MAHKEMESİ : Ankara 4. Tüketici MahkemesiTARİHİ : 12/03/2010NUMARASI : 2010/112-2010/136Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Tüketici Mahkemesince davanın “reddine” dair verilen 16.4.2008 gün ve 2007/696-206 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 22.12.2008 gün ve 2008/8643-15212 sayılı ilamı ile; (...Davacı, müteahhit olan davalı E.... Limitet Şirketinden daire satın aldığını, bu şirketin diğer davalı kooperatif ile arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu ve kendisine düşen daireyi sattığını, ancak teslim etmediğini öne sürerek, BK'nun 358.maddesi gereğince davalı ESK Şirketine münasip bir süre verilerek bu süre içinde daireyi teslim etmesi, teslim etmemesi halinde ise, inşaatın ikmal ettirilip zararın kendisinden tahsil edileceğinin ihtar edilmesi ve kendisinin davalı kooperatife ortak kaydedilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, kooperatife üye kaydına ilişkin talebin tefriki ile Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, diğer talebin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı, davalı E...... Şirketinin kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle kendisine düşen 14 nolu daireyi sattığını belirterek, bu davayı açmıştır. Davacı, davalılar arasındaki sözleşme hükümlerine dayanarak bu davayı açmıştır. Davacı, hem kooperatif üyeliğine karar verilmesini, hem de davalı ESK Limitet Şirketine inşaatı tamamlayıp daireyi teslim etmesi hususunda ihtar gönderilmesini istemiştir. İki dava arasında HUMK'nun 45/son maddesinde belirtildiği gibi, davaların aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek şekilde olması nedeniyle bağ vardır. Bu nedenle iki davanın birlikte görülmesi gerekir. Zira kooperatif üyeliğinin tespiti hakkında verilecek karar, davacının diğer talebini etkilemektedir. Buna rağmen kooperatif üyeliğinin tespitine ilişkin davanın tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi yanlıştır. Zira özel görevli mahkeme olan Tüketici Mahkemesinde, her iki davanın görülmesi gerekir. Mahkemece, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davalı SS Su Damlası Konut Yapı Kooperatifi, diğer davalı E... İnşaat Mobilya Dekorasyon Sanayi Tic. Ltd Şti ile anahtar teslimi inşaat sözleşmesi yapmış, davalı şirket bu sözleşme gereğince kendisine kalan daireyi davacı C...l Y.....’a satmıştır. Dairenin süresinde teslim edilmemesi üzerine davacı hem kooperatif üyeliğine karar verilmesini, hem de davalılara inşaatı tamamlayıp daireyi teslim etmesi hususunda 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 358. maddesi gereğince ihtar gönderilmesini istemiştir. Yargılama sırasında Ankara 4. Tüketici Mahkemesi kooperatif üyeliğine karar verilmesi hakkındaki istemi ayırmış, ayırdığı bu istem hakkında asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vermiştir. Mahkemece kooperatif üyeliğine karar verilmesi istemi hakkında görevsizlik kararı verildiği için karar verilmesine yer olmadığına, davalılara inşaatı tamamlayıp daireyi teslim etmesi hususunda BK’nun 358 maddesince ihtar gönderilmesi isteminin ise taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuştur.Mahkemece, benzer nitelikteki dosya da görev uyuşmazlığını inceleyen Yargıtay 20 Hukuk Dairesi’nin 26.12.2008 tarih ve 2008/17350 Esas, 2008/18584 karar sayılı merci tayini ilamı ile Ankara Asliye 5 Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 25. maddesine göre merci tayini kararlarının davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağı, bu nedenle emsal nitelikteki dosyada aynı taleplerin birleştirilmeden görüldüğü, HUMK’nun 48/2 maddesine göre davaların ayrılması hususunun tek başına bozma sebebi de sayılamayacağı (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.07.2008 tarih ve 2008/4-458 esas, 2008/477 karar sayılı ilamı), kooperatif üye kaydı davası ile BK’nun 358 maddeye dayalı davanın birlikte görülmesinin zorunlu olmadığı, gerekçeleri ile direnme kararı verilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kooperatif üyeliğine karar verilmesi ve inşaatın tamamlanıp dairenin teslim edilmesi hususunda BK’nun 358 maddesi gereğince ihtar gönderilmesi istemlerinin birleştirilmesinin gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Öncelikle uyuşmazlığın çözümünde etkili olan “merci tayini” kurumu üzerinde durulmalıdır: Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise, bu görevsizlik kararı, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamaz. Bu mahkeme de kendisinin görevli olmadığına ve ilk mahkemenin görevli olduğuna karar verebilir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 25.maddesi dikkate alındığında iki