Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 386 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 185 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.12.2008 gün ve 2007/77 E., 2008/846 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25.01.2010 gün ve 2009/3199 E., 2010/511 K. sayılı ilamı ile,(...Davacı vekili, takibe konulan çekin keşidecisi ve lehtarı olan müvekkili şirketlerin elinden rızaları dışında çıktığı için çek iptali davası açtıklarını ve ceza yargılamasının devam ettiğini ileri sürerek, davalının bu talebi nedeniyle müvekkillerinin çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı T. Ltd. Şti’nin çek keşidecisi olup, müvekkiline karşı menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığını, diğer davacının çekte ciro imzasının bulunduğunu, ciro edilen çekin gasp edilmiş olduğu iddiasının kanıtlanması gerektiğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece çek iptali davası ile Asliye Ceza Mahkemesinin kesinleşen mahkeme hükmü karşısında çekin hileli veya irade dışı olarak borçlunun elinden çıktığına kesin delil teşkil ettiği kanaatiyle ve menfi tespit davası istirdat davasına dönüştüğünden, tedbiren icra dosyasına ödenen 3.590.TL’nin 27.03.2007 tarihinden itibaren temerrüt faizi ile davalıdan istirdadına, istenilen tazminatın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Yerel mahkemenin gerekçesinde sözü edilen ceza mahkemesi kararının, dava konusu çeki kapsadığına dair kararda bir açıklık bulunmamaktadır. Ceza davasına konu olan olay bir aracın içinde oturan çocuk ve araçtaki diğer eşyalarla birlikte çalınıp kaçırılması ve daha sonra çocuğun indirilip araçtaki eşyaların alınması şeklinde gerçekleşmiştir. Ne var ki, bu eşyalar içerisinde davaya konu edilen çekin de bulunup bulunmadığı konusunda maddi bir saptamaya yer verilmemiştir. Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599. maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, istirdat istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dosya kapsamına göre takibe konu çeki ciro yoluyla elde eden davalının kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir deyişle çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Öncelikle, uyuşmazlığa hangi yasa hükmünün uygulanacağının belirlenmesinde yarar vardır.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 599. maddesi “Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur.”Hükmünü içermektedir.Yine TTK.nun 702. maddesinde, kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin, son cironun beyaz ciro olması halinde dahi, yetkili hamil sayılacağı; 704. maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımaktadır.Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur değildir (Turgut Kalpsüz, Çek Hukukuna İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Yargıtay Kararlarının Tahlili, Batider, C: XI, s. 37 vd.)TTK.nun 704. maddesi, emre yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 990. maddesine paralel bir koruma sağlamaktadır. Maddeye göre, “zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” Ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabilecektir.Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, -örneğin, hamilin hüviyetinin sorulmaması gibi- senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK.nun 598/2. maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa...” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan (yeni) hamil korunur. (Poroy-Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Genişletilmiş 15. baskı, s. 154 vd.).Çekin, keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı iddiası, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.Somut olayda, davacılardan T. Ltd. Şti.nin çek keşidecisi, diğer davacının çekte ciro imzası bulunmakta olup, yerel mahkemenin gerekçesinde sözü edilen ceza mahkemesi kararının, dava konusu çeki kapsadığına dair kararda bir açıklık bulunmamaktadır. Ceza davasına konu olan olay bir aracın içinde oturan çocuk ve araçtaki diğer eşyalarla birlikte çalınıp kaçırılması ve daha sonra çocuğun indirilip araçtaki eşyaların alınması şeklinde gerçekleşmiştir. Ancak bu eşyalar arasında davaya konu edilen çekin de bulunup bulunmadığı konusunda maddi bir saptamaya yer verilmemiştir. Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599. maddesi uyarınca kötüniyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır.O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.