007/11900 sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline ve takibin toplam 4.330.440.-TL.üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren ana alacak 4.320.000.-TL.ye yıllık % 29 oranını aşmamak kaydıyla değişen oranlardaki avans faizinin uygulanmasına, fazla talebin reddine, borç likit olduğundan, belirlenebilir olduğundan % 40 icra inkar tazminatı isteme koşulları doğduğundan bu talebin de kabulüne ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine” denildiği halde, gerekçeli kararda “…Borç likit olduğundan, belirlenebilir olduğundan % 40 icra inkar tazminatı isteme koşulları doğduğundan, bu talebin de kabulüne ve icra inkar tazminatı olan 1.728.000.-TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” denilerek hükmedilen icra inkar tazminatının miktarında asıl alacak veya toplam alacak üzerinden tayininde çelişkiye düşülmüştür. Bu hal, HUMK.nun 381/2.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında; işin esasının görüşülmesine geçilmezden önce, Özel Daire bozma ilamına uyulmasının taraf vekillerince talep edilmesine rağmen, yerel mahkemece direnme hükmü kurulmasının mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.Bilindiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi hükmüne göre; Hâkim, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim kural olarak, Yargıtay’ın bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak; uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir. Diğer taraftan, çekişmeli yargıda bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurulması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme önceki kararda direnemez. Zira, bozmaya uyulması talep edilmekle artık bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla, Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kanılmış hak, anlam itibariyle; bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. , 06.06.2012 gün ve 2012/18-105 E., 2012/336) Somut olay incelendiğinde; kamu düzenine ilişkin olmayan ve dolayısı ile hakimin kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurması gerekmeyen çekişmeli yargı işine ilişkin temyize konu davada, mahkeme kararının Özel Daire'ce bozulmasını takiben tarafların beyanları alınmış; davalı ve davacı vekilleri de bozmaya uyulmasını istemiştir. O halde, mahkemenin kamu düzenine ilişkin olmayan eldeki davada, her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklamalarını nazara almadan, direnme kararı vermesi olanaklı değildir. Hal böyle olunca; mahkemece tarafların beyanları ve bu beyanların doğurduğu hukuki sonuç da gözetilerek, bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.05.2013 gününde oyçoklKARŞI OYKural olarak mahkeme, tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay'ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. (HUMK. m. 429/2) Diğer bir ifade ile bu konuda tarafların düşünce ve istekleriyle bağlı değildir. Bu böyle olmakla birlikte, her iki taraf da bozmaya uyulmasını istemiş ise, hakim direnme kararı veremez. Bu halde, bozmaya uymakla yükümlüdür. Bu böyle olmakla birlikte bozmanın kamu düzenine ilişkin bir husus hakkında olması ve bozmanın sebepleri bakımından,uyulmasını isteyen taraflar için bağlayıcı bir nitelik taşımaması halinde, taraflar bozmaya uyulmasını istemiş olsalar dahi, hakim direnme kararı verebilir.Yüksek Özel Daire, "kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki" bulunması sebebiyle, diğer yönleri incelemeksizin hükmü bozulmuştur. Böyle bir bozma kararı, bozma sebebi bakımından, bozmaya uyulmasını isteyen tarafları bağlayabilecek nitelikte değildir. Çünkü kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluk bozma sebebi yapılmış (HUMK. m.388), uyuşmazlığa dokunulmamıştır. Bozmakararıyla, hakimden yeniden usule uygun hüküm kurması istenmiştir. Böyle bir bozma kararına her iki tarafın da uyulmasını istemeleri "çelişkiyi gider" anlamını taşır. Hakim bu istekle bağlı olmayıp "kararımda çelişki yok" deme hakkına sahiptir. Bu bakımından tarafların bozmaya uyulması istemleri, bozma sebebi bakımından direnme kararı verilmesine engel değildir. Bu sebeple direnme kararının esası incelenmelidir. Sayın Genel Kurul çoğunluğunun "iki taraf da bozmaya uyulmasını isteğine göre artık direnme kararı verilemez" yönünde oluşan görüşüne iştirak etmiyorum.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
ÖLEN KİŞİNİN TÜKETİCİ KREDİSİ BORCUNDAN SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUĞU-SİGORTALININ HASTALIĞININ BİLDİRMEMESİ
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Haciz ihbarnamesine karşı gerçeğe aykırı beyanda bulunmak - tazminat davası
Y A R G I T A Y İ L A M ITaraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.03.2012 gün ve 2011/441 Esas, 2012/112 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
Eser sözleşmesinin tek tarflı feshi - Çalışma yapılmaması- Süresinde bitirilmemesi
Taraflar arasındaki “tespit ve aynen ifa, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.07.2009 gün ve 2008/18 E. 2009/229 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Huk
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?