Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 628 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 354 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Aile MahkemesiTARİHİ : 25/11/2011NUMARASI : 2011/637-2011/1128Taraflar arasındaki “Ziynet eşyalarının iadesi ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karşıyaka 2.Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.3.2010 gün ve 244-272 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 26.1.2011 gün ve 10505-615 sayılı ilamı ile; (...Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin eşler arasında boşanma davasından bağımsız olarak açılan kişisel eşyanın aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2- Davacı vekilinin 40 adet çeyrek altın, 7 adet yarım altın, 10 adet bilezik ve bir adet ata altınına ilişkin temyiz itirazlarına gelince;Davacı vekili, müvekkili ile davalının 20.05.2007 tarihinde evlendiklerini, düğün sırasında 29 adet bilezik,50 adet çeyrek altın, 7 adet yarım altın, 2 adet cumhuriyet altını, 1 adet ata altını ve 3 adet tam cumhuriyet altını takıldığını, davalının evliliklerinin ilk aylarında müvekkilinin rızası olmaksızın bozdurduğunu, nereye harcadığını bilemediğini, bir daha da kendisine iade edilmediğini ileri sürerek aynen iadesine, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL ‘nin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, 35-40 adet çeyrek altın,10 küsur bilezik,10 adet yarım altın ile 2 ya da 3 ata altınını bozdurarak eşinin beğendiği iki adet yüzük aldığını, davacının tüm ziynet eşyalarını giderken yanında götürdüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı, 09.11.2009 tarihli oturumda, 35-40 adet çeyrek altın,10 küsur bilezik,10 adet yarım altın ile 2 ya da 3 ata altınını bozdurarak eşinin önceden beğendiği yüzükleri aldığını belirtmek suretiyle anılan ziynet eşyalarını bozdurduğunu kabul etmiştir. Davalının bu beyanı mahkeme içi ikrar niteliğinde olup HUMK 236/1. maddesi gereğince aleyhine kesin delil oluşturur. Bu altınların davacının rızası ile alınarak bozdurulduktan sonra yine davacıya iki adet yüzük alınıp teslim edildiğini kanıtlama yükü davalıya aittir. Davalı, dinlettiği tanık beyanları ile savunmasını kanıtlayamamıştır. Bununla birlikte davalı, delil listesinde “vs her türlü yasal delail” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan altınların bozdurularak iki adet yüzük alınıp teslim edildiği konusunda davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.