MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.07.2012 gün ve 2011/274 E. - 2012/390 K. sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2013 gün ve 2012/14278 E. - 2013/3890 K. sayılı ilamıyla; "...Davacı vekili, müteveffa ...'ün, vekaletle Söğüt Köyü Kızılyaka Mah. Kayabaşı Mevkiinde 271 ada 17 parsel numarasında kayıtlı tarla vasıflı taşınmazın satışına ilişkin ...'yi münferiden vekil tayin ettiğini, dava dışı ...'nin de 29.05.2006 tarihinde taşınmazı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 20.000 TL'ye davacıya sattığını, davacının da Marmaris Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'ne giderek bu satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirdiğini, satışın üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtiğini ancak dava konusu parselin tapuda davacı adına tescil edilmediği gibi satış bedelini teslim alan ...'ün de 17.02.2010 tarihinde öldüğünü, geride eşi ... ile 8 çocuğunun kaldığını, kendilerine ulaşabildikleri bir kısım davalıların, tapunun müvekkiline verilmesi konusunda rıza gösterdiklerini, ancak bir kısım mirasçılara ulaşamadıklarını açıklayarak dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Bir kısım davalılar vekili, davaya konu satış vaadi sözleşmesindeki kişisel hakkın sözleşmeye taraf olmayan müvekkillerinden talep edilemeyeceğini, davacının sağlığında murise ve ölümü sonrası çocuklarına tescil talebi ile başvurmadığını, taşınmazın tapu kaydına satış vaadi sözleşmesi ile ilgili şerhin sözleşmenin yapılmasından beş sene ve muris ...'ün ölümünden iki ay sonra işletildiğini, murisin tescil işlemi için vekil tayin ettiği ...'ye yetki verdiğini, ancak vekilin murisin ölüm tarihi olan 17.02.2010 tarihine kadar tescil yaptırmamasının muvazaalı bir işlem olduğunu gösterdiğini, satışı noterde vaad edilen dava konusu taşınmazın bedelinin murise hiçbir şekilde ödenmediğini, vekile ödeme yapıldıysa bile bunun geçerli olmadığını, taşınmazın bedelini ödeyen ve satın aldığını ileri süren bir kişinin, taşınmazda fiilen hakimiyet kurması gerektiğini, ancak hiçbir zaman taşınmazın davacının zilyetliğinde olmadığını, muris Seyfi Akgül'ün gerek vekalet tarihinde gerekse sözleşmenin yapıldığı tarihte fiil ehliyetine sahip olmadığını, ileri derecede Demans ve Alzheimer hastası olduğunu ve söz konusu satış vaadi sözleşmesinin ehliyetsizlik nedeni ile başından beri geçerli olmadığını açıklayarak şartları oluşmayan haksız ferağa icbar sureti ile tescil davasının reddine, Marmaris 3. Noterliği'nin 29.05.2006 tarih 8751 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve verilen vekaletin murisin ehliyetsizliği nedeni ile geçersiz olduğundan taşınmazın tapu kaydına sözleşme nedeni ile konulan şerhin kaldırılmasını savunmuştur.Davalılardan ... ile ..., taşınmazı murisin, ... aracılığı ile davacıya sattığını açıklayarak davayı kabul etmişlerdir.Mahkemece, davanın kabulü ile Sögüt Köyü 271 ada 17 parselin tapusunun iptaline, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıların murisi ...'ün dava konusu taşınmazı satış için verdiği vekaletname ile bilahare bu vekaletname ile noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, bu tarihlerde murisin fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı, devamında davacının taşınmazda malik sıfatı ile zilyet olup olmadığında toplanmaktadır.Ancak davalı tarafca, 18.04.2006 tarihli düzenleme şeklinde vekaletname ile bu vekaletname kullanılarak düzenlenen 29.05.2006 tarihli satış vaadi sözleşmesinin düzenlendikleri sırada devreden ...'ün temyiz kudretinin yerinde bulunmadığı savunulmuş, ne var ki, Mahkemece ...'ün medeni hakları kullanma ehliyetine haiz olup olmadığı hususunda bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Hukuki ehliyetsizlik kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin, kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu'nun "fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiileriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir" biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış, 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit ) olmayı kabul ederek "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır." hükmünü getirtmiştir. "Ayırtım gücü" eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı Kanunun 13. maddesinde "yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı,akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayrıt etme gücüne sahiptir." denilmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu kanun ile öteki kanunların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunun 15. maddesinde ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi neyitli olması o işlemi geçerli kılmaz (Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kurulu Kararı 11.06.1941 tarih 4/21).Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve kanun maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında, bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanılması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz olarak bulundukları yerlerden getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar HUMK'nun 286. maddesinde (HMK 282.m) belirtildiği gibi bilirkişinin "rey ve mütalaası " hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojiik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerekmektedir.Ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır.Esasen Türk Medeni Kanunun 409/2. maddesi, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Mahkemece, ...'ün vekaletname ve satış vaadi sözleşmesinin düzenlendikleri tarihlerde ayırt etme gücüne sahip olup olmadığının belirlenmesi bakımından bu tarihlerden önceki ya da sonraki zamanlara ilişkin olarak varsa ilaç reçeteleri, hasta müşahade kayıtları, yatarak herhangi bir hastanede tedavi görmüş ise tedavi evrakları bulunabiliyorsa röntgen, ultrason ya da MR belgeleri ile tüm doktor raporlarının davalı taraftan temin ettirilerek tedavi gördüğü yerler sorulup oralardan resmi yazılarla istenerek dosya arasına konulduktan ve kişinin sağlığı konusunda bilgi ve görgüsü olan tanıklar ile en son muayene eden doktorların beyanları da alındıktan sonra dosya içindeki tüm deliller değerlendirilmek üzere dosya bir bütün halinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili ihtisas dairesine gönderilerek adı geçen kişinin 18.04.2006 ve 29.05.2006 tarihleri itibariyle hukuki ehliyete haiz olup olmadığı konusunda rapor alınması ve taraf delilleri ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususta bir inceleme araştırma yapılmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır... " gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar bir kısım davalılar vekilince temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı nedenlerle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hükmü temyize bir kısım davalılar vekili getirmektedir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin eldeki davada, davalıların murisi ...'ün, dava konusu taşınmazı satış için vekaletname verdiği 18.04.2006 ve satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 29.05.2006 tarihleri itibariyle hukuki ehliyete haiz olup olmadığı konusunda rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz (4721 sayılı TMK m. 14, 15).Bir kimsenin fiil ehliyetinin tespiti, şahıs ve mamelek hukuku bakımından da doğurduğu sonuçlar itibariyle çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin ayırtım (temyiz) gücünün olmaması kamu düzenine ilişkin olup; mahkemece bu husus re'sen gözetilmeli ve araştırılmalıdır. Hal böyle olunca, davanın çözümüne yönelik olarak, öncelikle davalıların murisi ...’ün satış vaadi sözleşmesinin dayanağı olan vekaletnamenin düzenlendiği 18.04.2006 tarih ve satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 29.05.2006 tarihi itibariyle temyiz kudretinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 17.02.2010 gün ve 2010/19-97 E. 2010/83 K. ile 07.12.2001 gün ve 2011/14-609 E. 2011/744 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler tarafından, murisin ehliyetsiz olduğundan bahisle satış vaadi sözleşmesinin hükümsüzlüğünü ileri sürmenin hakkaniyete uygun olmadığı ileri sürülmüşse de, yukarda açıklanan gerekçelerle bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.Diğer taraftan mahkemece, bozmadan önceki kararda “Davanın kabulüne, Söğüt Köyü 271 ada 17 parselin tapusunun iptaline, taşınmazın Ali oğlu ... adına tesciline," karar verilmesine rağmen direnme kararında “Davacının davasının kabulüne, Söğüt Köyü 371 ada 17 parselin tapusunun iptaline, taşınmazın Ali oğlu ... adına tesciline," karar verilmesi karşısında; hükümdeki bu yanlışlığın yazım hatasından kaynaklandığı kabul edilerek, maddi hata niteliğindeki bu yazım hatasının mahkemesince her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, ayrıca bozma nedeni yapılmamış; yanlışlığa işaret olunmakla yetinilmiştir.O halde, Mahkemece; hukuki ehliyetsizlik iddiasına yönelik olarak Özel Dairenin kararında açıklanan ilkeler ışığında muris ...’ün gerek vekaletname tanzimi gerekse de satış vaadi sözleşmesinin düzenlenmesi tarihlerinde temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalı ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde hüküm kurulmalıdır.Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, fiil ehliyetine ilişkin iddia incelenmeden, tescil hükmünün gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine değil zilyetliğe dayandırıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 13.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Ceza Mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığı
Taraflar
arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama
sonunda; Bandırma 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair
verilen 17.12.2009 gün ve 2008/252 E. 2009/308 K. sayılı kararın
incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.
Hukuk Daires
PMF TABLOSU • TAZMİNAT HESAPLAMA
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Pakize'nin içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı N Sigorta ZMSS poliçesi ile sigortalı araç nedeniyle meydana gelen kazada murisin vefat ettiğini belirterek, anne baba, eş ve çocuk için 5.000'er TL destekten yoksun kalma tazminatının müracaat tarihinden iti
Vekalet sözleşmesinin kapsamı-İlamın icrasının ayrı bir iş sayılacağı-ilamın icraya konulmaması talebinin azil sayılamayacağı
Taraflar arasındaki “avukatlık ücret alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 19.03.2010 gün ve 2010/1 E., 2010/115 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 23.
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?