MAHKEMESİ : Erbaa Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/06/2010NUMARASI : 2010/214-2010/306Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Erbaa Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen, 13.03.2009 gün ve 2008/612 E., 2009/232 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 22.02.2010 gün ve 2009/17497 K., 2010/2547 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece, Kamulaştırma Kanununun 7. ve 8. maddelerinde düzenlenen adres araştırması ve pazarlığa çağrı ile ilgili işlemlerin davacı idare tarafından yapılmadan açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.Mahkemece, dava konusu taşınmaz hakkında daha önce kamulaştırma Kanununun 27. maddesine göre inceleme yapılarak taşınmazın değeri belirlenmiş ve acele el koyma kararı verilerek belirlenen bedel bankada bloke edilmiş olup, bu durumda artık Kamulaştırma Kanununun 8. maddesindeki pazarlığa çağrı ve pazarlık görüşmesi ile ilgili prosedürün uygulanmasına gerek kalmadığından idare tarafından açılan tespit ve tescil davasının esastan incelenerek kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı düşüncelerle davanın ön şartı gerçekleşmediği gerekçesi ile reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Davacı BOTAŞ vekili; doğal gaz boru hattının geçtiği, 34 parsel numaralı taşınmazdan 221.73 m2 daimi irtifak hakkının müvekkiline ait olmak üzere Kamulaştırma Kanunu’nun 27.maddesine göre acele kamulaştırıldığını, Erbaa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/451 E., 2007/434 K. sayılı tespit kararı ile belirlenen 303.29 YTL toplam bedelin bankaya bloke edildiğini, bu bedel üzerinden bahse konu taşınmazın rızaen alınması için davalıya taahhütlü mektup gönderildiğini, davalının bu bedel üzerinde anlaşmaya yanaşmadığını ve tapuda ferağ vermediğini, ifadeyle, .. parsel no.lu taşınmazdan kamulaştırmasına karar verilen ... m2’ nin kamulaştırma bedelinin tespitine, ekli krokide gösterilen 221.73 m2 daimi irtifak hakkının BOTAŞ lehine tescil edilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı; duruşma gününü bildiren davetiyenin bizzat tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya katılmamış ve cevap vermemiştir.Mahkemenin; esasa girmeden, “2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 7 ve 8. maddelerinde düzenlenen dava ön koşullarının davacı tarafça yerine getirilmediği” gerekçesiyle “davanın reddine” dair verdiği karar; Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi gereğince, acele el koymaya esas bedel tespiti işlemi yapılmış olması halinde, sonradan yapılacak kamulaştırma işlemlerinde ve Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayalı olarak açılacak kamulaştırma davalarında, aynı kanunun 7. ve 8. maddelerinde öngörülen ön koşulların, kamulaştırmayı yapan yönetim tarafından yerine getirilmesinin zorunlu olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden önce, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun satın alma usulü ve bedel tespiti esaslarını düzenleyen 8. ve 10. maddelerinde 4650 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik ve bu bağlamda kamulaştırma bedelinin tespiti ile idare adına tesciline ilişkin davanın hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır. 04/11/1983 gün ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun uygulanması sırasında ortaya çıkan sorunların sağlıklı bir biçimde çözümü ve Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen ve asıl kural olan, kamu yararının gerektirdiği hallerde, karşılıklarının nakden ve peşin olarak ödenmesi koşuluyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların objektif esaslara göre hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırılması esasının tam olarak uygulanmasının sağlanması amaçlanarak, 24/4/2001 gün ve 4650 sayılı Kanun ile değişik hükümler getirilmiştir.Kanun’un genel gerekçesinde; “...Devlet ve kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu hallerde ve başka şekillerde taşınmaz mal sağlayamamaları durumunda hızlı, doğru ve sağlıklı bir şekilde kamulaştırma yapmalarının sağlanması, kamulaştırma sebebiyle adli ve idari yargıda açılacak davaların önlenmesi veya en aza indirgenmesi, buna rağmen açılacak davaların hızla sonuçlandırılması, doğru