Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 378 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 338 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/02/2011NUMARASI : 2010/1698-2011/193Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.11.2009 gün ve 2009/1192 E., 2983 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.07.2010 gün ve 2010/7068 E., 19423 K. sayılı ilamı ile;(...İcra takibinin dayanağı olan belge TTK.nun 688 maddesinde öngörülen unsurları taşımakta olup, kambiyo senedi vasfındadır. Bu belge ile alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu yerine genel haciz yolunu seçmesi ve bu suretle tercih edilen takip şekli, belgenin niteliğini ve uygulanması gerekli yasa hükümlerini etkilemez. Bu durumda TTK.nun 661. maddesinde yer alan 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için, borçlunun itiraz dilekçesinde yer alan zamanaşımı itirazı yerindedir. Mahkemece itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, borca itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.Davacı/alacaklı vekili, davalı/borçlu hakkında yapılan icra takibi sırasında davalının zamanaşımı def'inde bulunarak borca ve ferilerine itiraz ettiğini, bonodaki imzanın borçlu tarafından açıkça inkar edilmediğinden İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 68. maddesinde yazılı olan belgelerden olduğunu ileri sürerek borçlunun itirazının kaldırılmasına, takibin devamına, davalının % 40 tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı/borçlu vekili, takibe konu senedin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğrayan bir kambiyo senedinin İİK'nun 68. maddesi anlamında bir belge olmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Yerel Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı taraf vekilince temyizi üzerine, hüküm; Özel Dairece, yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize davalı vekili getirmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; vadesinden itibaren 3 (üç) yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra, borçlu hakkında ilamsız icra takibine konu edilen kambiyo senedinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, burada varılacak sonuca göre borçlunun sadece borca itiraz etmesi ve senet altındaki imzayı açıkça inkar etmemesi karşısında açılacak itirazın kaldırılması davasında söz konusu senedin İİK.nun 68. maddesinde sayılan belgelerden sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK), Üçüncü Kitabının “Dördüncü Faslı”nı oluşturan Kambiyo senetleri ile ilgili olarak “Birinci Kısım”da, poliçe hakkında geniş ve ayrıntılı düzenlemeye yer verilmiş; bono (Emre muharrer senet) ve çeklere dair hükümlerde ise genelde, poliçe ile ilgili bu düzenlemelere göndermede bulunulmakla yetinilmiştir.Bu cümleden olarak, TTK’nun 690. maddesi yollaması ile bonolarda da uygulanması gereken aynı Kanunun 661. maddesinde, poliçeyi kabul edene (bonolarda keşideciye) karşı açılacak davaların vadenin geldiği tarihten itibaren 3 (üç) yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı öngörülmüştür.Şu hale göre; alacaklı, senet borçlusu keşideciye karşı senetten doğan alacak hakkını vadeden itibaren 3 (üç) yıl içinde kullanmadığında borçluya karşı müracaat hakkını yitirecek; senedin “bono” vasfında bir değişiklik söz konusu olmadığı için de, genel haciz yoluyla dahi olsa keşideciye karşı müracaat olanağı kalmayacaktır.Diğer taraftan, anılan Kanunun 644. maddesinde, keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatabın, zamanaşımı sebebiyle poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisap etmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalacağı hüküm altına alınmıştır.Çeklerle ilgili 730. maddede sözü edilen 644. maddeye göndermede bulunulmuş olmasına karşın, bonolara dair 690. maddede böyle bir atıfta bulunulmamıştır. Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasında, bono hamilinin Borçlar Kanununun 61 ve devamı maddeleri uyarınca nedensiz zenginleşme hükümlerine göre keşideciye müracaat edebileceği kabul edilmekte ve özellikle doktrinde 690. maddede, 644. maddeye göndermede bulunulmamış olmasının makul bir izahının yapılamayacağı, vurgulanmaktadır (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 1997, s. 1021).Yukarıda açıklandığı üzere, alacaklı üç yıl içinde müracaat hakkını kullanmadığından zamanaşımına uğramış olan bono salt bu nedenle adi senet sayılamayacağı gibi, süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunulduğundan İİK’nun 68. maddesinde sayılan borç ikrarı niteliğinde belgelerden olduğunu kabule de olanak bulunmamaktadır.Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2001 gün ve 2001/19-230 E., 2001/310 K.; 17.09.2008 gün ve 2008/12-542 E. -2008/521 K.sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.Durum bu olunca; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlenen kambiyo senetleri, yine bu kanunda düzenlenmiş bulunan zamanaşımı süresine tabi olup, usulünce zamanaşımı def’i de ileri sürüldüğünden itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, davanın kabulüne ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.O halde, direnme kararının bozulması gerekir. S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 01.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.