MAHKEMESİ : Iğdır 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/07/2010NUMARASI : 2010/240-2010/427Taraflar arasındaki “destekten yoksun kalma tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.06.2009 gün ve 2007/414-408 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25.01.2010 gün ve 2009/7553-326 sayılı ilamı ile;(...Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü ve bu nedenle zarar gördüklerini ileri sürerek, ıslahla birlikte herbir davacı için 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın temerrüt faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, tazminata konu kazanın poliçe başlangıç tarihinden önce olduğu, bu nedenle sorumlu olmadıklarını, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların destekten yoksun kaldıkları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 30.000,00 TL’nin davacı M. K.. için ve 30.000,00 TL’nin Besi Tiz için temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-4 maddesi uyarınca, poliçenin geçerli olduğu dönem, aksi kararlaştırılmadıkça poliçede yazılı tarihler arasındaki dönemdir. Dosyaya sunulan ve 12.05.2007 tarihinde düzenlendiği anlaşılan poliçe örneğinde açıkça, poliçe başlangıcının 30.05.2007 ve bitişinin de 30.08.2007 tarihleri olduğu yazılıdır. Davaya konu kaza ise poliçede belirtilen başlangıç tarihinden önce 27.05.2007 tarihinde meydana gelmiştir. Bu hususta taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, poliçede başlangıç olarak daha sonraki bir tarih kararlaştırılmış olsa bile, poliçenin düzenlenmesi ile teminatın başlayıp başlamayacağı noktasındadır.Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi iki taraflı ve “sözleşme serbestisi” ilkeleri kapsamında düzenlenen bir sözleşme olup, sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi gereğince her iki tarafın sözleşme hükümlerine bağlılığı esastır. Kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla sözleşme hükümleri tarafları bağlar. Bu bağlamda, poliçe genel şartlarında açıkça aksine düzenlemenin mümkün olduğu belirtilen, poliçe teminatının başlangıç tarihi hususunda, tarafların başlangıç tarihi olarak poliçenin düzenlendiği tarihten daha sonraki bir tarihi belirlemeleri mümkündür. Bu itibarla, poliçedeki açık hüküm karşısında, TTK'nın 1279. maddesi gereğince teminatın başlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermek gerekirken, somut olayla ilgisi bulunmayan ve esasen poliçenin başlangıcı ile değil primin ödenip ödenmediği hususlarına ilişkin olan bir kısım görüşlere dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davalı şirkete sigortalı Nahçıvan plakalı aracın neden olduğu kaza sonucunda davacıların desteğinin öldüğü, poliçenin 12.05.2007 tarihinde tanzim edildiği, poliçede sigorta teminatının 30.05.2007 ile 30.08.2007 tarihlerini kapsadığı, kazanın ise sigorta teminatı başlamadan 27.05.2007 tarihinde meydana geldiği, yine sigorta priminin peşin olarak tanzim tarihinde yatırıldığı ve davalıya teslim edildiği tartışmasızdır. Bu kapsamda Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 27.5.2007 tarihinde meydana gelen kazanın, 12.05.2007 tarihinde tanzim edilen ve başlangıcı 30.05.2007, bitişi ise 30.08.2007 tarihi olan poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bir başka deyişle burada sigorta sözleşmesinin gerçekleşip gerçekleşmediğinden ziyade sigorta ettirenin ve sigortacının poliçe teminatı başlangıcını ileri bir tarih olarak kararlaştırıp kararlaştıramayacakları sorununun çözülmesi gereklidir.Sigorta sözleşmelerinin düzenlendiği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinin 1. bendinde sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği, ancak sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebileceği, bu hususların da sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Maddede yer alan düzenleme dikkate alındığında işin niteliğine uygun olarak 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 1264. ncü maddesinde belirtilen emredici kanun hükümlerine aykırı olmamak kaydı ile özel şartlar konulabileceği açıktır. Özel Daire bozma ilamında da belirtildiği üzere iki taraflı ve sözleşme serbestisi ilkeleri kapsamında düzenlenen bir sözleşme olan sigorta sözleşmesinde kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırı olmamak kaydıyla sözleşme hükümleri taraflarca belirlenebilecek ve buna bağlı olarak tanzim dilen poliçede de poliçe teminatının başlangıç tarihi olarak poliçenin düzenlendiği tarihten daha sonraki bir tarihin kararlaştırılması mümkün olabilecektir.Bir başka açıdan bakılacak olursa: Sigortacının mesuliyetini başlayabilmesi için primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmesi zorunludur. Bu husus, TTK’nun 1282 maddesinde de “aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortacı, primin ödendiği tarihten itibaren gerçekleşen rizikolardan mesuldür” şeklinde yer alan düzenleme ile açıkça ifade edilmiştir. Madde metninde yer alan “aksi kararlaştırılmış olmadıkça” ifadesi dikkate alındığında, sigortacı mesuliyetinin sigorta ettirenin menfaatine aykırı olmayacak şekilde prim ödeme tarihinden başka bir tarihin de gerçekleşen rizikolardan dolayı mesuliyet tarihi olarak kararlaştırılması imkanı bulunmaktadır. Buna göre primin yatırılması ve poliçenin düzenlenerek sigorta ettirene verilmiş olması tek başına poliçe teminatının başladığını kabule yeterli değildir. TTK’nun 1282 maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortacı primin ödendiği tarihten itibaren gerçekleşen rizikolardan mesul olacağı hükme bağlandığına göre, poliçe teminatı ancak primin ödenmesi ve poliçede kararlaştırılan zaman diliminin gerçekleşmesi ile başlayacaktır.Somut olaya gelince;Davaya konu sigorta poliçesinin 12.5.2007 tarihinde tanzim edildiği ve primin bu tarihte yatırıldığı sabit ise de taraflar TTK’nun 1282 maddesine göre poliçede aksini kararlaştırarak sigorta teminat başlangıcının 30.05.2007 tarihi olduğunu kayıt altına almışlardır. Bu nedenle sigorta teminatı 30.05.2007 tarihinde başlayacak ve davalı sigortacı bu tarihten sonra gerçekleşen rizikolardan sorumlu olacaktır. Mahkemece, açıklanan gerekçelerle davanın reddi yerine, yasal düzenlemelerin yorumunda hataya düşülerek, tarafların açık kararlaştırmasına da aykırı biçimde, sigorta teminatının prim yatırıldığı tarihte gerçekleştiğinin kabulü ile davanın kısmen kabul edilmiş olması yerinde değildir. O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilimesine, 08.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.