Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanubl 7.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.10.2011 gün ve 2011/601 E-2011/680 K.sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 21.Hukuk Dairesi'nin 07.03.2011 gün ve 2010/2130-1971 sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı ve davalı A. Yapı İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, iş kazası nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindirMahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.HMK.nun 294.maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmüm tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki,dava içinden davalar doğar,Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.Öte yandan Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1991 gün 323/391 sayılı ve 10.09.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.09.1991 gün 355-440 sayılı kararları).Ceza Genel Kurulu'nca da C.M.U.K.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268.maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden "önceki hükümde direnilmesine" denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir (Ceza Genel Kurulu'nun 02.02.1976 gün 22-25 sayılı kararı).Somut olayda da kısa kararda, “10.000,00 TL manevi tazminatın kazanın olduğu 21.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar A. Çelik Yapı İnşaat San. Ve Tic. A.Ş'den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, "şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda" 10.000,00 TL Manevi tazminatın kazanın olduğu 21.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar Kağıthane Belediye Başkanlığı ile A. Çelik Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nden müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” denilmiştir. Görüldüğü üzere kısa karar ile gerekçeli kararda çelişki oluşmuştur.O itibarla mahkemece HMK.nun 297.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.S O N U Ç : Davacı ve davalı A. Yapı İnşaat San. Tic Ltd Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.