Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 61 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 691 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Gaziosmanpaşa Asliye Birinci Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 28.07.2008 gün ve 2006/51 E., 2008/310 K. sayılı kararın incelenmesi davalı G…… Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi'nin 11.05.2009 gün ve 2009/4348 E.-7175 K. sayılı ilamı ile; ("...Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz, imar planında okul yeri olarak ayrılmış olup, fiili el atma yoktur. Bu nedenle bedel davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece manevi tazminat yönünden önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Edenler: Davalılar G…… Belediye Başkanlığı ve S…… Belediye Başkanlığı vekilleri Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, kamulaştırmasız el atma iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazın imar planında Meslek Lisesi alanı olarak ayrılmış olması nedeniyle, taşınmazda kayden paydaş bulunan davacı, kamulaştırmasız el koyma hükümlerine göre taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle davalı G…… Belediye Başkanlığı aleyhine görülmekte olan davayı açmıştır. Mahkemece verilen ilk kararda G…… Belediye Başkanlığı'nın husumeti benimsenmek ve kamulaştırmasız el koymanın varlığı kabul edilmek suretiyle, "Davalı G…… Belediye Başkanlığı aleyhine açılan davanın kabulü ile, davacının fazlaya dair hakları saklı tutulmak kaydıyla 12.500 YTL'nin dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu 992 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı hissesine isabet eden 256 m2'nin davalı idare adına tapuya tesciline" karar verilmiştir. Davalı G…… Belediye Başkanlığı vekilinin temyizi üzerine bu karar Özel Daire'ce, dava konusu taşınmazın imar planında okul yeri olarak ayrılmış olup, fiili el atma bulunmadığı, bu itibarla bedel davasının reddi gereğine işaretle bozulmuştur. Bozmadan sonra 06.10.2009 tarihli ilk duruşmada davacı vekilinin direnme kararı verilmesi, davalı G…… Belediye Başkanlığı vekilinin bozmaya uyulması yönündeki taleplerinden sonra yerel mahkeme "önceki kararda ısrar edilmesine" dair ara kararını oluşturmuş; bunun üzerine davalı G…… Belediye Başkanlığı vekili, dava konusu taşınmazın yeni kurulan S…… Belediye sınırları içinde kalması nedeniyle davanın S…… Belediye Başkanlığı'na yönlendirilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekilinin talebi üzerine yerel mahkemece, S…… Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmiş ve 16.12.2009 tarihli müteakip oturumda, "oluşan taraf teşekkülüne göre 06.10.2009 günlü oturumda Yargıtay bozma ilamıyla ilgili verilen ara kararından dönülmesine" karar verildikten sonra yeni taraf te-şekkülü gözönüne alınarak, "önceki kararda ısrar edilmesine" dair ara kararı verilmiştir. Mahkemece aynı duruşmada direnme kararı verildiği belirtilmesine karşın ilk karardan farklı olarak, "...Davalı G…… Belediyesi yönünden 5747 sayılı Yasa'ya göre belediyenin davada taraf sıfatı kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, S…… Belediyesi yönünden eski kararda ısrar edilmesine, davalı S…… Belediyesi yönünden davanın kabulü ile davacının fazlaya dair hakları saklı tutulmak sureti ile 12.500,00 YTL'nin dava tarihi olan 25.01.2006 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalı S…… Belediyesi'nden alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulmuş; ayrıca, bozulan ilk kararda yer alan tescil hükmüne yer verilmemiştir. Yerel mahkemece direnme olarak nitelendirilen karar, davalı G…… Belediye Başkanlığı vekili ile bozmadan sonra davaya dahil edilen ve aleyhine hüküm kurulan davalı S…… Belediye Başkanlığı vekilince temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce; yerel mahkemece bozmadan sonra usulüne uygun olarak direnme yönünde hüküm oluşturulup oluşturulmadığı ön sorun olarak incelenip tartışılmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun, bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde, "...Mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay'ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir" hükmü öngörülmüştür. Bu açık hüküm karşısında, mahkemece tarafların beyanlarının alınmasından sonra yapılacak iş; açıkça ve usulüne uygun olarak, bozma nedenlerine uyulması ya da eski kararda direnilmesine dair ara kararı oluşturmak olmalıdır. Bunun nedeni, yerel mahkemelerin direnme kararlarının (HUMK m. 429/II), bir davayı sona erdiren (niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardan olması ve mahkemece bozmaya uyulması ya da direnilmesi yönünde karar verilmesi halinde, taraflar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olmasıdır. Diğer taraftan, bir davanın taraflarının o dava