Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 463 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 396 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki "Vakıf şerhi terkini" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.3.2010 tarih, 2009/281 E- 2010/73 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı İdare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 12.07.2010 gün ve 2010/7045-8085 sayılı ilamı ile; ("...Davacılar, 159 parsel sayılı 325 m2 arsa cinsli taşınmazda 22.01.1996 tarihinde satış suretiyle paydaş malik olduklarını, 16.09.2008 tarihinde tapuya konulan "Y...... B....... Vakfı"ndan şerhinin tapudan iptalini istemiştir. Davalı vekili, vakıf şerhinin İdare Mahkemesinin 2005/881-480 sayılı kesinleşmiş kararına dayandığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Vakıflar İdaresinin cevabi yazısına ekli 15.02.2010 tarihli idari rapora göre; nizalı vakfın taviz bedeline tabi olmadığı, tedavüllü eski kayıtlar üzerinde de herhangi bir vakıf şerhi görülmediği nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı Vakıflar İdaresi vekili temyiz etmiştir. 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın çözümü için, kayda işlenen vakfın mukataalı veya icareteynli vakıflardan olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir. Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi, vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi zorunludur. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden itibaren getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı, dava konusu taşınmazın kadastro tutanakları ve revizyon kayıtları de getirtilerek ve HUMK'nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Somut olayda; mahkemece bu yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde tesis edilen hükmün bozulması gerekmiştir...") gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN :Davalı İdare vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, taşınmazın tapu kaydında yer alan vakıf şerhinin terkini istemine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın tapu kaydında yer alan "Y...... B....... Vakfından" şerhinin davalı İdarece yersiz ve haksız konulduğu, taşınmazın tedavül kayıtlarında şerhin bulunmadığı ve şerhin dayanağı olduğu belirtilen Eskişehir İdare Mahkemesinin 19.04.2005 tarih ve 881-480 sayılı ilamına ekli listede çekişmeli taşınmazın yer almadığı, zuhulen şerhin konulduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile şerhin terkinine karar verilmiştir. Davalı idarenin temyizi üzerine Özel Daire, kararı; yukarıya metni aynen alınan gerekçeyle, kararın eksik incelemeye dayandığına işaretle, bozmuştur. Yerel Mahkeme, bozmada işaret olunan hususları araştırdığını da belirterek önceki gerekçelerini tekrarla ilk kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir. Uyuşmazlık, taşınmazın evveliyat kaydında olmadığı halde sonradan konulduğu iddiasıyla terkini istenen şerhin, konuluş biçimine göre mahkemece yapılan araştırmanın hükme yeterli ve varılan sonucunda yerinde , olup olmadığı noktasındadır. Hemen belirtmelidir ki, eldeki uyuşmazlığın çözümünde, terkini istenen vakıf şerhinin tapuya konuluş biçiminin tespiti önem taşımaktadır. Zira, bu hususun tespiti ile, mahkemece davanın çözümünde izlenecek yol ve yöntemin nasıl olması gerektiği de belirlenmiş olacaktır. Vakıf şerhi , hukuki nitelikçe gayrımenkul mükellefiyeti (taşınmaz yükü) olup; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun 840/son maddesi gereğince; aksine bir hüküm yoksa, taşınmaz yükünün kazanılmasında ve tescilinde taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümler uygulanır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)'nun "Eşya Hukuku"na ilişkin Dördüncü Kitabının, Üçüncü Kısmının, İkinci Bölümünde "Tapu Sicili"ne ilişkin hükümler yer almaktadır. Bu bölümde "Terkin ve Değiştirme" ana başlığı altında, "Düzeltme" başlıklı 1027.maddesinde ise; "İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir. Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca resen düzeltir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükme göre; tapu sicilindeki bir yanlışlığın tapu memuru tarafından düzeltilebilmesi için ilgililerin rızası, bu olmadığı takdirde de bir mahkeme kararının varlığı şarttır. Tapu memuru ancak basit yazı yanlışlarını tüzük kurallarını da gözeterek kendiliğinden düzeltebilir. Kural olarak, bir vakıf şerhi evveliyat kayıtlarında olduğu halde sonraki kayıtlarda yer almamışsa bu şerhin kayda işlenmesi yasal yollarla sağlanabilir. Eğer bir tapu kaydında evvelinden beri vakıf şerhi bulunmuyorsa ve buna rağmen sonradan vakıf şerhi işlenmişse ilgilisi bu şerhin terkinini isteyebilir. Eldeki davada da, davacılar daha önce tapu kayıtlarında yer almayan vakıf şerhinin idarece tek taraflı konulduğundan bahisle şerhin terkinini istemişlerdir. Dosya kapsamından; davaya konu taşınmaza ait tapu kaydında, taşınmazın evveliyatından beri herhangi bir vakıf şerhinin yer almadığı, sonradan konulan"Y...... B....... Vakıf Şerhi"nin ise davalı Vakıflar İdaresinin tapuda yapılan tek taraflı işlemiyle gerçekleştiği, 16.09.2008 tarihinde tapuya yazdırılan bu şerhin ilgilisinin rızasına göre yapılmış bir işleme de dayanmadığı, davalı idare tarafından şerhin tapuya yazılmasına dayanak gösterilen Eskişehir İdare Mahkemesi'nin 19.04.2005 gün ve 2005/881 E.2005/480 K. sayılı kararında da bu taşınmazın yer almadığı, açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; evveliyat kaydında olmayan bir kaydın konulması basit bir yazım hatasının düzeltilmesi olmadığı gibi, tapu memurunca bu işlem ilgililerin rızası alınarak da tesis edilmiş değildir. Vakıflar İdaresinin tek taraflı işlemi ile yine bu taşınmazı kapsamayan İdare Mahkemesi kararı dayanak alınarak şerhin konulduğu da belirgin olduğuna göre, bu kaydın sıhhatli olduğundan söz edilemez. Kaldı ki, idare mahkemesi kararında bu taşınmaz yer alsa dahi, aleyhine sonuç doğuran bu karara taraf olmayan taşınmaz maliklerinin rızası alınmadan işlem tesis edilemez. Tek taraflı idare işlemi ile usulsüz konulan bu şerhin terkini gerekir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli olup; davanın kabulü yönünde varılan sonuç da yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygundur. Bu nedenle; sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle onanması gerekir. S O N U Ç : Davalı Vakıflar İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, 06.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.