bedel tespiti yapılarak kamulaştırma sebebiyle Devlet veya diğer kamu tüzelkişileri ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinin haksızlığa uğramasının önlenmesi, kamulaştırma işlemlerinin hızla sonuçlandırılarak, Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin işlerinin ve yatırımlarının çabuklaştırılmasının sağlanması, uygulamada ortaya çıkan sorunların süratle çözümlenmesi amacıyla; 1)Anayasamızın 46. maddesi hükmüne uygun olarak, Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin ancak zorunlu ve gerçekten kamu yararının gerektirdiği hallerde ortaya çıkan ihtiyaçlarını başka şekillerde (pazarlıkla satınalma, Maliye Bakanlığından veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarından tahsis suretiyle taşınmaz mal edinme gibi) karşılayamamaları halinde kamulaştırma yapmalarının temini amacıyla, kamulaştırma yetkisi tanınan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin kamulaştırma ihtiyacı ortaya çıktığında, Kamulaştırma Kanunu’nun 5. maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6. maddesi uyarınca onaylanmasından veya 6. maddenin son fıkrası uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda, yetkili icra organınca verilecek karardan sonra, idarelerin kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak öncelikle Kanunun 8. maddesinde öngörülen satın alma usulü uygulamalarının sağlanabilmesi;2)Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sistemi değiştirilerek, kıymet takdir komisyonları eliyle yaptırılan kıymet takdiri usulü ve esaslarının ve buna bağlı diğer işlemlerinin ve keza, bedel artırım davaları açılabileceği yönündeki hükümlerin kaldırılarak, yeniden düzenlenen 10. maddeyle kamulaştırma işleminin tek davayla ve hızlı bir şekilde çözümlenmesi amacıyla, kamulaştırmayı yapacak olan Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan mahkemeye başvurarak, kamulaştırılacak taşınmaz malın gerçek kamulaştırma bedelinin tespiti ile, bu bedel karşılığında ve bu bedelin ödenmesi kaydıyla kamulaştırma yapılmasına ve taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verilmesinin sağlanması, bu davaların seri olarak ve hızla sonuçlandırılması...”hususları ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi; 4650 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunundaki mevcut kamulaştırma sisteminin değiştirilmesinin amacı; uygulanabilir, gecikmeleri ortadan kaldıran ve süratli şekilde sonuca ulaşan bir sistem kurmaktır. O halde, Kamulaştırma Kanununda, 4650 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu getirilen yeni sistemde; Anılan Kanunun 5. maddesinde sayılan mercilerce verilecek kamu yararı kararlarının 6. madde uyarınca onaylanması, 7. madde uyarınca kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerinin tespitinden sonra, 8. maddede belirtilen esaslar çerçevesinde idarenin, kıymet takdir komisyonu ve uzlaşma komisyonu kurarak, tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, taşınmazı pazarlıkla ve anlaşarak satın alma iradesini malike bildirmesi; tarafların anlaşamaması veya ferağ verilmemesi halinde 10. madde gereğince kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve idare adına tescili öngörülmüştür. Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde de, idarece, 10. maddeye göre kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat etmesi gerekir.Yine kanun değişikliğiyle getirilen düzenleme sonucu; 10. maddede mahkemeye, kamulaştırmayı sonuçlandırarak bedelin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesi ödev ve sorumluluğu yüklenmiştir. Burada önemle üzerinde durulması gereken husus; idare tarafından 2942 sayılı Kanun’un 7. ve 8. maddesinde öngörülen prosedüre uyulmadan açılan bedel tespiti ve tescil davasında, mahkemenin nasıl bir karar vermesi gerektiğidir.Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; kural olarak mahkemece ilk oturumda 2942 sayılı Kanun’un 7. ve 8.maddesinde aranan koşulların yerine gelmediğinin saptanması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekecektir.Kural bu olmakla birlikte eldeki davanın hukuki niteliğine göre bu kuralın söz konusu olup olamayacağının ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Anılan Kanunun “Acele Kamulaştırma”yı düzenleyen, 27. maddesinde, acele hallerde uygulanmak üzere farklı bir prosedür getirilmiş; ancak bu maddede, “…kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.” denilmek suretiyle, 7. ve 8. maddelerdeki prosedür aranmaksızın kamulaştırma işleminin başlatılacağı ancak bu eksikliklerin her halde sonradan tamamlanması gerektiği ve bundan sonra 10. madde gereğince dava açılabileceği vurgulanmıştır. Maddenin düzenleniş şeklinden 27. madde gereğince işlem yapılması halinde, 7. ve 8. maddelerin bertaraf edildiği, dolayısıyla bu maddelerde aranan prosedürün aranmayacağı anlamı çıkmamaktadır. Öteki deyişle, 27. maddeye göre taşınmazın bedelinin belirlenerek bankaya bloke edilmiş olması, 8. maddenin uygulanmasını bertaraf etmemektedir. Bu açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; Davacı idare tarafından tespit edilen tapu maliki davalı adına uzlaşma davetiyesinin çıkarıldığı -her ne kadar çıkarılan tebligat davalı ile aynı çatı altında birlikte yaşayıp yaşmadığı tebligat parçasına şerh edilmeyen ‘Meliha Kara’ adlı kişiye tebliğ edilmiş ise de, duruşma davetiyesinin ve hükmün aynı adreste davalının bizzat kendisine tebliğ edildiği, anlaşılmaktadır uzlaşma davetiyesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, verilen süre içerisinde davalı ile uzlaşma sağlanamadığından idarece mahkemeye dava açıldığı, ancak davalının duruşmaya gelmediği, dosya kapsamından açıkça saptanmaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 4650 sayılı Kanun’la, 2942 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle; kamulaştırmanın uluslararası normlara ve Anayasa’ya en uygun ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması ve değişiklikten önceki Kanunda kamulaştırma işlemlerindeki kural hataları nedeniyle meydana gelen gecikmelerin önüne geçilmesi amaçlanmış olmasına göre, bu aşamada mahkeme önünde görülmekte olan davanın reddedilip, yeniden kamulaştırma işlemlerinin baştan yapılmasının istenmesi, Kanunun gerek özüne gerekse sözüne aykırı olacaktır. Kaldı ki, tapu malikinin görülmekte olan davaya katılıp, bedel tespiti yönündeki haklarını savunması da her zaman mümkündür. Bu bağlamda, 27.madde kapsamında belirlenen ve delil tespiti niteliğinde olan bedel tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değildir.Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 gün ve E: 2006/5-498 K:2006/503; 29.11.2006 gün ve E: 2006/5-748 K:2006/756 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. Bu durumda davacı idare tarafından, Kamulaştırma Kanunu’nun 7. ve 8. maddelerinde sayılan ön şartların usulüne uygun olarak yerine getirildiğinin kabulü gerekmektedir.Burada önemle belirtmek gerekir ki, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca kamulaştırmayı sonuçlandırma ödevi yüklenen mahkemenin, bu aşamada yargılamaya devamla esas hakkında hüküm kurması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre; Mahkemece yargılamaya devam edilip, işin esasına girilerek, bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, dava ön şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesi ve bu kararda da direnilmesi hatalı olmuştur. Hal böyle olunca, usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararının bozulması gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerle BOZULMASINA istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 06.07.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
EMSAL ÜCRET ARAŞTIRMASI • SENDİKALAR MESLEK KURULUŞLARI
4857 sayılı İş Kanunu'ndan 32.maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir.Kanun'un kabul ettiği sınırlar içinde tarafl
İşveren şirketler arasında organik bağın bulunması- Tüzel kişilik perdesinin aralanması
Y A R G I T A Y K A R A R IA) Davacı İsteminin Özeti:Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, asgari geçim indirimi ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.B) Davalı Cevabının Özeti:Davalı, davanın reddini istemiştir
Banka hesabının haczi. Banka hesabına konulan haciz ne zaman düşer ? 6 ay içinde paranın icra dosyasına celbi talebinde bulunma zorunluluğu
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahu Başgöz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler ok
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?