Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 630 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 459 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Antalya Kadastro MahkemesiTARİHİ : 26/12/2011NUMARASI : 2011/1267-2011/1246Taraflar arasındaki “Kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya Kadastro Mahkemesi’nin davanın kabulüne dair verilen 30.11.2010 gün ve 587-272 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 13.9.2011 gün ve 5035-9722 sayılı ilamı ile; (“...5831 sayılı Yasanın 8 ve 3402 sayılı Yasanın Ek-4. maddesine göre yapılan kadastroda A.. ilçesi Ç.. ...ada .. parsel sayılı ...m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine “6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığına ve Şükrü oğlu R.. T.. kullanımında olduğu yazılarak Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı R.. T.., 08.07.2010 tarihli dilekçesiyle, taşınmazın beyanlar hanesine M.. olan baba adının yanlışlıkla Ş.., T.. olan soy adının yanlışlıkla T.. yazıldığı, doğum tarihinin ise hiç yazılmadığından söz edilerek bu yanlışlık ve eksikliklerin giderilmesini istemiştir. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli Ç.. .. ada 689 sayılı parselin .. sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığının tesbitine ve Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline, çekişmeli Ç.. ..ada ..sayılı ..m2 büyüklüğündeki taşınmazın M.. o.. 1965 doğumlu R.. T..kullanımında olduğunun tesbitine ve tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine çekişmeli parselin Ş.. o.. R.. T..’ın kullanımında olduğu şerhinin silinmesine karar verilmiş hüküm davalı Kadastro Müdürlüğüne vekaleten Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Yasanın Ek-4. maddesi gereğince yapılan kadastroya itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasaya göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1974 yılında yapılıp, 20.10.1975 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1988 yılında yapılıp 14.02.1988 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, orman kadastrosu yapılmamış yerlerin kadastrosu ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.Taşınmazın bulunduğu Ç.. köyde 1 ila ..sayılı parsellerin kadastro çalışmaları 1963 yılında yapılıp, sonuçları 23.11.1963 ila 23.12.1963 tarihleri arasında ilan edilmiş, ikinci arazi çalışması 1976 ila 1980 yıllarında yapılıp, sonuçları 17.06.1980 tarihinde ilan edilmiş dava konusu taşınmaz bu işlemlerde orman kadastrosu sınırları içinde bırakılması ve 6831 sayılı Yasanın 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması nedeniyle tapulama/kadastro dışı bırakılmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen EK 4/1 madde gereğince “ 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2'nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2'nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11'inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil…” edilir.Kadastro tesbitine itiraz davalarında davalı sıfatı tesbit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına şerh yazılan kişi yada kişilere aittir. Yüksek Hukuk Genel Kurulunun HGK.2010/7-70-86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK. 179/1.maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gereklidir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda, Kadastro Müdürlüğü’nün davalı gösterilmesinin ve hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Davacı, tutanağın beyanlar hanesinde soy adının ve baba adının yanlı gösterildiği, doğum tarihinin hiç gösterilmediği bu yanlışlıkların giderilmesi ve eksikliklerin tamamlanmasını isteyerek dava açmış olup, davanın tesbit maliki hazineye de yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece kadastro müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilde yanılma hali resen gözetilerek, davanın tesbit maliki Hazine ve Hasan Hüseyin Peşman’a yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilmeli, köyde böyle bir kişi olup olmadığı yönünde tutanak tanıkları dinlenmeli ve zabıta araştırması yapılmalı, davaya devamla deliller toplanmalıdır. Diğer taraftan, açılan dava nedeniyle çekişmeli parselin kadastro tesbiti kesinleşmemiş, tesbit tutanağı mahkemeye gönderilmiştir. 