Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 566 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1054 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;“DAVA: Dava dilekçesinde, davacı Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karara dayalı olarak, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan davalının makamında arama yapıldığı; arama sırasında davalının: "Ne yaptığınızın farkında değilsiniz herhalde. Kesinlikle eşkıya gibi davranıyorsunuz; hayır hayır yani bu eşkiya kılıçla silahla olmaz, yani eşkiyanın değişik şeyleri var: Bu karar, bu kararda eşkiyalık öyle anlaşılıyor; bu kadar ahlaksız, bu kadar hukuk dışı bir şeyi nasıl yapabiliyorsunuz" ifadeleriyle davacıya hakaret ettiği; bu sözlerin, basın yayın organlarında yer aldığı; ayrıca, davalı tarafından yönlendirilen iki muhbirin, baskı ve menfaat karşılığında davacı aleyhinde gerçek dışı ifadeler vermesinin sağlandığı; ancak, kurulan komplonun engellendiği ileri sürülerek; 100.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve yasal faiz yürütülmesi, talep olunmuştur.CEVAP: Cevap dilekçesinde, davacının yetkilerinin HSYK tarafından kaldırıldığı; dava konusu sözlerin, ağır ve yasaya aykırı uygulamalara karşı söylenildiği; eleştiri niteliğinde bulunduğu, savunulmuştur.GEREKÇE: Dava, haksız eylem sonucu kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.Başlangıçta Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada görevsizlik kararı verilmiş; kesinleşen karar üzerine, süresi içinde gönderme isteminde bulunulmuş ve dairemiz tarafından dosya ilk derece mahkemesi sıfatıyla incelenmiştir.Yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasa'nın 93/A maddesi ile 6100 sayılı HMK'nun 46 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca; dava, Hazine'ye yöneltilmiş; davalı olarak gösterilen Cumhuriyet Başsavcısı, ihbar olunan sıfatı ile yargılamada yer almıştır.Davalı Hazine vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde: Dava şartlarının gerçekleşmediği ve sorumluluk koşullarının da oluşmadığı savunulmuştur.Davacı vekili tarafından sunulan 05/12/2012 günlü dilekçede, dava konusu edilen her bir eylem nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminat isteminde bulunulduğu belirtilmiştir.Yargılamanın 16/04/2013 günlü oturumunda, hakaret oluşturduğu ileri sürülen sözlere dayalı olarak açılan dava, eylem görevi nedeniyle veya görevinden dolayı değil, şüpheli sıfatıyla işlendiğinden kişisel eylem niteliğinde değerlendirilmiş; bu bakımdan, Hazine'nin taraf sıfatı bulunmadığı benimsenmiş; ayırma kararı verilerek, davalı sıfatıyla ... hakkında hüküm oluşturulmuştur.Esasında, kişisel eylem nedeniyle manevi tazminat davasına bakma görevi, yasa değişikliğinden önce her iki talebin (kişisel kusura dayalı ve C.Başsavcısı'nın hukuki sorumluluğu) birlikte açıldığı Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nindir. Ne var ki, başlangıçta, yerel mahkemenin her iki eylem nedeniyle kısmen kabul kararı, belirtilen yasa değişikliği nedeniyle tefrik edilmeksizin Dairemizce görev yönünden bozulmuştur. Yerel mahkemece bozmaya uyularak görevsizlik kararı verilmiştir. HUMK.nun 440/III-3 maddesi uyarınca Yargıtay’ın görevsizliğe ilişkin kararları bağlayıcıdır, karar düzeltme istenemez. Bu yüzden tefrik edilen dosya yerel mahkemeye gönderilmemiş, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Dairemizde görülmüştür.Taraflar arasında, dava konusu sözlerin söylenildiği hususu çekişmesizdir. Sorun, bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığına ilişkindir. Mahkeme kararına dayalı olarak yapılan adli işlem nedeniyle, görevli Cumhuriyet Savcısı'na yöneltilen sözlerin söylenilmesinde bir gereklilik bulunmamaktadır. Eleştiri veya sitem olarak da değerlendirilemez. Şu durumda, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Bu nedenlerle hukuka aykırılık benimsenmiştir. Manevi tazminat miktarının takdirinde, hukuka aykırılığın niteliği ve derecesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilmek suretiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmek gerekmiştir.HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davanın kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 341,55.-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir olunan 3.000,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 3.000,00.-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 12,00.