Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 573 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 588 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasındaki "tasarrufun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Gaziantep Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 13.07.2007 gün ve 2007/81 E.-2007/352 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onyedinci Hukuk Dairesi'nin 28.01.2008 gün ve 2007/5530 E.-338 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, davalı borçlu M.Oktay'ın ortağı ve kefili olduğu dava dışı İ... Tarım Uluslararası Tic. Ltd. Şti.'nin 17.09.2001, 26.11.2001 ve 04.01.2002 tarihli kredi sözleşmeleri gereğince 22.11.2002 ihtar tarihi itibarıyla 1.591.334.669.389 TL borcu olduğunu, davalı borçlunun G... Tarım Ürünleri San. ve Tic. AŞ'deki 345 hissesini abisi ve şirket ortağı oian davalı Mehmet'e, 335 hissesini kardeşi ve şirket ortağı olan davalı Taner'e, 10 hissesini de davalı Taner'in eşi olan davalı Berna'ya 13.05.2002 tarihinde devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir. Davalı M.Oktay vekili, davacı tarafından müvekkili aleyhine açılan ve kesinleşmeyen icra takipleri sebebiyle alacağı karşılayacak miktarda 1. derece ipotekli taşınmazlar olduğunu, bu takiplerin sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, hisse devirlerinin üzerindeki hacizlerle yapıldığını, aile şirketi olması nedeniyle devrin aile arasında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar vekilleri aile şirketi olan davalı şirkete ait hisselerin yine şirket ortağı olan aile bireylerine devrinde muvazaa olmadığını, davacının kredi kullandırdığı sırada gerekli teminatları olmadığından kusurlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda davanın 20.05.2003, 19.10.2004 ve 03.04.2007 tarihlerinde üç kez müracaata bırakılmış olması nedeniyle davanın HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava 20.05.2003 tarihinde, 19.10.2004 tarihinde, 03.04.2007 tarihinde üç kez başvurmaya bırakılmıştır. Ancak, duruşma tutanaklarının incelenmesinde 11.10.2004 tarihine ertelenen duruşma bu tarihte yapılmamış, 19.10.2004 tarihinde celse açılarak duruşma yapılmış ve taraf vekillerinin duruşma gününden haberdar oldukları zapta yazılmıştır. Taraf vekillerinin 19.10.2004 günü duruşma yapılmasına ilişkin herhangi bir beyanları dosya içinde mevcut değildir. Bu durumda 19.10.2004 tarihinde duruşma yapılması ve davanın başvurmaya bırakılması HUMK hükümlerine aykırıdır. Açıklandığı gibi duruşmanın 11.10.2004 tarihinde açılması gerekirdi. Bu hale göre 20.05.2003 ve 03.04.2007 tarihli celselerdeki davanın başvurmaya bırakılma kararları geçerli sayılabilir. Açıklanan nedenlerle HUMK'nın 409. maddesinde öngörülen davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilme koşulları oluşmamıştır. O halde Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, İcra İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı T.İ... Bankası A.Ş. vekili, davalı M.Oktay'ın bankaya 1.591.334.669.384 TL kredi borcu bulunduğu halde, ortağı olduğu aile şirketleri G... Tarım A.Ş/deki hisselerini, kardeşleri olan davalılar M.Ünal ile Taner'e ve kardeşinin eşi diğer davalı Berna'ya devrettiğini beyanla yapılan devir işleminin alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla ve muvazaalı olması nedeniyle tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar, borçlunun alacağı karşılayacak miktarda davacı banka lehine 1. derece ipotekli taşınmazları olduğunu, aile bireylerine yapılan tasarrufun gerçek olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmişlerdir. Mahkemenin, "Dava açılabilmesi için ön koşul olan kesin (İİK m. 143) veya geçici (İİK m. 105) aciz belgesi ibraz edilmediği, kaldı ki borçluya ait gayrimenküllerin üzerine davacı yararına 1. derecede ipotek konulmuş olduğundan, dava açma şartları gerçekleşmediği" gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği ilk karar; Özel Daire'ce, dava ön koşulunun gerçekleşmiş bulunduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekir gerekçesiyle bozulmuştur. Yerel mahkemece; "Davacı tarafından davanın üçüncü kez takipsiz bırakılmış olması nedeni ile davanın HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına" dair verilen ikinci karar, Özel Daire'ce yukanda belirtilen nedenle ikinci kez bozulmuştur. Yerel mahkemece, davanın 20.05.2003, 19.10.2004, 03.04.2007 ve 01.06.2007 tarihlerinde toplam dört kez takipsiz bırakıldığı, davacı vekilinin iddiasının aksine 11.10.2004 tarihinde dahi duruşmaya gelmediği ve müracaatının olmadığı, 19.10.2004 tarihli işlemden kaldırma kararına ilişkin yenileme dilekçesinde de, duruşma gününün hatalı olarak verildiği ve bunun sonucuna bağlı olarak davanın işlemden kaldırıldığı hususunda herhangi bir İtiraz dile getirmediği, ayrıca 03.04.2007 tarihli duruşma gününün avukat Mustafa'ya tebliğ edilmiş olduğu, bu avukatın dosyada mevcut vekaletnameye göre davacı bankanın avukatı durumunda olduğu, dosyayı birden ziyade avukatın takip etmesi halinde Tebligat Kanunu'nun 11. maddesine göre sadece bir avukata tebligat yapılmasının yeterli olduğu, bu konuda yeniden karar verilmesine gerek bulunmadığı, HUMK'nın 409/5. maddesine göre davanın ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı gerekçesiyle 13.07.2007 tarihli hükümde ısrar edilmesine karar verilmiştir. Mahkemenin direnmeye ilişkin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 409. maddesinde; "Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Yukarıdaki fıkra hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay İçinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağın kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur. Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır." kuralına yer verilmiştir. Duruşma tutanaklarının incelenmesinde; 14.09.2004 tarihli oturumda, duruşma için 11.10.2004 günü tayin edildiği halde, duruşma bu tarihte yapılmamış, taraf vekillerinin gelmediklerine dair bir tutanak da düzenlenmemiştir. Duruşma günü olmadığı halde, 19.10.2004 tarihinde celse açılarak duruşma yapılmıştır. Taraf vekillerinin duruşma gününden haberdar oldukları zapta yazılmış ise de; dosya kapsamında, taraf vekillerinin 19.10.2004 günü duruşma yapılmasına dair herhangi bir beyanları olmadığı gibi, duruşma günü değişikliğinden haberdar olduklarına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Mahkeme, belirlediği ve taraflara bildirmiş olduğu duruşma gününden Önce veya sonra duruşma yapamaz. Yerel mahkemenin bu durumu gözden kaçırarak duruşma tarihinden sonra dosyayı ele alarak tarafların yokluğunda davayı başvuruya bırakması usul ve kanuna aykırıdır. Adil yargılama ve dinlenilme hakkının bir gereği olarak hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkan vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir (Prof. Dr. Baki Kuru; Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu, 2001, Cilt 2, sayfa 1890). Bu durumda, 19.10.2004 tarihli celsede verilen, "davanın işlemden kaldırılması" kararı geçerli değildir. Yok hükmündedir. Yine 01.06.2007 gününe bırakılan duruşmaya taraf vekilleri katılmış ve aynı celse davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece karar gerekçesinde bu hususun davanın dört kez takipsiz bırakılması olarak kabul edilmesi de usul ve kanuna aykırıdır. Zira, 01.06.2007 tarihli oturumda verilen karar davanın işlemden kaldırılması kararı değil, açılmamış sayılma kararıdır. Taraf vekilleri hazır olduklarına ve davayı takip ettiklerine göre, davanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez. İkiden fazla takipsiz bırakılan ya da üç ay içerisinde yenilenmeyen dosyaya uygulanması gereken prosedür (müeyyide) HUMK'nın 409/5-son maddesinde açıklanmıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi emredici bir hükümdür. Kanunlarda açıkça yazmadıkça (3402 sayılı Kadastro Kanunu m. 29 ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu m. 18) aksine uygulama yapılması yasal olarak olanaklı değildir (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.03.2008 gün 2008/21-215 E.-222 K. sayılı ilamı). Somut olayda, yerel mahkemece; davanın 20.05.2003, 19.10.2004, 03.04.2007 ve 01.06.2007 tarihlerinde toplam dört kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; 11.10.2004 tarihine ertelenen duruşma bu tarihte yapılmamış, 19.10.2004 tarihinde tarafların yokluğunda ve habersiz celse açılarak yapılmış olması, ayrıca 01.06.2007 gününe bırakılan duruşmaya taraf vekilleri katıldıkları ve davayı takip ettiklerine göre, davanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez. Aynı celse önceki takipsiz bırakılmalar nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de isabetsizdir. Zira, usulüne uygun işlemden kaldırma kararı 20.05.2003 ve 03.04.2007 tarihlerinde verilen kararlardır. 19.10.2004 ve 01.06.2007 tarihlerinde verilen işlemden kaldırma kararlarının hukuki dayanağı yoktur. Açılmamış sayılma kararı verilebilmesi için dosyanın üç kez ve doğru olarak işlemden kaldırılması gerekir. Yerel mahkemenin gerekçesinde açıkladığı hususlar usul ve kanuna aykırıdır. HUMK'nın 409. maddesinde Öngörülen davanın açılmamış sayılmasına karar verilebilme koşulları oluşmamıştır. Hal böyle olunca; Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.09.2008 gününde oybirliği İle karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Sigortasız Çalıştırılan İşçinin İşçilik Alacakları İçin Hizmet Tespit Davası Açmaya Zorlanamayacağı Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait kuaför salonunda 01/06/2009- 07/03/2011 tarihleri arasında ça Gümrükleme hizmetleri - diğer gümrük müşavirlik hizmetleri için anlaşılan fiyatlar üzerinden vekaleti olan firmadan yazılı teyit alınması hâlinde MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A Kamu görevlisi hakkında hakaret içeren tweeti retweet etmek suç olur mu? MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSuç : HakaretHÜKÜMLER : Beraat, mahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu d Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?