Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 40 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 531 - Esas Yıl 2011
Taraflar arasındaki “tespit ve aynen ifa, tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 01.07.2009 gün ve 2008/18 E. 2009/229 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 17.03.2010 gün ve 2010/95 E. 2010/1537 K. sayılı ilamı ile,(…Dava, sözleşmenin geçerli olduğunun tesbiti, aynen ifası, mümkün olmadığı takdirde, haksız ve hukuka aykırı fesih nedeniyle tazminat istemleriyle açılmış; mahkemece ıslah da dikkate alınarak tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş, karar iş sahibi davalı Bakanlık adına hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki 09.08.2005 günlü sözleşmenin 10.1.1 maddesinde iş süresi 800 gün olarak kararlaşıtırılmıştır. Davalı iş sahibi Bakanlık, işin bitirilmesi gereken tarihi 18.10.2007 olarak açıklamış, davacı yüklenici şirket vekili tarafından da bu iş bitim tarihine karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir. Sözleşmenin 34. maddesinde ocakların temini düzenlenmiştir. Sözkonusu maddenin birinci fıkrasına göre ocakların bulunması ve işletilmesi yükleniciye aittir. Maddenin ikinci fıkrasında ise işin yapıldığı civarda idareye ait ruhsatlı ocak bulunması halinde yüklenicinin talebi ve idarenin uygun görmesi halinde ocağın yüklenicinin kullanımına açılabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı yüklenici tarafından iş süresinin bitiminden kısa bir süre önce 04.10.2007, 17.10.2007 tarihlerinde ve ayrıca süre bitiminden sonra 04.12.2007 tarihinde idareye ocak temini başvurusunda bulunulmuştur. Dosyada bulunan belgeler ve bilirkişi raporlarından 17.10.2007 tarihi itibariyle davacı yüklenici şirketin, ödeneğin %64.72'lik kısmını kullandığı anlaşılmaktadır. Davalı iş sahibi Bakanlık tarafından işin bitmesi gereken tarihten önce, yüklenici şirkete yazılar gönderildiği, işin geciktiğinin bildirildiği, çabuklaştırılmasının istendiği belirlenmiştir. Davacı yüklenici şirketin istemi üzerine, 19.10.2007 tarihinde idareye tahsis edilen ocak 26.10.2007 tarihinde ikinci kısımdaki üst yapı işlerinin tamamlanabilmesi için idarece yüklenici şirkete tahsis edilmiştir. Tahsisten önceki 17.10.2007 ve ocak tahsisinden sonraki 13.11.2007 ve 05.12.2007 tarihli tesbit tutanaklarından, yüklenici şirketin işyerinde ve taş ocağında çalışmadığı, teknik personeli bulundurmadığı, şirkete ait herhangi bir makinanın da bulunmadığı belirlenmiştir. Davalı iş sahibi Bakanlık bunun üzerine 24.12.2007 tarihli olurla taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmiş, durumu davacı yüklenici şirkete bildirmiş, bunun üzerine 15.01.2008 tarihinde bu dava açılmıştır.Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesidir. İş bedeli para olarak belirlendiğinden tarafların bu sözleşmeyi tek taraflı irade beyanlarıyla feshetmeleri mümkündür. Davacı yüklenici şirket vekili dava dilekçesinde, sözleşmenin geçerli bulunduğunun tesbiti ve aynen ifa isteminde bulunmuşsa da, iş sahibi Bakanlığın tek taraflı feshi nedeniyle bu istemin kabulü mümkün değildir. Mahkemenin bu konudaki davacı istemini kabul etmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Davacı yüklenici şirket vekili, sözleşmenin feshedildiği kabul edildiği takdirde ayrıca sözleşmenin haksız ve hukuka aykırı feshi nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı vekili dosyaya verdiği 10.05.2008 tarihli dilekçesinde bu konudaki tazminat istemlerinin 1.570.000,00 TL olduğunu, ancak bu davada fazla haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL istediklerini açıklamıştır. Davacı yüklenici vekili bilirkişi raporu doğrultusunda 1.000,00 TL'lik talebini 590.780,39 TL'ye ıslahla yükselterek haksız fesihten kaynaklanan zararların tazminini talep etmiştir. Davacı yüklenici şirketin bu konudaki isteminin kabul edilebilmesi için davalı Bakanlığın fesihte haksız olması gerekir. İşin bitim tarihi 18.10.2007 tarihidir. Bu tarih itibariyle yüklenici şirketin ise ayrılan ödeneğin %64.72'lik kısmını harcadığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki sözleşmenin 34. maddesi uyarınca ocakların bulunması ve işletilmesi yüklenici şirkete aittir. Yüklenici şirket sözleşmenin 34/II. maddesi uyarınca sözleşmenin bitim tarihinden kısa bir süre önce davalı Bakanlığa ocak tahsisi talebinde bulunmuştur. Bakanlık tarafından yapılan 17.10.2007, 13.11.2007 ve 05.12.2007 tarihli kontrollerde şirketin çalışma yapmadığı, teknik eleman bulundurmadığı, işyerinde ve ocakta herhangi bir makinenin olmadığı belirlenmiştir. Davacı yüklenici şirketin sözleşmede tanınan süre ve daha sonra verilen 20 günlük ek süreye rağmen işi tamamlamadığı, herhangi bir çalışma yapmadığı işi sürdüremediği belirlenmiştir. Bu durumda davalı Bakanlık zorunlu olarak 24.12.2007 tarihli olurla sözleşmeyi feshettiğini davacı yüklenici şirkete bildirmiştir.Yukarıda açıklanan gerekçelere göre davalı Bakanlık sözleşmenin feshinde haklıdır. Mahkemece bu konuda yanılgıya düşülerek fesihe davalı iş sahibi Bakanlık haksız kabul edilmek suretiyle ıslah da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Yapılacak iş; taraflar arasındaki 09.08.2005 tarihli sözleşmenin, davacı yüklenici şirketin temerrüde düşmesi nedeniyle feshinde davalı Bakanlığın haklı olduğu, davacı şirketin tazminat isteme hakkı bulunmadığı kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesinden ibarettir.Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.