-TL yargılama giderinden takdiren 9/10'unun üzerinde bırakılarak, 1/10'unun davalıdan alınarak davacıya verilmesine,”Dair oyçokluğu ile verilen 11.02.2014 gün ve 2013/30 E., 2014/7 K. sayılı karar davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARITarafların temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: Dava, kişilik hakkına saldırı nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, 20.05.2010 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen arama kararı doğrultusunda özel yetkili Cumhuriyet Savcısı olarak, davalının Erzincan’daki makam odasında arama yaptığını, arama sırasında davalının sergilemiş olduğu hukuka aykırı eylem ve söylemler nedeni ile müvekkilinin kişilik hakları zedelendiğini ve manen zarar gördüğünü ayrıca davalının İliç Savcısına ve müvekkiline karşı bir komplo hazırladığını ve bunu hayata geçirmeye çalıştığını, davalının X ve Y kod adı altında muhbirlere asılsız ve hukuka aykırı ifade de bulunmaları karşılığında baskı kurduğunu, bir takım menfaat vaadinde bulunduğunu, davalının eyleminin tam olarak hayata geçiremeden tespit edildiğini ve gerçeklerin ortaya çıkarıldığını, konu hakkındaki soruşturma dosya ve evraklarının eklendiğini iddia ederek 50.000 TL kişilik hakkına saldırı nedeni ile 50.000 TL de komplo nedeni ile manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Özel Dairece, “davanın kısmen kabulüne” karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.ÖNSORUNİşin esasına geçilmeden önce, 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı CMK 141. maddesine eklenen 3. ve 4. fıkraların görev bakımından eldeki davaya etkileri tartışılmıştır.Ön sorun tartışılmadan önce mevzuat ve davanın muhakeme süreci hakkında kısaca bilgi verilmelidir. 6100 sayılı HMK 23. maddesinin ilgili bölümü; “İnceleme usulü ve sonucuMADDE 23- (1)…(2) … kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.”şeklindedir. Buna göre kanun yolu incelemesi sonunda onanarak kesinleşen görevsizlik kararları davaya ondan sonra bakacak mahkemelerin görevsizlik karar vermesine engeldir. Somut olaya gelindiğinde; dava, 26.05.2010 tarihinde komplo kurmak ve kişilik haklarına saldırı iddiaları ile Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, her iki iddia hakkında görevsizlik kararı verilmiş, temyiz istemi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.10.2011 gün ve 2011/9328 Esas, 2011/10078 Karar sayılı ilamı ile karar onanmıştır. Süresinde talepte bulunulmuş ve dosya görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Mevcut bu durum dikkat alındığında ilk derece mahkemesince verilen ve kanun yolu incelemesinden geçerek kesinleşen görevsizlik kararı ondan sonra davaya bakan mahkemeleri bağlayacağına göre, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevli olduğu kabul edilmiştir.Ayrıca, 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı CMK 141. maddesine eklenen 3. ve 4. fıkralarına bakıldığında suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine ağır ceza mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Kişilik hakkına saldırı nedenine dayalı eldeki davada ise suç soruşturması yapan bir Cumhuriyet savcısının eyleminin haksız fiil olduğu olgusuna değil, suç soruşturması yapan bir Cumhuriyet savcısına karşı yapılan bir haksız fiil olgusuna dayanılmaktadır. Davalının 5271 sayılı CMK141/3 fıkrasına giren ve dava konusu edilen eylemi zaten eldeki davadan ayrılmıştır. Eldeki dava kişisel kusura dayalı açılan ve asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gereken bir dava ise de yukarıda açılandığı üzere 6100 sayılı HMK’nın 23/2. maddesi gereğince kanun yolundan geçerek kesinleşen bir görevsizlik kararı bulunması karşısında Yarıgtay 4. Hukuk Dairesinin görevli olduğu oybirliği ile kabul edilmiştir. İşin esası incelenmeden önce tartışılan bir diğer sorun da temyiz sebepleri arasında yer alan hakimlerin reddi talebinin usulüne uygun şekilde incelenmediği iddiası olmuştur.Hemen ifade edilmelidir ki, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi eldeki dosyayı temyiz mahkemesi sıfatı ile değil, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi sıfatı ile incelemektedir. Bu nedenle ileri sürülen usul itirazlarının yürürlükteki 6100 sayılı HMK hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gereklidir ki, öncelikle 6100 sayılı HMK’nın hakimin ret sebeplerini incelenmesine dair usul hakkında bilgi verilmelidir.6100 sayılı HMK’nın 36. maddesinde ret sebepleri, 38. maddesinde ise ret usulü düzenlenmiştir. HMK’nın 36. maddedeki ret sebeplerine dayanılarak 38. maddeye uygun bir şekilde ret isteminde bulunulması halinde ret isteminin incelenmesi usulü aynı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir;“Ret talebini incelemeye yetkili merciMADDE 40- (1) Hâkimin reddi talebi, reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. (2) Reddedilen hâkimin katılmamasından dolayı mahkeme toplanamıyor ya da mahkeme tek hâkimden oluşuyor ise ret talebi, o yerde asliye hukuk hâkimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hâkim tarafından incelenir. O yerde, asliye hukuk hâkimliği görevi tek hâkim tarafından yerine getiriliyorsa, o hâkim hakkındaki ret talebi, asliye ceza hâkimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesince incelenir.