Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 404 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 308 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, unvan terkini ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.03.2008 gün ve 2006/532E, 2008/88 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.02.2010 gün ve 2008/9981, 2010/1035 sayılı ilamı ile;("...Davacı vekili, uzun yıllardan beri büfe işletmeciliği yapan müvekkilinin "MARMARİS BÜFE" ibaresini kullandığını, bu ibarenin marka olarak tescil ettirildiğini, davalının "MARMARİS BÜFE" ibaresini haksız ve izinsiz olarak kullanmak suretiyle tüketiciler arasında yanılmaya yol açtığını, aynı zamanda bu eylemin haksız rekabet ve marka hakkına aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin itibarını zedelediğini ileri sürerek, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitini ve men’ini, davacının "Marmaris Büfe" unvan ve markasının davalının ticaret unvanından terkinini, bu ibarenin yer aldığı her türlü ürüne el konulmasını, 1,000 YTL maddi, 5,000 YTL manevi tazminatın tahsilini ve kararın ilanını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin "MARMARİS" markasını bu markanın sahibi olan dava dışı Marmaris Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. ile yaptığı marka lisans sözleşmesi gereğince kullandığını, davacının markasının "MARMARİS" değil "A. N. S. MARMARİS BÜFE" biçiminde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece,dosya kapsamına göre, uyuşmazlığın salt hukuki niteliği gözetilerek bilirkişi incelemesine gerek görülmediği, davalının ticaret unvanında "Marmaris Büfe" ibaresinin yer almadığı gözetilerek, ticaret unvanında Marmaris Büfe adının terkini talebinin yerinde görülmediği, davacıya ait "MARMARİS BÜFE A. N.S. " ibareli markanın sağladığı korumanın yalnızca 35. sınıfta yer alan “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri sınıfına ilişkin olduğu, davacının büfe işletmeciliği alanında bir tescili bulunmadığı, bu nedenle davalının eyleminin davacı markasına tecavüz oluşturduğundan ve haksız rekabet teşkil ettiğinden söz edilemeyeceği, kaldı ki davalı şirketin dava dışı Marmaris Gıda San. ve Ltd. Şti ile yaptığı lisans sözleşmesi gereğince, "Marmaris" markasını yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, restoran hizmetleri, kafeterya hizmetleri, kafe hizmetleri, kantin hizmetleri, snack bar hizmetleri, ikram hizmetleri sınıflarını da kapsayacak şekilde kullanmaya yetkili olduğu, lisans veren şirketin markasının "MARMARİS" ibareli olduğu ve bu markanın 43. sınıfta yer alan yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri restoran hizmetleri kafeterya hizmetleri, kafe hizmetleri, kantin hizmetleri, snack bar hizmetleri, ikram hizmetleri için tescilli olduğu, dolayısıyla davalı şirketin büfecilik faaliyetinde "Marmaris" markasını kullanmaya yetkili bulunduğu, bu nedenle dahi davalının eyleminin davacının markasına tecavüz yada haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, haksız rekabetin tespit ve önlenmesi, davacıya ait olduğu iddia edilen markanın ve unvanın davalının ticaret unvanından terkini, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkin olup, 35 ncü sınıfta "MARMARİS BÜFE A. N. S. " ibareli markanın davacı adına tescilli olduğu, davalı şirketin ise dava dışı Marmaris Gıda San ve Ltd. Şti ile yaptığı inhisari olmayan lisans sözleşmesi gereğince, 43 ncü sınıfta tescilli "MARMARİS" ibareli markayı kullanmaya yetkili olduğu, tarafların büfecilik işi ile uğraştığı uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık, davalının "MARMARİS BÜFE" ibareli kullanımının davacı markasına tecavüz, bu bağlamda haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmakta olup, mahkemece, davalının kullanımının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı sonucuna varılarak yazılı şekilde karar verilmiştir. Oysa, davacı markasının asıl unsuru "MARMARİS BÜFE" olup, davalının kullanımı eğer davacının bir şubesi yada onunla bağlantısını çağrıştıran bir kullanım olduğunun tereddütsüz saptanıp belirlenmesi halinde mahkemenin kabulünün aksine davalının bu kullanımının somut olay itibariyle iltibasa yol açacağı kuşkusuzdur.Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ve 556 sayılı KHK.'nın 12 nci maddesi de nazara alınarak davalının dava konusu edilen markayı ne şekilde kullandığı kuşkuya yer bırakmaksızın belirlenmek, davalı kullanımının davacının markasının asıl unsurunu çağrıştıran bir kullanım olduğunun tespiti halinde davalının eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturacağı kabul edilmek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.6.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.