Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 388 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 207 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/12/2011NUMARASI : 2011/721-2011/845Taraflar arasındaki "tapu-iptali, tescil ve ecrimisil " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 09.11.2010 gün ve 2008/543 E.-2010/496 K. sayılı kararın incelenmesi davalı ve dahili davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05.07.2011 gün ve 2011/1958 E.-2011/7912 K. sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı ve dahili davalılar vekilleriHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.HMK.nun 294. maddesinin 3 fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır. Nitekim, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı;10.9.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).Somut olaya gelince; davacı, dava dilekçesinde hisse oranında tapu iptali, tescil ve ecrimisil istemiş, yargılama sırasında talebini ıslah ederek genişletmiştir. Mahkemece direnme olarak nitelendirilen 22.11.2011 günlü kısa ve gerekçeli kararda sadece "Davanın kabulüne" şeklinde hüküm oluşturulmuş, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmemiştir.Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır. Şu durumda mahkemece yapılacak iş; davacının dava dilekçesindeki istemleri ve ıslah dilekçeside dikkate alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde usulün aradığı niteliklere haiz bir karar verilmesi olmalıdır. Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kararı, usul ve yasaya uygun değildir. Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir. S O N U Ç :Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.06.2012 gününde, oybirliğiyle karar verildi.