Mahkemesi : Konya Asliye 4.Hukuk MahkemesiGünü : 2.5.2005Sayısı : 429-220 Taraflar arasındaki “itirazın iptali “ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 4.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.05.2003 gün ve 2003/186-354 sayılı kararın incelenmesi Davacı alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.05.2004 gün ve 2003/7330-2004/5272 sayılı ilamı ile ;(....Dava, İİK.nun 67.maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı vekili cevabında davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece davanın bir yıllık süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Oysa, Hukuk Genel Kurulunun 12.11.1997 gün ve 1997/19-667-05 sayılı kararlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda icra takibinden bağımsız olarak davanın esasına girişilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, anılan nedenle davanın reddedilmiş olması yanlıştır....)Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı/alacaklı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.A- Davacı İsteminin Özeti:Davacı/ alacaklı 28.02.2003 tarihinde verilen dava dilekçesi ile; davalı/borçlunun Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 1999/4295 E.Sayılı dosyasına yapmış bulunduğu borca itirazın iptali ile takibin devamına ve haksız borca itiraz nedeniyle davalı/borçlu aleyhine asıl alacağın %70’i oranında icra inkar tazminatına, hükmedilmesini istemiştir.B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti:Davalı/borçlu vekili cevap dilekçesinde;öncelikle ilk itirazlarının kabulü ile derdestlik, davanın 1 yıllık süre içinde açılmaması, davacının meşru hamil olmaması-husumet bakımlarından esasa girilmeden reddini , aksi takdirde haksız ve mesnetsiz davanın esastan da reddini , savunmuş ve davacının haksız icra takibi sebebiyle %40 tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini istemiştir.C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:Mahkeme, yargılama sonunda davanın itirazın iptali davaları için öngörülen yasal bir yıllık süre içerisinde açılmaması nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.D-Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:Davacı yanın temyizi üzerine Özel Daire, “Hukuk Genel Kurulunun 12.11.1997 gün ve 1997/19-667-..05 sayılı kararlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda icra takibinden bağımsız olarak davanın esasına girişilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, anılan nedenle davanın reddedilmiş olması yanlıştır.” gerekçesiyle kararı bozmuştur.İlk kararı veren Konya 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin faaliyeti dondurulmuş Konya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılarak karar verilmiştir.Bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş; davalı vekilince süresi içinde tashihi karar isteminde bulunulmuş ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 22.2.2005 tarih ve 2004/ 8510 Esas 2005/1658 sayılı kararı ile bu istem reddedilmiştir.Taraflara duruşma günü bildirilmiş ; Davacı vekili, Yargıtay bozma ilamına uyulmasını; davalı vekili ise önceki kararda direnilmesini istemişlerdir.Mahkemece; “Dava, hukuksal nitelikçe İİK.nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.Özel Daire ile mahkememiz arasındaki uyuşmazlık İİK.nun 67. maddesine göre 1 yıllık süre içerisinde açılmamış bir itirazın iptali davasının yargılamasının alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılmasının mümkün olup, olmadığının belirlenmesinde toplanmaktadır.Davacı dava dilekçesinde açıkça istemini itirazın iptali davası olarak belirtmiş bu hukuksal nedene dayanmıştır.HUMK nun 409 . maddesi uyarınca önceki dava açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmakla anılan dava hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kalmıştırİİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davası açılış şekli, ve süresi ile doğurduğu hukuki sonuçlar bakımdan alacak davasından farklılıklar içermektedir.Bu davanın açılabilmesi için itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde mahkemeye başvurulmuş olması gerekir. Süreye bağlanan bu koşula göre hakim yasal süre geçtikten sonra açılmış bir itirazın iptali davasını tahsil davasına dönüştürerek görmesi hukuken kabul edilemez.Hal böyle olunca. Açılan tipik itirazın iptali davasının dava ekonomisi kuralları gözetilerek alacak davası hükümleri altında görülüp, sonuçlandırılmasının mümkün değildir.” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.Hükmü davacı/alacaklı vekili temyize getirmektedir.E- Gerekçe:a) Yasal düzenlemeler:“2004 SAYILI İCRA VE İFLAS KANUNU6 - İtirazın iptali :a) Mahkemeye başvurmak suretiyle :Madde 67 - (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.)Takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemiyen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahküm edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilamsız takip talebinde bulunamaz. (kalktı)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.”“Maddenin son hali: (30.07.2003 günlü resmi gazetede yayımlanan 4949 sayılı Kanunla 67. MADDEDE yapılan değişiklikler ve kaldırılan hükümler)MADDE 15. — 2004 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin üst başlığı, başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.6- İtirazın hükümden düşürülmesi:a) İtirazın iptali:Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.MADDE 103. — 2004 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 128 inci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi, 134 üncü maddesinin son fıkrası, 280 inci maddesinin ikinci fıkrası, 285 inci maddesinin son fıkrası, 354 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 363 üncü maddesinin (12) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.”b) Davaya kadar olan gelişmeler:İcra takibi ve takibe itiraz :Davacı/alacaklı borçlular davalı/A. K.. ve dava dışı F. A.. aleyhine Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 1999/4295 E. ‘Sayılı dosyasında 24.06.1999 tarihinde ilamsız takibe girişmiş; örn 49 ödeme emri 28.06.1999 tarihinde davalı/borçlu A..’ye tebliğ edilmiştir. Davalı/Borçlu A.. 02.07.1999 tarihinde takibe, alacaklının yetkili hamil olmaması nedeniyle takip yetkisine, borca, faiz miktar ve oranına, borcun sebebine, itiraz etmiştir. Takibin durdurulmasına karar verilmiş ve İtiraz dilekçesi alacaklı/davacı vekiline 09.07.1999 tarihinde tebliğ edilmiştir.Borçlunun menfi tespit davası: Konya Asliye Ticaret Mahkemesinin 1998/1521 Esas- 1998/254 karar sayılı dosyasında borçlu/davacı A.K.. 26.10.1998 tarihinde menfi tespit ve takibin iptali istemiyle davalılar Alacaklı M. Ş.. ve diğer borçlu F. A..aleyhine dava açmış; yapılan yargılama sonunda 26.05.1999 tarihli kararla dava reddedilmiş; Yargıtay 19.Hukuk Dairesince 07.02.2000 tarihinde onanmış ve karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.Alacaklının açılmamış sayılma ile sonuçlanan itirazın iptali davası: Alacaklı/davacı M.. 21.07.1999 tarihinde Konya Asliye Ticaret Mahkemesine açtığı itirazın iptali davası görevsizlikle Konya 2.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş; anılan mahkemenin 30.01.2003 tarihli 2002/71-2003/34 sayılı kararıyla “10 günlük yasal sürede dosya görevli mahkemeye gönderilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına ve işlemden kaldırılmasına karar verilmiş; karar tebliğe çıkarılmamıştır.c) Somut olay yönünden yapılan değerlendirme ve dayanılan gerekçe:Dava, hukuksal nitelikçe 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yasal bir yıllık sürede açılmayan itirazın iptali davasına, alacağın tahsili davası olarak devam edilip, edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Hemen belirtelim ki, itirazın iptali davası İcra ve İflas Hukukunun kendine özgü kuralları içinde açılır ve özellikle icra hukuku ile sıkı sıkıya bağlıdır.Bu nedenledir ki, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış şekli, süresi ve doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından alacak (tahsil) davasından farklılıklar içermektedir.İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olan takip borçlusu aleyhine açılır; davacısı alacaklı, davalısı ise takip borçlusudur.