Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 398 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1091 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “itirazın iptali, takibin devamı ve %40 icra inkar tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 10.11.2010 gün ve 2009/42 E.-2010/347 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesi'nin 14.12.2011 gün ve 2011/1651 E.-2011/7464 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, Borçlar Yasası'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı ve %40 icra inkâr giderimi istemine ilişkindir.Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.Husumet ehliyeti ile ilgili itiraz zamanı yasa ile tayin, tahdit edilmiş bir ilk itiraz veya mahkemece nazara alınması davalı tarafından ileri sürülmesine bağlı bir def'i mahiyetinde de olmayıp, davanın her safhasında taraflarca dermayanı mümkün ve mahkemece de resen nazara alınması zorunludur.Dava konusu somut olayda davacı yüklenici, dava dışı Ali 'ye ait 781 m2 alanındaki 13 adet katlanır cam sisteminin, montajının yapılması işini üstlenmiştir. İşin bedeli 15.000,00 TL, garanti süresi (2) yıl olarak kararlaştırılmış, aralarında tarihsiz sözleşme düzenlenmiştir. Sözleşmeyi iş sahibi olarak dava dışı Ali , yüklenici olarak davacı şirket imzalamışlardır. Yani akdî ilişki davacı ile dava dışı Ali arasında kurulmuştur. Davada husumetin Ali 'ye yöneltilmesi gerekmektedir. Buna rağmen sözleşmenin tarafı olmayan S.. Turizm İnşaat Limited Şirketine husumet yöneltilmesi isabetli olmamıştır.Açıklanan olgular gözetilip davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve %40 icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin, davalının işlettiği lokantanın, katlanır cam-balkon sistemleri yapım ve montajı işini yaptığını, yapılan iş karşılığı 15.11.2008 tarih ve 12372 numaralı fatura düzenlediğini, bu faturanın ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Samsun l. İcra Müdürlüğü'nün 2008/12121 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişkinin bulunmadığını, davacının delillerinde bahsettiği 09.09.2008 tarihli sözleşmenin müvekkili şirket ile değil dava dışı Ali ile imzalandığını, müvekkili şirketin, sözleşmenin tarafı olmadığını, davalının ibraz ettiği 25.11.2008 tarihli çekin de müvekkili şirket tarafından düzenlenmediğini, dava dışı Mehmet tarafından düzenlendiğini belirterek, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.Yerel Mahkemenin, davacının, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi ispat edememesi üzerine yaptığı yemin teklifine davalının icabet etmediği gerekçesi ile davanın kabulüne dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.Direnme hükmünü davalı vekili, temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; 09.09.2008 tarihli sözleşme davalı şirket temsilcisi Ali tarafından kendi adına imzalanmış olmasına rağmen şirket aleyhine açılan davanın husumetten reddinin gerekip gerekmediği; burada varılacak sonuca göre davalı şirkete yemin teklif edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.03.2013 gününde yapılan ilk görüşmede oybirliğiyle karar verildi.