…(4) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.”Buna göre Özel Daire ilk derece mahkemesi sıfatı ile görev yaptığına göre, ret talebi öncelikle reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup olduğu Özel Dairece incelenmelidir. Reddedilen hâkimin katılmamasından dolayı mahkeme (Özel Daire) toplanamıyor ise ret talebi, o yerde ilk derece mahkemesi sıfatı ile görev yapan diğer Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından incelenmelidir.Somut olaya gelindiğinde; ihbar olunan ... vekili 04.12.2012 tarihli celsede sunduğu 04.12.2012 tarihli ret dilekçesi ile muhakeme sırasında Dairenin altı üyesini reddetmiştir. Dilekçe üzerine HMK’nın 38/5. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere ara karar alınmış, takip eden celse de ise “İhbar olunan ... Dairemizin altı üyesi reddedilmiş ise de Dairemiz başkan ve dokuz üyeden oluşmakta olup, Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesine göre Daire toplantılarını engelleyen toplu ret istemleri dinlenemeyeceği” gerekçesi ile önceki ara kararından vazgeçilerek ret isteminin oyçokluğu ile reddine karar verilmiştir. Karşı görüşte olanlar ise “davaya temyiz mahkemesi sıfatıyla değil ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakıldığından reddi hakim talebi hakkında Yargıtay Kanunu değil 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanması gerektiği ve HMK’nın 38 ve devamı maddeleri hükmüne göre de ret talebinin mercii tarafından incelenmesi gerektiği” şeklinde karşı görüş bildirmişlerdir.11.06.2013 tarihinde bu kez davalı ... vekili olarak verilen ikinci ret dilekçesi yine aynı gerekçeler ve oyçokluğu ile reddedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ilk derece mahkemesi sıfatı ile yargılama yaptığına göre ret talebinin 6100 sayılı HMK hükümleri çerçevesinde incelenmesi gereklidir. Bu kapsamda ret talebi öncelikle reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup Özel Dairece incelenmeli, reddedilen hâkimin katılmamasından dolayı mahkeme (Özel Daire) toplanamıyor ise ret talebi, o yerde ilk derece mahkemesi sıfatı ile görev yapan diğer Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından incelenmelidir. Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan ve işin esasının incelenmesini görüşünde olan üyelerden bir kısmı; temyiz hükümleri yürürlükte bulunan 1086 sayılı HMUK 428/4 maddesinde “usulü muhakameye muhalefet edilmesi” bir bozma nedeni sayılmış ise de, bu neden ile bozma yapılabilmesi için aynı Kanun’un 428/son fıkrasının şartlarının da oluşması gerektiğini, olayımızda ret nedenlerinin geçerli olup olmadığı bir yana, bunun usulen bozma yapılmasının reddedilen Daire üyelerinin karardan sonra başka dairelerde görevlendirilmiş olması da dikkate alındığında sonuca etkili olmadığını, buna yönelik temyiz talebinin işin esası hakkında kurulacak kararda karşılanması gerektiğini bu nedenle işin esasına girilmesini savunmuşlarıdır. Azınlıkta kalan üyelerden bir kısmının savunduğu görüş ise 6100 sayılı HMK’nın 40/son maddesinin Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebini düzenlediğini, benzer düzenlemenin Yargıtay Kanunu 39. maddesinde de yer aldığını, gerek 6100 sayılı HMK'nın 40/son ve gerekse Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesine göre toplu mahkemelerde toplu ret taleplerinin dinlenmeyeceğinin düzenlediği, ilk derece mahkemelerinde toplu ret istemine dair bir düzenlemenin 6100 sayılı HMK’nın 40. maddesinde düzenlenmediğine göre Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesinin gerekçede kullanılmasının doğru olduğu, bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiğini savunmuşlardır. Kurul çoğunluğunca, ret talebinin usulüne uygun bir şekilde incelenmeden esas hakkında karar verilmesinin işin esasını temelden sakatlayacağı, öncelikle ret talebinin usulüne göre incelenip karara bağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu nedenle Özel Daire kararının bozulması gerekmiştir. S O N U Ç: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin yukarıda belirtilen neden haricindeki diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 04.05.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar SANIĞIN DENETİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ BİR SUÇ İŞLEMESİ - ZAMANAŞIMI Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4 Muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılabilir. Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna - istinaf süresi MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİA) Davacı Talebinin Özeti:Davacı vekili, davalılara ait iki ayrı gayrimenkule ihtiyati tedbir konulmasına yönelik talebin reddine dair mahkemece verilen ara kararın hukuka ayrı olduğunu ileri sürerek, bahsi geçen ara kararın bozulmasını talep etmiştir.-B) Davalı Cevabının Öze Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?