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre itirazın iptali davası açılabilmesi için;1-İlamsız takip yapılmış olması2-Borçlunun bu takibe itiraz etmesi3-Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra Tetkik Merciine başvurmaması,4-İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının,1 yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması,yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.Görüldüğü üzere, davanın açılabilmesi koşulu süreye bağlanmıştır. Maddede öngörülen bu bir yıllık yasal süre hakim tarafından resen gözetilmeli; itirazın iptali davası bu bir yıllık süre içinde açılmamış ise sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir.Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer, bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etme hakkı saklıdır(İİK.67/IV) Yani alacaklı alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak(tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklının açacağı bu alacak (tahsil) davası sonucunda alacağı ilam ile düşmüş olan icra takibine devam edilmesini isteyemez; ancak bu ilama dayanarak ayrıca ilamlı takibe girişebilir.İtirazın iptali davası, genel hükümlere göre harca tabidir. Alacaklının takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş peşin harç kendisine geri verilir veya alacaklı isterse itirazın iptali davası harcına mahsup edilir (Harçlar Kanunu m.28/a,29/I-III)İtirazın iptali davası bir yıl içinde açılmakla, derdest olan ve itiraz ile durmuş olan icra takibi iptal edilmiş olmaz; takip durmaya devam eder. Bu durumda, davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilam ile, itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini isteme, haciz olanağı elde eder. Dava, devam ettiği sürece bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (İİK.78/II).İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı/borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır.Mahkemece İtirazın iptali davasının sonucunda verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.Zira, davanın reddi kararına kadar durmaya devam eden takip, verilecek red kararının kesinleşmesi ile iptal edilmiş olacaktır. Davanın reddi kararının kesinleşmesi ile takip konusu alacağın mevcut olmadığı kesin hüküm olarak tespit edilmiş olur. Alacaklı, aynı borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamaz. Davanın reddine karar veren mahkeme, alacaklının kötüniyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı kanısına varırsa borçlu talep etmişse alacaklıyı borçluya tazminat ödemeye mahkum edecektir. İtirazın iptali davasının reddi kararı ile eğer varsa ihtiyati haciz de kendiliğinden hükümsüz kalır.Bir an için bir yıllık sürede açılmadığı için reddi gereken davanın alacak davası olarak sürdürüldüğünü kabul ettiğimizde aslında itirazın iptali sonuca bağlanmamış olduğundan takibin durumunun ve açıklanan sonuçların sürüncemede kalması söz konusu olacaktır. Zira alacak olarak devam edilecek davanın sonuçları itirazın iptali davasının sonuçları ile aynı değildir. En başta takibe etkili olmayacağı açıktır. İcra takibinin askıda kalması elbette yasa koyucunun istediği bir şey değildir ki, itirazın iptali davasına takibe sıkı sıkıya bağlı sonuçlar yüklemiştir.Diğer taraftan, davanın kabulle sonuçlanması borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı sonucunu doğurmaktadır. Süresinde açılmadığı için alacak talebi olarak devam ettirilen davanın kabulle sonuçlanması da bu etkiye sahip olmadığından takibin bu davanın devamı hatta bitme ya da kesinleşmesi sürecindeki durumu ne olacaktır. Zira, itirazın iptali davasının reddi ve kabulü sadece bir alacağın onaylanması olmayıp kendi içinde barındırdığı takibe etkili hükümleri de beraberinde getirmektedir. Örn. Davanın kabulü halinde alacaklı sadece kendi takibine devam etmekle kalmayıp, bu karara dayanarak başka alacaklıların koydurmuş olacağı hacze iştirak de edebilecektir.Bu açıklamalar da göstermektedir ki, itirazın iptali davası, takiple dolayısıyla İcra Hukukunun kendine özgü kuralları ile sıkı sıkıya bağlı kendine özgü bir dava türüdür. Salt alacak davasının doğuramayacağı