Taraflar arasındaki "yaylaya el atmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bozkır Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine, dair verilen 29.04.2009 tarih ve 2006/27 E., 2009/179 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 26.01.2010 gün ve 2009/12907-647 sayılı ilamı ile; "...Davacı Ulukapı (Kitren-Sülek) Köyü, davalı Y.... Belediyesinin kadim yaylalarına el attığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı Y.... Belediyesi, davacı köyün kadim köy olmadığını ve çekişmeli yaylanın kendilerine ait kadim yayla olduğunu savunmuş, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı köy temyiz etmiştir. Davacı Ulukapı (Kitren-Sülek) