Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 397 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 376 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın "kısmen kabulüne" dair verilen 04.06.2008 gün ve 2007/939 E- 2008/590 K. sayılı kararın incelenmesi, taraflar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 09.11.2009 gün ve 2009/1065-10295 sayılı ilamı ile; ("……Davacı vekili, davalının müvekkili bankanın yatırım müşterisi olduğunu, 12.05.2006 ve 06.07.2006 tarihlerinde davalıya yatırım işlerinde kullanması amacıyla (6) adet bilgisayar cihazı teslim edildiğini, bir süre sonra davalının müvekkili ile çalışmaması üzerine müvekkilince bilgisayarların iadesinin istendiğini, ancak iade edilmediğini bunun üzerine başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu bilgisayarların müvekkilinin davacı banka ile çalışmaya başlaması için hediye olarak verildiğini, malların mülkiyetinin davalıya ait olduğunu, bu durumun bankacılıkta yaygın bir uygulama olduğunu, ödeme emrinde cihazlar için talep edilen miktarların fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre malların davalıya kullanım amaçlı verildiği, davalının hibe savunmasını kanıtlayamadığı, malların değerinden yıpranma değerinin düşülmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 3.838.72 YTL asıl alacak, 65.72 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.904.44 YTL üzerinden asıl alacağa takipten itibaren % 25 faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle devamına, fazla istemin reddine, taraflar lehine icra inkar tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Somut olayda dava konusu alacak bilinebilir (muayyen, likit) olduğundan hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddedilmiş olması, İİK.'nun 67/2. maddesine aykırılık oluşturur……) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı/alacaklı, bankanın yatırım müşterisi olan davalıya yatırım işlemlerinde kullanılması ve bankayla çalışmasında kolaylık sağlaması için altı adet bilgisayar cihazının 12.5.2006 ve 06.07.2006 tarihlerinde teslim edildiğini, davalının banka ile çalışmayı bırakması üzerine teslim edilen cihazları aynen veya olmadığı takdirde bedelini iade etmesi için 12.3.2007 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek davalının itirazının iptaline ve %40 dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hüküm olunmasını istemiştir. Davalı/borçlu aletlerin borsada yüksek hacimli alış verişler yapan müşterilere iade edilmemek üzere verildiğini, bir süre davacı banka ile çalıştığını, bu süre içerisinde bankaya daha fazlasını kazandırdığını, cihazlar için talep edilen bedelin fahiş olduğunu, ifadeyle davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece itirazın iptaline yönelik istemin kısmen kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine ilişkin kurulan karar Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davacı/alacaklı vekili getirmiştir. Uyuşmazlık, dava konusu alacağın bilinebilir (muayyen, likit) olup olmadığı, belirlenecek sonuca göre, İİK'nun 67/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 9/11/1988 gün ve 3494 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 67. maddesinin 2. fıkrasında; "Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir." hükmü yer almaktadır. Görülmektedir ki, İİK.nun 67. maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İcra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı da borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine icrada borcunu inkar etmesini önlemektedir. Bu nedenledir ki, diğer yasal koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez. Diğer bir anlatımla, icra inkar tazminatı, alacaklının genel mahkemede açtığı itirazın iptali davası sonucunda borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi durumunda alacaklı yararına hükmolunan icra hukukuna özgü bir tazminattır. Borçlunun ne kadar borçlu olduğunun saptanması ve itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesi ön koşuldur. Borçlunun ödeme emrine karşı itirazın yapıldığı andaki durumu itibariyle haksızlığı saptanacak ancak haklı çıkma durumuna uygun alacak miktarı esas alınarak alacaklı yararına icra inkar tazminata hükmedilmesi gerekecektir. İcra inkar tazminatı açısından somut olaya bakıldığında: davacı bankanın davalı müşterisine fatura bedeli 4.838,73 TL olan 6 adet bilgisayarı teslim ettiği, davalının bir süre bilgisayarları kullandığı, davalı