MAHKEMESİ : Denizli 2.İş MahkemesiTARİHİ : 14.12.2010NUMARASI : 2009/506 E -2010/654 K.Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 2.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.02.2009 gün ve 2008/318 E. 2009/25 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 23.07.2009 gün ve 2009/26507-22536 sayılı ilamı ile;("...Dava, 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 61. maddesi uyarınca sendika aidat alacağının faiziyle birlikte tahsili talebine ilişkindir.Davacı Genel-İş Sendikası, Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığı aleyhine açtığı davada; 22.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5747 Sayılı Yasa gereğince Ulukent Belediyesinin tüzel kişiliğinin kaldırılarak köye dönüştürüldüğünü, bu nedenle davanın aynı yasanın geçici 2/4.maddesi gereğince davalıya yöneltildiğini Ulukent Belediye Başkanlığı ile aralarında 15.08.2003 - 14.08.2006 yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerinin bulunduğunu, bu sözleşmeler gereğince işçilerin ücretlerinden kestiği aidatları sendikaya ödemesi gerekir iken ödemediğini belirterek sendika aidat alacağının kesildikleri aydan bir ay sonra başlayacak en yüksek banka işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı, 5747 sayılı yasanın geçici 2/4. maddesinin son cümlesinin Belediyenin tüzel kişiliğinin sona ermesinden sonra hüküm ifade edeceğini, Belediyenin tüzel kişiliği dava tarihinde ve halen devam ettiğini, dolayısıyla kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın husumet yönünden reddini istemiştir.Mahkemece 5747 sayılı yasanın geçici 2/1. maddesine göre yasa gereğince mahalle veya köye dönüşen belediyelerin tüzel kişiliği, organları ve bunların hak, yetki ve görevlerinin ilk genel mahalli idareler seçimine kadar devam edeceği belirtildiğinden Ulukent Belediye Başkanlığının tüzel kişiliğinin dava ve karar tarihinden devam ettiği, dolayısıyla davalı Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığının davada taraf sıfatının bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davacı sendika, 5747 sayılı yasanın geçici 2/4 yasanın yürürlüğe giriş tarihi olan 22.3.2008 tarihinden itibaren husumete ehil olanın Belediye değil, Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığının olduğu ve davalarda husumetin ilk mahalli idareler seçiminden sonra İl Özel İdaresine yöneltileceği yorumunun hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.Genel olarak kamu tüzel kişiliği kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayalı olarak kurulur aynı şekilde de sona erer. Sona ermesi halinde de bu tüzel kişiliği sona eren kamu tüzel kişisi ile ilgili davalara onun halefi olan kamu tüzel kişisi tarafından devam edilir. 22.3.2008 tarih ve 2684 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5747 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uyarınca bir kamu tüzel kişisi olan belediyenin tüzel kişiliğinin ilerde gerçekleşecek bir olaya bağlı olarak sona ereceği belirlendikten sonra bu olayın gerçekleşmesine kadar tüzel kişiliğin devam edeceği ancak kamu tüzel kişi hakkında devam eden davalarda ilerde tüzel kişisinin halefi olan kamu tüzel kişisinin husumete ehil olduğuna ilişkin düzenleme söz konusudur.Gerçekten 5747 sayılı yasanın geçici 1/1, geçici 2/4-fıkraları ve yürürlük maddesi Yasanın bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere belediye tüzel kişiliği kaldırılarak köye dönüştürülen ve Denizli İl Özel İdare Müdürlüğüne devredilen Yassıhöyük Belediye Başkanlığı’nın tüzel kişiliği yasanın yürürlük tarihi olan 22.3.2008 tarihinden genel mahalli idareler seçimlerine kadar devam etmekte ise de aynı yasanın geçici 2/4. fıkrasındaki “Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir.” Şeklindeki düzenleme gereğince Yassıhöyük Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği devam etse dahi bu belediyeye karşı açılan veya açılacak davalarda husumetin ilgili il özel idaresi olacağı belirtilmiştir. Böyle açık bir düzenleme karşısında davalıya