Taraflar arasındaki “Menfi tespit ve istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 05.03.2010 gün ve 2009/178-2010/53 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 27.04.2011 gün ve 3411-5699 sayılı ilamı ile;(...Davacı vekili, davalı adına kayıtlı aracın davalının babasına ait galeride düzenlenen harici satım sözleşmesiyle müvekkili tarafından satın alındığını, satım bedeline karşılık 11.000.-TL.tutarlı lehdar hanesi boş bırakılmış bir adet bononun teslim edildiğini, müvekkilinin bono bedelini ödememesi üzerine bononun lehdar hanesine davalı adı yazılarak aleyhine takip başlatılması üzerine taraflar ve davalının babası bir araya gelerek düzenlenen gayri resmi bir anlaşma ile aracın 9.000.-TL.tutar üzerinden değer biçilerek davalıya iade edildiğini ve kullanım bedeli olarak kararlaştırılan 2.000.-TL.nin de müvekkilince davalının babasına ödendiği halde davalı yanın anlaşmaya aykırı davranarak takibini sürdürdüğünü belirterek takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve % 40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı duruşmadaki imzalı beyanında, bonoyu araç satımı nedeniyle davacıdan aldığını, bedeli ödenmeyince takip başlattığını sonrasında davacı yanca aracın babası Mürsel 'e 9.000.-TL.ye satıldığını, ancak davacının halâ borunu ödemediğini, babasının istemi üzerine aracın resmi satışını dava dışı bir kişiye gerçekleştirdiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Yargılama sürerken, icra dosyasında davacıdan 1.931.23.-TL. tahsilat yapılması üzerine davacı vekili bu miktar paranın davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında satımın resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu ve yanların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aldıklarını aynı anda iade ile yükümlü bulundukları, her ne kadar davalının imzasını taşımayan babası Mürsel tarafından düzenlenen borcun kalmadığına ilişkin belgeden dolayı davalı yan sorumlu olmayacak ise de, davalının duruşmada babasının isteği doğrultusunda aracın devrini dava dışı üçüncü şahsa gerçekleştirmiş olması, trafik kaydının bunu doğrulaması karşısında, satıma konu aracın iade edildiğinin ve böylece davalı tarafından bedelsiz kalan bonoyu iade yükümlülüğünün doğduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, borçluyu dava açmaya zorlayan takibin haksız olup, araç iadesine rağmen sürdürülmesi nedeniyle davalının kötüniyetli olduğu kanıtlandığından takip tutarının % 40'ı oranındaki 4.400.-TL.tazminatın davalıdan tahsiline, dava sırasında icra dosyasında davalıya ödenen 1.931.23.-TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı yanca temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-İİK.nun 72/5.maddesi uyarınca takibin yapıldığı anda davalı alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı halde mahkemece uyuşmazlığa konu edilen aracın takipten sonra iade edilmesine rağmen davalının takibini sürdürmesi sonucu kötüniyetli olduğunun ispatlandığı gerekçesiyle davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde isabet görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, HUMK.nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.6.2012 gününde yapılan ikinci görüşmede oybirliğiyle karar verildi.