bankanın da bundan kazanç elde ettiği, davalının banka ile çalışmayı bırakması üzerine ihtar çekilerek bilgisayarların aynen olmadığı takdirde bedelinin geri istenildiği, istemin reddedilmesi üzerine bankanın 4.838,73 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, yapılan yargılama sonunda mahkemece bilgisayarların fatura bedeli üzerinden "Cihazların tahminen 10 ay kadar yatırım işlerinde kullanıldığı, fatura tarihi itibariyle değil de temerrüdün gerçekleştiği tarih itibariyle cihazların değerinin dava edilmesi gerektiği……" gerekçesi ile yıpranma değeri olarak 1000 TL düşüldüğü ve mahkemenin bu kabulünün Özel Dairece onandığı anlaşılmaktadır. Bu hukuki süreç anlatıldıktan sonra öncelikle şunu belirtmek gerekir ki: Özel Dairece yerel mahkemenin fatura değerinden yıpranma değeri olan 1000 TL düşüp 3838.73 TL üzerinden itirazın iptaline dair verdiği kararın onanmasının alacağı likit olmaktan çıkarıp çıkarmayacağı Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında tartışılmış; yıpranma değerinin tespitinin hakimin hukuki bilgisi ile çözemeyeceği, bu konuda uzman teknik bir bilirkişinin yapacağı araştırma sonucunda belirlenebileceği dikkate alındığında, alacağın likit olma vasfını kaldıracağı kabul edilmiştir. Bir malın bir süre kullanıldıktan sonra bedelinin iadesi mükellefiyetinin doğması halinde, fatura bedelinden bir miktar yıpranma payının düşülmesi hakkaniyet gereğidir. Düşülecek bu miktarın ise uyuşmazlık konusu malın kullanım şekli, süresi, piyasaya sürüm hızı, malın yıpranma oranı, taraflara sağladığı faydalar gibi kriterler dikkate alınarak yargılama sırasında belirlenebilecek bir durumdur. Bu miktarın belirlenmesi ise az yukarıda açıklandığı üzere teknik bir konudur. Yıpranma değeri miktarının ne kadar olacağının davalı tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı, miktarın yapılacak yargılama sonunda ortaya çıkacağı, bunun ise alacağı likit olmaktan çıkaracağının kabulü gerekliliği çoğunluk tarafından benimsenmiştir. Bir kısım Genel Kurul üyeleri davalının tacir olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, yıpranma bedeli düşülmesinin ticari hayatın olağan kaidesi olması gerektiği hususu dikkate alındığında, bu değerin düşülmesinin davalı tacir açısından alacağı likit olmaktan çıkarmayacağı ileri sürülmüş ise de, buna karşı çoğunluk tarafından davacının da tacir olduğu bu durumda davacının da talebini yıpranma değerinin düşerek yapması gerektiği görüşüyle karşı çıkılmış ve ileri sürülen bu azınlık görüşü kabul görmemiştir. Bu kabul şekline bağlı olarak, itirazın iptali halinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada, gerekse öğretide öngörülen alacaktaki "likit" yani muayyenlik ve belirlenebilirlik niteliği ve koşulunun bulunmadığı açıktır. Zira, takip tarihi itibariyle takibe konu alacak miktarının yıpranma değerinin düşülmesi sonucu ortaya çıkacak olması ve bununda teknik bir konu olup araştırmayı gerektiriyor olması ve yukarıda açıklanan; alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması ve böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması ilkesi gözetildiğinde, gerek icra takip ve gerekse dava tarihi itibariyle likit bir alacak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davalı/borçlunun icra inkar tazminatından sorumlu tutulması da hukuken olanaklı değildir. Sonuçta, yerel mahkemenin icra inkar tazminatı isteğinin reddine ilişkin direnme kararı yukarıda açıklanan gerekçeyle doğru olduğundan onanması gerekir. S 0 N U Ç : Davacı/Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 14.07.2010 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Sahte fatura kullanımı - tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği - vergi cezası DAVA VE KARAR: Davacı hakkında bir kısım alışlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2002/Ocak-Mart dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.03.2013 gün ve 2013/294 E., 2013/251 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçiler vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.11. Tarafların görevsiz mahkemede yaptığı usuli işlemlerin geçerliliği - görevsiz idari yargıda açılan dava Taraflar arasındaki “menfi tesbit- ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tokat (1.) İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.08.2006 gün ve 1135-629 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 26.06.2007 g Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?