devredilen belediyenin tüzel kişiliğinin sona ermediği gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru değildir. Kaldı ki, yasada bahsedilen ilk genel mahalli idareler seçimlerinin yargılama aşamasında 29.3.2009 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu durumda Yassıhöyük Belediye Başkanlığı’nın dava aşamasında tüzel kişiliği sona erdiğinden Yasa’da belirlenen seçim şartı da gerçekleşmiştir. Böylece sendika aidat alacağı davasında Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığına husumetin doğru yöneltildiği, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir iken davanın husumet yönünden reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 61. maddesi uyarınca sendika aidat alacağının yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, direnme kararının gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, bir ön sorun olarak değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (HUMK.429 mad.) Eş söyleyişle; mahkemenin bozmadan esinlenerek getirttiği yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Somut olayda ise: Davacı Türkiye Genel Hizmetler İşçileri (Genel-İş) Sendikası tarafından, işveren Ulukent Belediyesi’nce dayanışma ve üyelik aidatlarını ödenmediği iddiasına dayalı olarak, davalı Denizli İl Özel İdaresine husumet yöneltilmek suretiyle açılan davada; 5747 sayılı ‘Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ uyarınca Ulukent Belediyesi tüzel kişiliğinin ilk Genel Mahalli İdareler Seçiminde geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürüldüğü, aynı Kanunun Geçici 2/4. fıkrasına göre husumetin davalı İl Özel İdaresine yöneltildiği iddiasıyla, aidat alacaklarının davalı Denizli İl Özel İdaresinden tahsili talep edilmiştir. Mahkemenin, “Ulukent Belediye Başkanlığının tüzel kişiliğinin dava ve karar tarihi itibariyle devam ettiği, dolayısıyla davalı Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığının davada taraf sıfatının bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine” dair verdiği karar; Özel Daire’ce, “5747 sayılı Yasanın Geçici 1/1, Geçici 2/4-fıkraları ile yürürlük maddesi Yasanın bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde Yassıhöyük Belediye Başkanlığının tüzel kişiliği devam etse dahi bu belediyeye karşı açılan veya açılacak davalarda husumetin ilgili il özel idaresi olacağının belirtildiği, Yasada bahsedilen ilk genel mahalli idareler seçimlerinin yargılama aşamasında yapıldığı, böylece Yassıhöyük Belediye Başkanlığı’nın dava aşamasında tüzel kişiliği sona erdiğinden Yasada belirlenen seçim şartının da gerçekleşmediği, dolayısıyla Denizli İl Özel İdaresi Başkanlığına husumetin doğru yöneltildiği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmadan sonra Yerel Mahkemece, Tavas İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’ndan 08.01.2010 tarihli, Denizli İl Özel İdaresi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nden 08.10.2010 tarihli cevabi yazılar alınmış; davacı vekilince 24.05.2010 tarihli dilekçe ekinde Yüksek Seçim Kurulu’nun 24.12.2008 gün ve 329 sayılı kararı ile Anayasa Mahkemesi ve Danıştay 8. Dairesi kararları ibraz edilmiş; Mahkemece “Ulukent Belediyesinin Yüksek Seçim Kurulu’nun 329 nolu kararı gereği 29.03.2009 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimine belde olarak katıldığı, seçim sonucunda belediye başkan ve belediye meclis üyeleri seçildiği…” gerekçelerine dayalı olarak 14.12.2010 tarihli direnme kararı verilmiştir.Görüldüğü üzere 14.12.2009 günlü Yerel Mahkeme kararı, gerçekte Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429/3. maddesi anlamında bir direnme kararı değil; bozmadan sonra, bozma ilamından esinlenerek yapılan araştırma sonucunda oluşturulmuş, yeni bir hüküm niteliğindedir. O nedenle, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 9. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenle, mahkemece tesis edilen yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9.Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.