MAHKEMESİ : Bursa 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 13/04/2011NUMARASI : 2011/136-2011/1091Taraflar arasındaki "İtirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.02.2010 gün ve 2009/2022 E., 2010/376 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 07.10.2010 gün ve 2010/4716-13879 sayılı ilamı ile; (…Dava, 3167 Sayılı Yasa gereği davalı bankanın karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için sorumlu olduğu meblağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı banka vekili 6 aylık zamanaşımı süresi dolduğu için icra takibine yönelik itirazlarının yerinde olduğunu, bankanın sorumluluğunun bizatihi çeke bağlı fer'i bir sorumluluk olduğunu, hal böyle olunca 10 yıllık değil, 6 aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde çeklerin süresinde bankaya ibraz edildiği, her çek yaprağı için bankanın sorumlu olduğu meblağı davacının kabul etmediğine dair davalı banka tarafından herhangi bir belge ibraz edilmediği, kaldı ki ibrazı anında karşılığının çıkmaması durumunda hamilin bankanın ödemekle sorumlu olduğu miktarı talep etmemiş olmasının daha sonra talep etmesine engel teşkil etmeyeceği, nitekim davacının somut olayda bankanın sorumlu olduğu miktarı ibrazdan sonra istediği, davalı bankanın itirazının haksız olduğu, bankanın yükümlülüğünün genel hükümlere tabi olduğu ve B.K.nun 125.maddesi gereğince 10 yıl devam edeceği gerekçeleri ile davanın kabulüne, itirazın 3.915.00.-TL.asıl alacak ve her bir çek için bankaca karşılıksız olduğunun belirlendiği tarihten itibaren hesap edilecek değişen oranlardaki yasal faizi, icra takip masrafları üzerinden iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 40'ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Somut olaya uygulanması gereken 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4.maddesinde 4814 Sayılı Kanun ile 26.2.2003 tarihinde yapılan değişikliğe göre çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğünün 10.maddesinde belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere çek hesabında bulunan miktarla sınırlı olduğu, 10.maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmi ödeme halinde çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisinin ücretsiz olarak hamile verileceği, çek hamilinin bu fotokopi ile müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebileceği ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabileceği, mahkemece veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslının bu mercilere gönderileceği yasal hükme bağlanmıştır.Bu durumda, mahkemece belirtilen hususlar çerçevesinde çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu şartların oluşmaması durumunda ise ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 3167 sayılı Kanun gereği davalı bankanın karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için sorumlu olduğu meblağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.Davacı vekili, 3167 sayılı Kanun’un 10.maddesi gereğince davalı bankanın sorumlu olduğu meblağın tahsili amacıyla davalıya başvurduklarını, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine, davalı hakkında Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2009/14932 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından icra takibine kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile davalı yan aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bankaların yapacağı ödemenin çek tutarına mahsuben ve çek karşılığı ödeme olduğunu, TTK'nun 726. maddesi uyarınca çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin artık çeke dayalı olarak bankaya da müracaat edemeyeceğini, Çek Kanununun 10. maddesi ile yüklenen sorumluluğun ikincil/tali bir sorumluluk olup, çekin borçlusuna müracaat imkanı kalmadığında dahi asıl borç ilişkisi ile hiç bir ilgisi bulunmayan bankaya müracaat imkanı tanıdığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar; Özel Daire’ce, yukarıda metni aynen yazılı gerekçe ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını davalı vekili temyize getirmektedir.Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre uyuşmazlık; mülga 3167 sayılı Kanun’un 10.maddesinin uygulaması bakımından; çek asıllarının davalı bankaya verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un, ‘Bankanın Sorumlu Olduğu Miktar’ başlıklı 10.maddesinde;“Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.” Şeklinde düzenlenmiştir.Bahsi geçen madde ile bankanın karşılıksız çıkan her çek yaprağı için sorumlu olduğu miktar belirlenmiştir.Aynı Kanun’un ‘İbraz ve Ödeme’ başlıklı 4.maddesinde ise;“Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir.Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.” Denilmiştir.Madde içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, bankadan 10.madde gereğince sorumlu olduğu miktarın çek hamili tarafından talep edilebilmesi için öncelikle çek yapraklarının asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi, oradan alınacak onaylı fotokopi ile hamilin diğer yapacağı işlemleri yapması gerekmektedir.Burada çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilip edilmediği olgusunun kimin tarafından ispatlanması gerektiği, öteki deyişle ispat yükünün kime ait olduğu sorusu akla gelmektedir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun ‘İspat Yükü’ başlıklı 190.maddesinde;“İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.Çek asıllarının muhatap bankaya teslim edilmesi vakıasının davacı lehine hak doğuracağı açıktır.Bu durumda, davacının 10. madde kapsamında bankadan sorumluluk bedelini talep edebilmesi için çek asıllarını muhatap bankaya teslim ettiğini kanıtlaması gerekir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı vekili, her ne kadar 22.03.2011 havale tarihli dilekçe ile çek yapraklarının asıllarını muhatap bankaya teslim ettiklerini, teslim edildiğine ilişkin banka görevlisi R. A. adlı kişi tarafından 12.08.2009 tarihli belgenin düzenlenerek kendilerine teslim edildiğini iddia etmiş ise de; davalı vekili çek yapraklarının asıllarının müvekkili bankaya teslim edilmediğini, teslime ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığını savunarak, davacının iddialarını inkar etmiştir.Bu durumda, mahkemece belirtilen hususlar çerçevesinde çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu şartların oluşmaması durumunda ise ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca miktar itibari ile karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.10.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İŞ KAZASI NEDENİYLE SGK TARAFINDAN AÇILAN RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımlardan, ilk rücu davasından kalan kusur farkı ile kanun ve katsayı artışları nedeniyle oluşan Kurum zararının, 506 Sayılı Kanun’un 26. maddesi gereğince davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, hüküm
Sosyal medya ortamından elde edilen veriler boşanma davasında tek başına delil olarak kabul edilemez
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektro
Eser sözleşmesinin tek tarflı feshi - Çalışma yapılmaması- Süresinde bitirilmemesi
Taraflar arasındaki “tespit ve aynen ifa, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.07.2009 gün ve 2008/18 E. 2009/229 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Huk
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?