Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul Dördüncü İcra Hukuk Mahkemesi)'nce şikayetin reddine dair verilen 10.05.2007 gün ve 2007/472-413 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/temlik alacaklısı R... Varlık Yönetim A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesi'nin 13.11.2007 gün ve 2007/18380-21124 sayılı ilamı ile; (...Şikayetçi şirket vekili icra dosyasındaki alacağın müvekkil şirket tarafında TMSF'den devir ve temlik alındığını, kendilerinden yenileme harcı alınamayacağını öne sürerek İcra Müdürlüğü'nün işleminin iptalini istemiştir. Konu ile ilgili Bankacılık Yasası'nın 143. maddesi, (Bankalar ve fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla kuruluş ve faaliyet esasları kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir... Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri... 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan... istisnadır.) hükmünü içermektedir. Maddenin gerekçesinde de (...yetkisi dışında fonun sahip olduğu tüm... istisna ve muafiyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.) denilmiştir. (Bkz. Bankacılık Kanunu Şerhi, C. 2, Prof. Dr. Seza Reisoğlu, s. 1583) Yukarıda açıklanan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi 'Varlık yönetim şirketi" başlığını taşımaktadır. Bu durumda anılan madde metninden gerekse buna ait gerekçeden anlaşılacağı üzere şikayetçinin yargılama harçlarından 5 yıl süre ile istisna tutulduğu tartışmasızdır. Şikayetin kabulü gerekirken yukarıda açıklanan yasa maddesine ve ona ait gerekçeye uygun düşmeyen bir kabul ile şikayetin reddi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Şikayetçi/temlik alacaklısı R... Varlık Yönetim A.Ş. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, İcra Müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir. 18.03.1997 tarihinde alacaklı E... E... Bankası TAŞ tarafından borçlular aleyhine umumi kredi taahhütnamesi, ihtarname ve hesap ekstresine dayalı olarak ilamsız genel haciz yolu ile takibe girişilmiş, 02.02.2001 tarihinde dosyada borç ödemeden aciz belgesi düzenlenmiş, dosyadaki alacağı, önce dava dışı TMSF; daha sonra da TMSF'den R... Varlık Yönetim A.Ş. devir ve temlik almıştır. Bu şirket tarafından 24.04.2007 tarihinde dosyanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş ve müdürlüğün 30.04.2007 tarihli kararı ile harç alınarak dosyanın yenilenmesine karar verilmiştir. Yenileme harç miktarı şikayetçi tarafından 01.05.2007 tarihli makbuzla yatırılmıştır. Ardından eldeki şikayet yoluna başvurulmuştur. Eldeki şikayet dosyasında hakim, evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda şikayetin reddine karar vermiş; şikayetçi vekilinin temyizi üzerine karar yukarıda Özel Daire kararında yer alan nedenlerle bozulmuştur. Mahkemenin direnmeye ilişkin kararını şikayetçi/şirket vekili temyiz etmiş; gerekli harçları (temyiz peşin ve temyiz başvuru) yatırmamıştır. Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelemesine geçilmezden evvel temyiz edenin gerekli temyiz başvuru ve karar harcını yatırması gerekip gerekmediği ön sorun olarak irdelenmiştir. Ön sorunun konusunu oluşturan olgu şudur: Şikayetçi R... Varlık Yönetim A.Ş., 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinden olup; eldeki dosyada alacaklı durumunda bulunan E... E... Bankası TAŞ'nin kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağını daha önce devralan dava dışı TMSF ile aralarında düzenlenen "Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi" ile devir ve temlik almıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi uyarınca "Bu kanun kapsamında kurulan Varlık Yönetim Şirketleri kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen 5 yıl süresince 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan istisnadır" hükmü ile her türlü harçtan muaf tutulmuştur. Diğer taraftan, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun, 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Ka-nun'da ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 11. maddesinin (ç) bendi ile değişik 123. maddesinde: "Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz. Ancak, İş Kanunu'na tabi işçilerin ve çırakların iş mahkemelerindeki dava ve bu mahkemelerden almış oldukları ilamların takiplerinde harçtan muafiyet gündelikleri veya aylık ücretleri 16 yaşını doldurmuş işçiler için belirlenen asgari ücreti geçmeyen işçiler ve çıraklar hakkında uygulanır. (Değişik fıkra: 25.12.2003-5035 S.K./31. md.) Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile (Ek ibare: 28.03.2007-5615 S.K./15. md.) Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır." Hükmüne yer verilmiş; Bu maddede değişiklik yapan 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesinin gerekçesinde ise: "492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 123. maddesinde kredilere ilişkin istisna hükmünün yargı harçlarını da kapsamı içine aldığı hususu açıklığa kavuşturularak uygulamadaki tereddütlerin giderilmesi amaçlanmaktadır." Denilmiştir. Bu düzenlemeler ile açıklanan değişiklik gerekçesi karşısında ve özellikle istek ve temyiz talebinin şikayetçi temlik alacaklısı varlık yönetim şirketinin alacaklı olduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanmasına göre direnme kararını temyizinde gerekli temyiz başvuru ve temyiz peşin karar harçlarını yatırmasının gerekmediği, oybirliği ile karara bağlanarak ön sorun bu şekilde aşıldıktan sonra işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İşin esasına gelince: Uyuşmazlık, şikayetçi R... Varlık Yönetim A.Ş/nin işlemlerinin icra harçlarından müstesna olup olmadığı; dolayısıyla, somut olay itibarıyla kendisinden icra yenileme harcının tahsil edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Dava dışı TMSF ile şikayetçi R... Varlık Yönetim A.Ş. arasındaki "Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesiyle, takibe konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın şikayetçi şirkete temlik edildiği, takibin yenilenmesi sırasında İcra Müdürlüğü'nce yenileme harcı tahsiline karar verilerek bu harcın R... Varlık Yönetim A.Ş. tarafından yatırıldığı, dosya kapsamıyla sabit ve çekişmesizdir. Yine, şikayetçi şirketin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143/1. maddesi çerçevesinde ve 2005 yılında kurulmuş bir Varlık yönetim şirketi' niteliğinde olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın aynı maddenin 5. fıkrasında öngörülen beş yıllık süre içerisinde gerçekleştiği de uyuşmazlık konusu değildir. Bu noktada, konuya ilişkin kanuni düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır: Öncelikle belirtilmelidir ki, harç; kanunda yazılı belirli mercilerin, kanuna dayanarak yaptıkları belirli işlemler için, ilgililerin yine kanunda yazılı tarifelere göre yerine getirmek zorunda bulundukları akçalı bir yükümlülüktür. Diğer bir söyleyişle, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, İcra Hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. 02.07.1964 günlü 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 1. maddesiyle harç kapsamına alınan dokuz konudan hiçbiri, bu yönden ötekine göre değişik durumda değildir. Sözgelimi yargı harçları da, tapu ve kadastro harçları, trafik harçları gibi, yasada belirtilen mercilerin harç tarifelerine giren birtakım işlemlerden dolayı, yine bu mercilerce ödettirilen paradır. Bununla birlikte, bu işlemler hiçbir vakit kendiliğinden oluşmaz; harç konusu işlemin yapılmasını isteyen veya tutumu, davranışı ile böyle bir işleme yol açan bir ilgilinin varlığı, yani görevli merciin yapacağı işlemle gerçek veya tüzel kişi arasında bağlantı bulunması şarttır. İşbu bağlantı, o kişiye ilişkin umuamele"yi oluşturur. Öte yandan harç alınmaması; kişiler yönünden ise, "muafiyetten" işlemler yönünden ise "istisnamdan söz edilebilir (04,05.1971 gün ve 1970/36 Esas, 1970/50 Karar sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı). 01.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesi ile "Varlık Yönetim Şirketleri"nin kurulmasına imkan tanınmıştır. Kanun'un 143. maddesinde; "Bankalar ve Fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir. Varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilave finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dahil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir. Fon kurulacak varlık yönetim şirketlerine sermaye sağlamak suretiyle kurucu ortak veya hissedar olarak katılmaya yetkilidir. Fonun en az yüzde yirmi hissedar olduğu varlık yönetim şirketleri, Fondan devraldığı alacaklarla ilgili olarak bu Kanun'un 132. maddesinin sekizinci fıkrası ve 138. maddesinin beşinci fıkrasında Fona tanınan hak ve yetkileri kullanır. Varlık yönetim şirketleri bu kapsamdaki işlemleri nedeniyle doğmuş veya doğması beklenen, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararlarını karşılamak amacıyla karşılık ayırmak zorundadırlar. Karşılık ayrılacak alacakların nitelikleri ile karşılıklara ilişkin esas ve usuller Kurul tarafından belirlenir. Varlık yönetim şirketlerinin bu fıkra uyarınca ayırdıkları karşılıkların tamamı, ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir. Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar, kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'na göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 39. maddesi hükmünden istisnadır. Varlık yönetim şirketi tarafından, bu borçların, taahhütlerin yüklenilmesi veya alacakların, varlıkların devralınması halinde, bu borç, taahhüt, alacak ve varlıklarla ilgili olarak, takibi şikayete bağlı suçlar dahil olmak üzere açılmış veya açılacak her türlü ceza davalarında, alacağın devralındığı veya borcun, taahhüdün yüklenildigi tarihten itibaren, suçtan zarar gören olarak, varlık yönetim şirketi kendiliğinden müdahil sıfatını kazanır. Bu Kanun'un yayımı tarihinden önce kurulmuş olan varlık yönetim şirketleri bu Kanun hükümlerine tabi olarak faaliyetlerini yürütürler." Hükmü yer almaktadır. Benzer bir hüküm, 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun'un 3. maddesinde de mevcuttur. Açıklanan hükümlerde "muaflıktan" değil, "istisna"dan söz edilmektedir. Dolayısı ile harçtan istisna olan doğrudan doğruya varlık yönetim şirketleri olmayıp, varlık yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren beş yıl boyunca yaptıkları işlemlerdir. Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun; "Harçlar" başlıklı 15. maddesinde: "İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup, neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur. İcra takiplerinde, müzahereti Adliye kararları takibe yetkili icra mahkemesi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 465 ve müteakip maddelerine tevfikan ittihaz olunur." Denilmekte; "Haciz, Talep Müddeti" başlıklı 78. maddesinde ise; "Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı refolunduktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir. (Değişik fıkra: 06.06.1985-3222/9 md.) Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz. Alacaklı isterse, haciz talebinin vukuuna dair bir vesika verilir. Bu vesika hiçbir harç ve resme tabi değildir. Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır. Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır. Yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez." Şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Eldeki şikayete konu olan yenileme harcı İcra İflas Kanunu'nun 78. maddesine göre alınması gereken bir harç olup, tahsil usulü ve şekli 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda gösterilmiştir. Yargı harçları da tıpkı diğer harçlar gibi bu kanuna göre tahsil edilmektedir. Yukarıya aynen alınan madde metinlerinde de açıkça ifade edildiği üzere; icra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup, neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur. Yenileme harcının yükümlüsü ise kanunun açık hükmü gereği alacaklıdır ve bu harç yine yasa gereği borçluya yüklenemez. Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ''istisna ve muaflıklar" başlıklı 13. maddesinde harçtan müstesna işlemler düzenlenmiş; 59. maddesinde ise; "Harçtan müstesna tutulan işlemler" başlığı altında 12 madde halinde hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, son fıkrasında ise; "Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır." düzenlemesi getirilmiştir. Yukarıda ön soruna ilişkin açıklamalarda ayrıntısı ile açıklanan 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun "Özel kanunlardaki hükümler" kenar başlıklı 123. maddesi ise; "Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz" hükmünü amir olup; bu maddede 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile yapılan değişiklikle istisna hükmü getirilmiş ve değişiklik gerekçesinde de bu istisnanın yargı harçlarını da kapsadığı açıkça ifade edilmiştir. Hal böyle olunca; Bankacılık Kanunu'nun 143. maddesinde yer alan "varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemlerin... kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince... 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre ödenecek harçlardan... istisnadır" hükmünün yargı harçlarını da kapsamına aldığında kuşku bulunmamaktadır. Davacı R... Varlık Yönetim A.Ş. 2005 yılında 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'na göre kurulmuş ve faaliyetini sürdüren bir şirkettir. Açıklanan yasal mevzuat karşısında, kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemler, yargı harcı da dahil 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda düzenlenen her türlü harçtan istisnadır. Üstelik, yenileme harcını ödeme yükümlüsü borçlu değil alacaklı varlık yönetim şirketi olmasına ve bu şirketin işlemlerinin harçtan istisna edilmiş olmasına göre yenileme harcının bu şirketten tahsili de yasal olarak olanaklı değildir. Sonuç itibariyle; açıklanan tüm yasal düzenlemeler gözetilmeden şikayetçi temlik alacaklısından yenileme harcı tahsil edilmesi gerektiği yolundaki icra müdürünün yaptığı işlemde kanuna uygunluk bulunmamakta; bu işleme yönelik şikayetin kabulü gerekmektedir. Nitekim, varlık yönetim şirketi tarafından yenileme harcının alınmış olmasının şikayete konu edildiği benzer bir dosyada verilen Hukuk Genel Kurulu'nun 30.04.2008 gün ve 2008/12-337 Esas, 2008/343 Karar sayılı ilamında da aynı ilkeler vurgulanarak, aynı sonuca varılmıştır. Hemen belirtmekte yarar vardır ki, mahkemece direnme kararına dayanak gösterilen Hukuk Genel Kurulu'nun 03.12.2008 gün ve 2008/12-715, 2008/717 sayılı kararına konu harç yenileme harcı olmayıp, ödeme yükümlüsü borçlu olan tahsil harcıdır. Tahsil harcının ödeme yükümlüsünün borçlu olmasına ve harca konu işlemin varlık yönetim şirketinin işlemi olmayıp, istisna kapsamında bulunmamasına göre, bu harç yönünden verilen karar eldeki şikayete konu yenileme harcı yönünden emsal kabul edilemez. Tüm bu açıklamalar ışığında; mahkemece, şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle şikayetin reddine ilişkin önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Şikayetçi/temlik alacaklısı R... Varlık Yönetim A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 25.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.