Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 459 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 220 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Yargıtay 4.Hukuk Dairesi (İlk Derece)Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nden verilen 08.06.2010 gün ve 2009/19 E. 2010/13 K. sayılı kararın; tazminata hükmedilme koşullarının bulunduğuna ilişkin bölümünün onanmasını, tazminat miktarına ilişkin bölümünün bozulmasını kapsayan ve temyiz mahkemesi sıfatıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 24.11.2010 gün, 2010/4-556 E. 2010/602 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davalılar vekilleri tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.KARAR DÜZELTME İSTEYEN: Davalılar vekilleri HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, HUMK nun 573 ve izleyen maddeleri uyarınca hakimler aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.Davacı tarafça, davalı Hakimlerin, tutukluluğa itirazının reddine karar vererek yasanın açık hükmüne aykırı davrandıkları iddiasıyla 16.11.2009 tarihinde tazminat istemiyle açılan davada, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce ilk derece mahkemesi sıfatıyla, ‘davanın kısmen kabulü ile her bir davalıdan 1.500’er TL manevi tazminatın tahsiline’ karar verilmiştir.Davalılar vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulu, ’Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın tazminata hükmedilme koşullarının bulunduğuna ilişkin bölümünün onanmasına, tazminat miktarına ilişkin bölümünün bozulmasına’ karar vermiş; Hukuk Genel Kurulu’nun temyiz mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.11.2010 tarihli karara karşı, yine davalılar vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Anılan karar tarihinden sonra, hakim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri kararlar nedeniyle açılacak tazminat ve rücu davalarında yeni düzenlemeler içeren, 09 Şubat 2011 tarih ve 6110 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 14 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla, Hukuk Genel Kurulu Kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı, görev ve husumet yönünden beliren ön sorunların çözümünde, 6110 sayılı Kanunda yer alan düzenlemeler de göz önüne alınarak aşağıda maddeler halinde açıklanan sonuca varılmıştır.1- Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında öncelikle, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce hükmedilen tazminat miktarı, temyiz ve karar düzeltme talep eden davalıların sıfatı ve karar düzeltme istemine konu Hukuk Genel Kurulu kararının verildiği 27.11.2010 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde, karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı ön sorun olarak ele alınmıştır. Dava dilekçesinde her bir davalı yönünden 10.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılan davada, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce ‘her bir davalıdan 1.500,00 TL manevi tazminatın tahsiline’ dair verilen kararın salt davalılarca temyizi sonucu Hukuk Genel Kurulu’nca tazminata hükmedilme koşullarının bulunduğuna ilişkin bölümünün onanmasına, tazminat miktarına ilişkin bölümünün bozulmasına karar verilmiş ve bu karara karşı da yine sadece davalılar karar düzeltme talebinde bulunmuşlardır. Buna göre uyuşmazlık konusu olan miktar 1.500,00 TL olup; Hukuk Genel Kurulu’nun temyiz mahkemesi sıfatıyla verdiği karar tarihi 27.11.2010’dur. 21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu'nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL.; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu'nca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1 maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL. olarak değiştirmiş, sonraki yıllarda 5219 ve 5236 sayılı Kanunlarda öngörülen katsayılar çerçevesinde miktarlar giderek artmıştır.Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararın temyizi sonucu Hukuk Genel Kurulu’nca verilen 24.11.2010 karar tarihinde karar düzeltme (kesinlik) sınırı 8.690,00 TL.’dir. Somut olayda; davalıların her biri aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan 1.500,00 TL, yukarıda değinilen karar düzeltme (kesinlik) sınırının altında bulunmaktadır. Ne var ki, ana ilke az yukarıda açıklandığı şekilde olmakla birlikte; 24.11.2010 karar tarihinden sonra 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6110 sayılı Kanunun 12. maddesiyle, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununa 93 üncü maddeden sonra gelmek üzere, 93/A maddesi eklenmiş olup; bu maddenin 4. fıkrasında; “Kanun yoluna başvurulması için miktar veya değere ilişkin olarak öngörülen sınırlamalar, hâkim ve savcıların işlem, faaliyet veya kararlarına dayanılarak açılan her türlü tazminat ve rücu davalarında uygulanmaz.” Hükmü getirilmiştir.Aynı Kanunun Geçici Madde 2/2 de ise, “…Hâkimler ve Savcılar Kanununa bu Kanunla eklenen 93/A maddesi… hükümleri bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihte;a) Görülmekte olan davalar, b) Kesinleşmemiş hükümler, c) Miktar veya değeri itibarıyla temyiz veya karar düzeltme yoluna gidilemediği için kesinleşen hükümler, bakımından da uygulanır ve davaya Devlet aleyhine devam olunur…” düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, davanın niteliği esas alınarak 6110 sayılı Kanunla getirilen yeni yasal düzenlemeyle, hakimin sorumluluğuna dayanan tazminat ve rücu davalarında miktar veya değere bakılmaksızın temyiz ve karar düzeltme yoluna başvurulması olanaklı kılınmış; anılan düzenlemenin kesinleşmemiş hükümler yönünden de uygulanacağı yönünde açık hüküm getirilmiştir. Görüşmeler sırasında 6110 sayılı Kanunla getirilen bu hükümlerin, Anayasa’nın 9., 10. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek, konunun Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi yönünde görüş bildirilmiş ise de; yargılama hukukunun temelini belirleyen olguların geçmişe etkili bulunduğu ve kazanılmış haklar söz konusu olmadığından, çoğunlukça bu görüş kabul görmemiştir. Yukarıda açıklanan yeni yasal düzenlemeler karşısında; somut olayda, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleri gereğince, davalılar aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan miktar nazara alınmaksızın, davanın niteliği itibariyle karar düzeltme yoluna gidilmesi olanaklıdır.Hal böyle olunca; 24.11.2010 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olduğuna, davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesine geçilmesine, oybirliğiyle karar verildi.