3402 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesinin, Medeni Yasanın öngördüğü biçimde doğru sicil oluşturma görevi vardır. Başka bir deyişle, uyuşmazlığın esası hakkında karar verirken, çekişmeli parselin hangi nitelikte, miktarda ve kimin adına tapuya tescil edileceğine, beyanlar hanesinde hangi şerhlere yer verileceğine tereddüte yer bırakmayacak biçimde karar vermelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeden yargılama devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kadastro tutanağındaki zilyetlik şerhinin düzeltilmesi suretiyle kadastro tespitine itiraza ilişkindir.Davacı, ... ada .. parselin kadastro tutanağında bulunan 2B zilyetliğine ilişkin şerhte soyadının Tukan, baba adının Ş.. olarak yazıldığını, doğum tarihinin ise hiç yazılmadığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın kadastro kayıtlarına soyadının T.., baba adının M.. , doğum tarihinin 1.1.1965 olarak yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı, davalı olarak Kadastro Müdürlüğü'nü hasım göstermiş; dava dilekçesi Kadastro Müdürlüğü'ne tebliğ edilmiş, Kadastro Müdürlüğü'nü temsilen (izafeten) duruşmalara katılan Hazine vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dava konusu .. parselin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılma işleminin kesinleştiğinin tespitine ve hazine adına tapuya tesciline, taşınmazın M.. o.., 1965 d.lu, R.. T.. kullanımında olduğunun tespitine, tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, .. parselin Ş.. o.. R.. T..'ın kullanımında olduğu şerhinin İPTALİNE karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıya metni alınan gerekçe ile bozulmuş,mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davanın tespit maliki olan Hazineye ve tutanakta adı geçen zilyede yöneltilmesi gerekip gerekmediği,buna göre bozma ilamında değinilen araştırmaların yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/1.maddesi (Mülga 1086 s. HUMK. 179/1.maddesi,) dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de, bu duruma örnek oluşturmaktadır. Çözülmesi gereken sorun, Kadastro Müdürlüğü’nün davalı gösterilmesinin ve Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Kural olarak kadastro tespitine itiraz davaları, lehine tespit yapılanlar ya da kadastro komisyonunca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiler ile varsa beyanlar hanesinde yararına şerh yazılan kişiler arasında,yani hakları çatışanlar arasında görülür. Eldeki davanın, tutanağın beyanlar hanesindeki zilyetlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hazine dava konusu taşınmazın tespit malikidir. Öyle ise, ilk olarak husumetin tespit maliki olan Hazineye yöneltilmesi zorunludur. Davacı dava dilekçesinde Kadastro Müdürlüğü'nü hasım göstererek eldeki davayı açmıştır. Ne var ki, davacının asıl olarak Kadastro Müdürlüğü'nü değil, Hazine'yi dava etmek istediği belirgindir.Durum bu olunca, davanın davalı olarak salt Kadastro Müdürlüğü'ne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali bulunmakta olup, bu durumun mahkemece re'sen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yöneltilebilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekir. Öte yandan tespit tutanağında zilyet olarak ismi geçen Ş.. o.. R.. T..'ın da eldeki dava sonucunda hakları etkileneceğinden, davalı olarak davada yer alması gerekmektedir.Zira tespit maliki Hazine ile eldeki davanın niteliği uyarınca tespit zilyedi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.Hukuk Genel Kurulu'nun 17.2.2010 Tarih,2010/7-70 Esas, 2010/86 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.O halde bozma ilamında değinildiği üzere,Mahkemece yapılacak iş, temsilcide yanılma hali gözetilerek davanın tespit maliki Hazine ve tutanakta zilyet olarak gözüken Ş.. o.. R.. T..'a yönlendirilmesi için davacı yana süre verilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya devam edilmesi, çekişmeli taşınmazın bulunduğu köyde, zilyet olarak geçen böyle bir kişinin bulunup bulunmadığı yönünde zabıta araştırması yapılması,tutanak tanıklarının dinlenilmesi,deliller toplandıktan sonra işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir.Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerekir. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin atfı ile 1086 s.HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.9.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.