Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 400 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 374 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Koya 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.06.2010 gün ve 2008/73 E., 2010/324 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 15.02.2011 gün ve 2010/9080 E., 2011/1125 K. sayılı ilamı ile;(…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava nitelikçe, 5510 sayılı Yasanın geçici 24. maddesi ile getirilen olanaktan yararlanılarak tüm pirim borcu ödendiği halde, davacının 19.01.1987 ile 30.10.1989 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında kalan çalışmaları nedeniyle, 18.01.1987 tarihi itibarıyla Tarım Bağ-Kur sigortalılığının sona erdirilerek 27.06.2008 tarihli tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali ile tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01.08.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece davacının 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın başlaması ile sona ermeyeceği, her iki yasa kapsamındaki çalışmalarında aynı Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde bulunduğuna ilişkin bilirkişi görüşüne değer verilerek davacının 01.01.1986 ile tahsis talep tarihi olan 27.06.2008 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 01.07.2008 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir. Davacının 19.01.1987 ile 30.10.1989 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğu ve bu döneme ilişkin prim borcunun 31.10.1994 tarihinde ödendiği, 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın ise 01.01.1986 tarihinde başladığı, 27.06.2008 tarihine kadar prim ödemesinin bulunmadığı, tüm prim borcunun 5510 sayılı yasanın 24. maddesinin getirdiği olanaktan yararlanılarak 27.06.2008 tarihinde ödendiği, 27.06.2008 tarihli tahsis talebi üzerine, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının başladığı tarihten bir gün önceki tarih olan 18.01.1987 tarihi itibarıyla Tarım Bağ-Kur sigortalılığının sona erdirilerek yeterli hizmetinin bulunmadığından bahisle yaşlılık aylığı isteminin reddolunduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık; davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının başlaması ile Tarım Bağ Kur sigortalılığının sona erip ermeyeceğine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Yasanın 6/b maddesidir. Anılan maddedeki düzenlemeye göre; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erer. Hal böyle olunca 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın başlaması ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığının sona ereceği açıktır. Davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının sona ermesi ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kesintisiz devam edip etmeyeceğine gelince; gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 1479 yada 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 1479 yada 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 1479 yada 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve bu çalışmaların sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73E 2007/71K, 03.10.207 gün ve 2007/10-653E, 207/718K sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda davacının 19.01.1987 ile 30.10.1989 tarihleri arasında 2 yıl 9 ay 11 günlük 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalığı bulunmakta olup bu sigortalılığın uzun süreli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki uzun süreli sigortalılığının son bulduğu 30.10.1989 tarihinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının başlatılması için Kuruma başvurusunun bulunduğuna veya teslim ettiği ürün bedelinden tevkifat yapıldığına ilişkin dosyada bilgi ve belge yoktur. İlk prim ödemesi 23.06.2008 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacının 2008 yılında çıkan yapılandırma yasasından istifade ederek pirim ödemeside davalı Kurumca uzunca süre kullanılma olgusu gerçekleşmediğinden, somut olayda MK.nun 2.maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığından, davacının 30.10.1989–23.06.2008 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılması mümkün olmayıp davacının tahsis talep tarihinde yeterli sigortalılık süresinin bulunmadığı açıktır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı SGK.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3 fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.