Taraflar arasındaki "menfi tespit ve istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 12.10.2006 gün ve 2002/448 E. 2006/463 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi'nin 07.10.2009 gün ve 2009/5722- 8967 K. sayılı ilamı ile; ("...Davacı vekili, davalının bonolara dayalı olarak müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, oysa senetteki imzaların müvekkili kooperatif yöneticilerine ait olmadığını, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin, davacı kooperatifin inşaatının taşeronu olan davadışı M..... G.....nin alt taşeronu olup, müvekkilinin imzalanan sözleşme uyarınca, inşaatın hafriyat işini yüklendiği ve edimini yerine getirdiğini, yaptığı işin karşılığı olarak da adı geçen dava dışı M..... G.....'den bonolar alıp, bono bedellerinin ödenmediği için de dava konusu takiplere geçildiğini ve takiplerin kesinleştiğini öne sürerek davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı kooperatif ile dava dışı M..... G..... arasında bonoların düzenlemesini gerektirecek bir ilişki olduğu ve yine adı geçen davadışı şahıs ile de davalı arasında benzer bir ilişki kurulduğu, bonodaki ciroların kooperatif kaşesi altında atıldığı, davalının söz konusu bonoları, davacının zararına kabul ettiği savunmasında da isabet bulunmadığı, bonolarla davacı adına imzaları bulunan davadışı şahısların bonoların tanzim tarihinde davacı kooperatifin yöneticileri olduğu, dava ve takip konusu bonolardaki ciroların kooperatif kaşesi altında gerçekleştirildiği, TTK'nun 599.maddesi uyarınca davalının bonoları davacı borçlunun zararına temellük ettiğinin de kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı kooperatif dava konusu senetlerde lehtar konumunda olup, davacı vekili lehtar davacı kooperatif kaşesi altında bulunan imzalardan birinin kooperatif yetkilisine ait olmadığını iddia etmiş, başka bir anlatımla sahtecilik iddiasında bulunmuştur. Mahkemece alınan 25.04.2005 tarihli bilirkişi raporunda bonolar arkasında kooperatif kaşesi altına atılan ciro imzasının yönetici O.... A.....'un eli ürünü olmadığı hususu tespit edilmiştir. Davacı kooperatifin 24.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararıyla, çift imza ile temsil edileceği, başkanın yanında diğer bir üyenin imzasının bulunması gerektiği kararlaştırılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece davacı kooperatif adına atılan ciro imzalarından birisinin sahte olduğu saptandığına göre geçerli diğer ciro imzasının davacıyı bağlamayacağı ve mutlak def'ilerden olan sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile davanın reddinde isabet görülmemiştir...") gerekçesiyle bozulup, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazları incelenmeksizin dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, icra takibine konu senetlerin sahte imza ile ciro edildiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup; lehdar tarafından yetkili hamile karşı açılmıştır. Yerel Mahkemece; dava ve takip konusu bonolardaki ciroların kooperatif kaşesi altında gerçekleştirildiği, davalının bonoları davacı borçlunun zararına temellük ettiğinin de kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Özel Daire'ce; yukarıda yazılı gerekçelerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkemece, görünüş bakımından ciro silsilesinin düzgün olup, arada kooperatif yetkililerinden birine ait olmayan sahte imza bulunsa dahi bu durum açıkça anlaşılamadığından senedi iyi niyetle ve görünüş itibariyle düzgün ciro zincirine dayanarak devralan davalının bonodan doğan hakkının varlığının kabulü gerektiği kanaatine varılarak önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; Senet lehdarının ciro ettiği ilk ciR...anın cirosu sonucu yetkili hamil durumuna gelen davalıya karşı, ilk ciro eden senet lehdarını temsile yetkili çift imzadan birinin imzasının sahte olduğu def'inin ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak ilgili kurum ve kavramlar üzerinde durulmasında yarar vardır: Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) 'nun 589. maddesi hükmü gereğince; "Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmıyan kimselerin imzasını, sahte imzaları, mevhum şahısların imzalarını yahut imzalıyan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebep dolayısiyle ilzam etmiyen imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmez". Anılan hükme göre ticari senetteki geçersiz imza sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur. Senetteki her imza diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlar. İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince poliçeye atılı her geçerli imzanın (keşidecinin,ciR...anın,avalistin,kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını,geçersiz imzaların sahiplerinin sorumlu tutulmamasına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. İmzaların geçersizliği ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak tanımaz. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz ise de ciro zincirini de koparmaz. (P……./T…….. Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Gözden geçirilmiş 20.bası, V.... Kitapçılık, İstanbul 2010.s:143, Bilgen Mahmut,Uygulamada Kambiyo Senetleri,Adalet Yayınevi,2010 1.Bası, s:528). Poliçeler bakımından getirilmiş olan bu ilke TTK'nun 690/2 ve 713/ 1-3 maddelerinin yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanır. Sahtecilik def'i senedin hükümsüzlüğüne yönelik def'i olup mutlak defilerdendir. Bu nedenle sahtelik ve tahrifat def'i herkese karşı ileri sürülebilir.( E……. E……,K……. İ……., Uygulamada Ticari Senetler, T…….. Kitabevi,1998, 3.Bası.s:766, Ö……. F……. Kıymetli Evrak Hukuku,12.Bası,2006, s:76). Sahtecilik iddiasını ileri süren davacı bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 314/1.maddesinde "Resmi ve gayrı resmi her nevi senedatın sahteliğini iddia eden kimse asıl davayı rüyet eden mahkemede bu iddiasını gerek davayı asliye ve gerek davayı hadise suretiyle ikame edebilir." hükmü getirilmiş olup; sahtelik iddiası asıl davaya bakan mahkemede ileri sürülebilir. Uzman bilirkişi aracılığıyla yapılacak HUMK'nun 317.maddesinin yollamasıyla aynı Kanunun 308.maddesi gereğince yöntemine uygun inceleme sonucu senedin sahteliğine karar verilebilir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Ankara 31.İcra Müdürlüğü'nün 2001/18371 sayılı dosyasında takibe konu 24 adet ve 2001/16054 sayılı dosyasında takibe konu 7 adet olmak üzere 31 adet senedin lehdarı davacı kooperatiftir. Lehdar kooperatif tarafından, senetler arka yüzünde kooperatif kaşesi üzerine atılan çift imza ile dava dışı M..... D......'ye ciro edilmiş; M..... D...... de davalı Şükrü Yılmaz'a ciro etmiştir. Ş.... Y...... senetlerden kaynaklanan alacağını tahsile yönelik olarak önceki ciR...alar M..... D...... ve davacı kooperatif aleyhine takip başlatmıştır. Takibe konu senetleri kooperatif adına ciro eden E.... C..'in 07.03.1997 tarihinde ve O.... A.....'un 24.11.2000 tarihinde ortaklık haklarını devir ettikleri dosya kapsamından anlaşılmakta ise de 24.06.2001 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçildikleri, kooperatif başkanı O.... A.....'un yanında kooperatif muhasip üyesi E.... C.., ikinci başkan Y..... B......'dan herhangi birinin imzası ile çift imza ile yetki kılındıkları belirgindir. Davacı kooperatifçe, takip konusu senetlerdeki kooperatif kaşesi altına kooperatifi temsilen O.... A..... ve E.... C.. tarafından atıldığı ileri sürülen imzalardan O.... A..... adına atılan imzanın sahte olduğu ileri sürülmüş; mahkemece alınan 25.04.2005 tarihli uzman bilirkişi raporu ile de takibe konu 31 adet senet üzerindeki imzaların O.... A.....'un eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Böylece, davacı kooperatifin sahtecilik iddiası mahkeme tarafından alınan raporla da belirlendiğine göre, yetkili kılınan iki kişiden birisinin imzasının sahteliğinin ciro silsilesini bozup bozmayacağı ve özellikle de iki imzalı ciroda bir imzanın sahte diğerinin geçerli olması halinde bu cironun kooperatifi bağlayıp, bağlamayacağı üzerinde durulmalıdır. Yukarıda da açıklandığı üzere; düzenli ciro silsilesinde imzalardan birinin sahteliği kural olarak ciro zincirini bozmaz ve diğer ciR...aları hamile karşı sorumluluktan kurtarmaz; ne var ki sahteliği nedeniyle geçersiz bir imza da sahibini bağlamaz. Davacı kooperatifin temsili ve borç altına girebilmesi için, 24.06.2001 tarihli yönetim kurulu kararında kararlaştırıldığı üzere başkanın yanında yetki verilen diğer bir üyenin imzası olmak üzere çift imzanın varlığı gerekir. Davacı kooperatif adına atılan çift imzadan birisinin sahte olduğu anlaşıldığına, sahtecilik def'i senedin hükümsüzlüğüne yönelik mutlak def'ilerden olmakla herkese karşı ileri sürülebileceğine göre, bu imzanın kooperatifi bağlamayacağı da belirgindir. Ne var ki, sahte imzanın kooperatifi bağlamaması sadece kooperatifin sorumluluğuna ilişkin olup; ciro zincirini bozmayacağından diğer ciR...aların sorumluluğuna etkili değildir. Böyle bir durumda ciro zincirinin bozulmamış olması ve sahteciliğin anlaşılamaması gerekçe gösterilerek, davacı kooperatifin de yetkili son hamile karşı sorumlu olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davacı kooperatif adına atılan cirodaki imzalardan birisinin sahte olduğu saptandığına göre geçerli diğer ciro imzasının davacıyı bağlamayacağı ve mutlak def'ilerden olan sahtecilik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği gözetilmeden somut olaya uygun düşmeyen, davacı kooperatifi, sahte ciro imzasından sorumlu tutacak şekildeki yazılı gerekçelerle davanın reddi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır. S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.