yönünden, mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan ve usulünce verilmiş direnme ya da uyma kararının bulunması, zorunludur. Yine, direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yapacağı inceleme ve değerlendirme, bozma üzerine yerel mahkemelerce verilmiş direnme kararlarına ve direnilen noktaya münhasır olduğundan, yukarıdaki tüm gerekçelerin yanında, özel olarak bu bakımdan da mahkemenin açıkça ve usulünce direnme ya da uyma kararı vermesi, bir zorunluluktur. Bu noktada; usulüne uygun bir direnme kararından söz edilebilmesi için, Özel Daire'nin bozma kararı ile mahkemenin bozulan ilk hükmü ortadan kalktığından ve geçerliliğini yitirdiğinden, direnme kararında, önceki bozulan hükmün yeniden yazılması ve özellikle önceki bozulmuş olan eski kararın tekrar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkeme, eski kararını aynen direnme kararına geçirdikten sonra, sadece eski kararının gerekçesini yasal sınırlarda genişletmek yetkisini haizdir (m. 429/III). Buradaki gerçek anlamda direnme kararı; mahkemenin, bozma kararından sonra hiçbir inceleme yapmaksızın vermiş olduğu ve eski bozulan kararının aynı olan karardır. Direnme kararlarının bir davayı sona erdiren ve bu niteliği itibariyle de temyiz olanağı bulunan kararlardan olması nedeniyle mahkeme, direnme kararı ile bağlıdır. Diğer bir ifadeyle, direnme kararı ile davadan elini çeken ve davayı yeniden sona erdirmiş bulunan mahkemenin, hangi yönüyle olursa olsun, sonradan direnme kararının yanlış olduğu kanısına varsa bile, artık direnme kararından dönmesi esasen olanaklı değildir. Şu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; hukuki mahiyeti itibariyle davaya son veren ve yerel mahkemenin işten el çekmesini gerektiren direnme kararının usulen temyiz merciince bozulmadan mahkemece ortadan kaldırılarak yeni bir karar verilemeyeceği gibi; bozma ilamından sonra yeniden araştırma ve soruşturma yapılmak ve bozma konusu olan ilk hüküm değiştirilmek suretiyle oluşturulmuş bulunan kararın da, gerçek anlamda bir direnme kararı olarak kabul edilemeyeceği, her türlü duraksamadan uzaktır. Somut olayda; yerel mahkemece, kamulaştırmasız el koyma karşılığının davalı G…… Belediye Başkanlığı'ndan tahsili ile davacı payının anılan idare adına tesciline dair verilen 08.07.2008 tarihli ilk kararın, Özel Daire'ce esasa ilişkin nedenle bozulmasından sonra; 06.10.2009 tarihli ilk oturum ara kararıyla, davalı G…… Belediye Başkanlığı aleyhine önceki kararda direnildiği açıklanmıştır. Daha sonra az yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak, S…… Belediye Başkanlığı'nın davaya katılımıyla yeni taraf teşkili cihetine gidilmiş; 16.12.2009 tarihli oturumda ilk direnme kararından dönülmüş ve bu kez S…… Belediye Başkanlığı aleyhine önceki kararda direnildiği belirtilmek suretiyle, kamulaştırmasız el koyma karşılığının S…… Belediye Başkanlığı'ndan tahsiline karar verilmiş ve tescil hükmü de kurulmamıştır. Yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca, direnme kararıyla bağlı bulunan yerel mahkemenin sonradan direnme kararından dönmesi olanağı bulunmadığı gibi, bozmadan sonra bir başka idarenin katılımıyla yeniden taraf teşkili sonucu, bozma konusu olan ilk hüküm değiştirilmek suretiyle oluşturulmuş bulunan kararın da, gerçek anlamda bir direnme kararı olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, davalı G…… Belediye Başkanlığı aleyhine verilen 06.10.2009 tarihli ilk direnme kararı ile taraf yararına usuli kazanılmış hak doğduğu ve mahkemenin davadan el çektiği gözönüne alınarak, 06.10.2009 tarihli ilk direnme doğrultusunda gerekçe ve hüküm oluşturulması; eş söyleyişle, önceki bozulan 08.07.2008 tarihli hükmün yeniden yazılması ve önceki bozulmuş olan eski kararın tekrar edilmesi suretiyle davalı G…… Belediye Başkanlığı aleyhine hüküm kurulması gerekir. Bu itibarla, açıklanan esaslar çerçevesinde direnme kararı verilmek üzere, yerel mahkemenin kararının usul yönünden bozulması gerekir. S o n u ç: Davalılar G…… Belediye Başkanlığı ve S…… Belediye Başkanlığı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle HUMK'nın 429. maddesi gereğince usul yönünden (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Şirket adına çek ciro etme yetkisinin sözlü verildiği iddiası ispatlanabilir ise sahtecilik suçunun oluşumunu engeller Kararı VerenYargıtay Dairesi : 11. Ceza DairesiMahkemesi : ANKARA 6. Ağır CezaGünü : 05.06.2007 Sayısı : 264-181 Davacı : K.H.Sanık : Orhan Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık Orhan ’in lehe kabul edilen 765 sayılı TCK’nun 342/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı DAVA VE KARAR: Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ (.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12 Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?