mahkemenin aynı dava hakkında ayrı ayrı görevsizlik kararı vermiş olmaları ve bu görevsizlik kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olması halinde, iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olur. Bu durumda uyuşmazlığın giderilmesi için merci tayini yoluna başvurulur. Buradaki görev uyuşmazlığı adli yargıya dahil adliye mahkemeleri arasındaki görev uyuşmazlığıdır. Hukuk mahkemeleri yönünden görevli mahkeme merci tayini yolu ile (bölge adliye mahkemeleri henüz kurulmadığından) Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından kesin olarak belirlenir. Bu yargı yeri belirlenmesi kararı davaya daha sonra bakacak olan tüm mahkemeleri bağlar.Buna karşılık, ikinci görevsizlik kararına karşı temyiz yoluna başvurulmuş ve Yargıtay ikinci görevsizlik kararını onamış ise, ikinci görevsizlik kararında görevli olarak gösterilen mahkeme bu kararla bağlıdır.İkinci halde yani sonraki mahkemenin verdiği görevsizlik kararının Yargıtay’ca bozulması ve ikinci mahkemenin bu bozmaya uyması halinde bu mahkeme davayı görmeye devam eder ve artık görevsizlik kararı veremez (Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı 2001. C.1 s.659 vd.).Bu kapsam da somut olaya dönülecek olursa; Ankara 4. Tüketici Mahkemesine açılan eldeki davada yukarıda da izah edildiği üzere mahkemece talepler ayrılmış; kooperatif üyeliğine karar verilmesi istemi hakkında 18.2.2008 gün 2008/73-64 sayılı karar ile asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş; karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.Görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi de 24.09.2009 gün 2009/258-626 sayılı kararıyla görevsizlik kararı vermiş; bu karar da temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Her iki mahkemenin de görevsizlik kararı vermesi ve bu kararların temyiz edilmesizin kesimleşmesi üzerine merci tayini için gönderilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 19.2.2010 gün 2010/63-1351 sayılı kararı ile Ankara 4. Tüketici Mahkemesini yargı yeri olarak belirlemiştir.Bu karar davaya daha sonra bakacak mahkemeleri olduğu gibi Yargıtay Dairelerini de bağlayacaktır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10.6.1942 gün ve 1942/26-16 sayılı ilamı) Bu arada davanın, mahkemece görülmeye devam edilen kısmı yönünden verilen 16.04.2008 tarihli karar ; Özel Dairece yukarıya başlık bölümüne aynen alınan nedenlerle, başlangıçta birlikte açılan ancak daha sonra ayrılan her iki davanın birleştirilerek yargılama yapılması gereğine işaretle 22.12.2008 tarihinde bozulmuş; bu bozmaya karşı mahkemece 12.03.2010 tarihli kararla direnilmiştir. Açıklanan durum karşısında, merci tayini kararının ve direnme kararının tarihleri dikkate alındığında merci tayini kararının direnme kararından önce verildiği, ortada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna dair bağlayıcı bir merci kararı bulunduğu, direnme kararının gerekçesinin hukuksal dayanağının, merci tayini kararı karşısında değerini yitirdiği açıktır. Oluşan bu durum karşısında; merci kararı dikkate alınarak kooperatife üye kaydına ilişkin isteme yönelik davanın da tüketici mahkemesinde bakılması zorunludur. Diğer taraftan, her iki davanın aynı sebepten doğması ve biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyecek olması dikkate alındığında da aralarında bağ bulunduğundan, birleştirilerek görülmeleri gerektiğinde de duraksama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; başlangıçta birlikte açılan, ancak tefrik edilip, kesinleşen merci tayini kararına konu olmakla Tüketici Mahkemesinde bakılacağı hususu kesinleşen dava ile eldeki davanın birleştirilerek yargılama yapılması, olmalıdır. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle hüküm verilmesi ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeler ile bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 01.06.2011 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Bonodaki metne itiraz - Takibin durmasına neden olabilir mi?
Alacaklı vekili tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekilinin borca itirazı üzerine icra mahkemesince takibe konu senet nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama gerekçe gösterilerek HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına kar
TİCARİ DEFTERLERİN TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN İBRAZ EDİLMEMESİ / ALEYHE YORUMLANAMAMASI
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün ve 2010/507 E.-2011/342 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2012/4241 E- 2012/99
ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ
(.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?