sonuçlar bu davanın sonuçlanmasına bağlı olup, süresinde açılmayan itirazın iptali davasının sonuçlarını etkileyecek, hatta bu nedenle verilecek red kararı nedeniyle doğacak hukuki etkileri ve borçlu yararına gerçekleşecek hakları ortadan kaldıracak, takibi askıda bırakacak şekilde, eldeki itirazın iptali davasının bir başka davaya alacak (Tahsil) davasına dönüştürülerek davaya devam edilebileceğini kabule olanak bulunmamaktadır.Durum böyle olunca ; Hakimin, süre geçtikten sonra açılmış bir itirazın iptali davasını tahsil davasına dönüştürerek görüp sonuçlandırması hukuken kabul edilemez (HUMK.md.74).Ayrıca böyle bir kabulün, açılmış bir davada korunması gereken "menfaatler dengesi" kuralına da aykırılık oluşturacağında duraksama olmamalıdır.Öte yandan her dava, açıldığı tarihte tesbit edilen durum ve koşullar esas alınarak hüküm kurulur (28.11.1956 T.1956/15 E.-15 K.sayılı Yargıtay Tevhidi İçtihat) ve hakim taleple bağlıdır.Talepten fazlasına hükmedemez.Oysa, somut olayda davacı dava dilekçesinde açıkça istemini "itirazın iptali" davası olarak belirtmiş bu hukuksal nedene dayanmıştır. Dava dilekçesindeki açıklamalar da kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ve özellikle bir yoruma hacet kalmaksızın, davanın itirazın iptali istemiyle açılmış bir dava olduğunu göstermekte; tahsil istemi de içermemektedir.Hal böyle olunca, açılan tipik itirazın iptali davasının dava ekonomisi kuralları gözetilerek alacak davası hükümleri altında görülüp sonuçlandırılması olanaklı değildir.Şu durum karşısında, salt dava ekonomisi kurallarına dayanılarak itirazın iptali davasının alacak (tahsil) davası olarak görülüp karara bağlanması kabul edilemez.Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA,gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına oyçokluğu ile karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2005 gününde karar verildi. KARŞI OY YAZISI Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda uyuşmazlık, yasal bir yıllık süre içerisinde açılmayan itirazın iptali davasına, alacağın tahsili davası olarak devam edilip, edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Dava terditli olarak açılmadığı gibi, dava safahatında ıslah yoluna da gidilmemiştir.Hukuk Genel Kurulu bir çok kararında önce alacak davası olarak bakılabileceğini içtihat etmesine karşın sonraki kararlarında, alacak davası olarak devam edilip görülemeyeceğini itirazın iptali davasının red edilmesi gerekeceğini açıklamıştır.Konuyu ilmi ve kazai yönden ayrı ayrı açıklamak gerekir. Prof Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku isimli eserinin 1988 basım tarihli 1. cildinin, 291 ve 292. sahifelerinde konu ile ilgili olarak aynen " Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, m 67 11. fıkrasındaki bir yıllık sürenin mahkemece re' sen gözetilmesi gerektiği görüşüne katılıyorum; çünkü, bu süre hak düşürücü niteliktedir. Ancak, 11. Hukuk Dairesinin bundan çıkardığı sonuca (yani, bir yıl geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının süre aşımından dolayı reddedilmesi gerektiği görüşüne) katılmıyorum itiraz ın iptali davası ile tahsil davası aslında aynı (bir) davadır. Türk kanunlarını re' sen uygulamakla yükümlü olan (HUMK' n,un 76) ve bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayan hakimin, davacının bu nitelendirmesini nazara almadan, davayı M. 67 Ison fıkra gereğince açılmış normal bir alacak (tahsil) davası gibi inceleyip karara bağlaması gerekir.Hakim, böyle bir davayı alacaklı lehine karara bağlarsa, yalnız alacağın tahsiline (ödenmesine) hükmedip, alacaklının itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin taleplerini reddetmelidir; çünkü, bir yıllık süresi geçtikten sonra açılmış olan bu dava teknik anlamda bir itirazın iptali davası değildir. Aynı nedenle, bu davada davacı haksız ve kötü niyetli görülse bile, borçluya tazminat ödemeye (m.67/II) mahkum edilemez. ". . . . . . . . . bu halde alacaklı yalnız ilamlı icra takibi (m32) yapabilir"Demektedir.Yargıtay 15.Hukuk Dairesi, 16.11.1995 tarih ve 1995/4112 esas, 6627 sayılı kararında;Özetle;"...... Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili uzatılan cevap süresi geçtikten sonra havale tarihli karşılık dava dilekçesiyle yüklenicinin idareye olan. ...TL borcunun reeskont faiziyle birlikte yükleniciden tahsilini istemiş ve aynı tarihte peşin nisbi ilam harcını yatırmıştır. HUMK' nun 203. maddesi gere~ince karşı davanın cevap süresi içinde açılması gerekmekte ve davalı bu süre geçtikten sonra karşıdava açmış ise de; dava dilekçesi usulüne uygun olarak düzenlenmiş ve harcı da yatırılmış bulunduğundan, dilekçenin müstakil dava dilekçesi olarak kabulüyle, her iki davanın aynı mahkemede birlikte görülüp, karara bağlanması usul ekonomisi yönünden gerekirken, mahkemece karşılık davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.......... bozulmasına.......İçtihadında bulunmuştur.Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.11.1995 gün ve 1995/10984 esas ve 12/04 sayılı kararı da yukarıdaki kararı teyit eder mahiyettedir.Görüşmeler sırasında bazı daire başkan ve üyelerinin ileri sürdüklerinin aksine, eğer dilekçede, itirazın iptali veya alacak talep edilmiş olsa idi dava terditli dava olurdu ve somut olay meydana gelmezdi.Ayrıca; duruşma safahatında alacaklı ıslah talebinde bulunsa ve davasını ıslah etmiş olsa idi, yine somut olay meydana gelmezdi ve tartışma konusu ortaya çıkmazdı.İlmi görüş ile kazai içtihatları bu şekilde özetledikten sonra somut olay yönünden aşağıdaki neticeye varabiliriz.Hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı ise de,hukuki nitelendirmeleri ile bağlı değildir. hukuki nitelendirmeyi kendisi yapacaktır. İcra İflas Kanunu' nun 67/son maddesi alacaklıya zaten bu hakkı vermektedir. "Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır." Hükmünü amirdir. Alacaklı zamanaşımı süresi içerisinde (hatta zamanaşımı itirazı yapılmaz ise o süre geçtikten sonra bile) alacak davası açabilir. Yukarıda açıkladığımız ilmi görüşe göre, itirazın iptali veya alacak davaları aslında aynı (bir) davadır. Bu nedenle başlangıçta terditli dava açmaya gerek olmadığı gibi, dava safahatında da ıslah yapmaya gerek yoktur. İcra İflas Kanunu'nun 67/son maddesi de bu durumu teyit etmekte olup, hakime davaya alacak davası olarak devam etme yürütme ve neticelendirme imkanını vermektedir.Olayımızda, usulüne uygun dava dilekçesi düzenlenmiştir. Harcı yatırılmıştır. Zamanaşımı süresi geçmemiştir. Usul ekonomisi yönünden, davaya alacak davası olarak bakılıp,neticelendirilmesinde herhangi bir usulsüzlük olmadığı gibi alacak davası olarak bakılmasında bir anlamda zaruret de vardır. Zira, yukarıda açıkladığımız kararlarda görüldüğü gibi, süresinde karşılık dava açılmadığı halde, karşıçıkılmasına rağmen karşılık davanın usulüne uygun açılmış yeni bir dava kabul edilip, bakılması gerektiği içtihat edilmiştir. Burada da benzer bir durum söz konusudur. Aksi halde, yeniden alacak davası açılacak, bu dava da yıllarca sürecektir.Davaların en az masrafla ve en çabuk şekilde neticelendirilmesi gerektiğini bir çok kararında Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu İçtihat etmiştir. Bu prensibe burada da uymak gerekir.İtirazın iptali davası ile alacak davasının neticelerinin aynı olmadığı ileri sürülmüş ve savunulmuşsa da yukarıya alınan ilmi görüşün son paragrafında, neticelerinde aynı olduğu ve ne şekilde karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Burada yeniden değinilmemiş tekrardan kaçınılmıştır.Yukarıdan beri izah edilen nedenlerle çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
HAGB'ye itiraz üzerine hem şekil hem de esastan incelenir
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık S.nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da
TESPİT DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME
Taraflar arasındaki "oda kaydının silinmesine dair işlemin iptali, üyelik kaydının devam ettiğinin ve davacının taksi durağında hak sahibi olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.09.2012 gün ve E:2
Malen-Nakden kaydı yerine 'Ev içindir' yazar ise yine de kambiyo senedi niteliği korunur mu?
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?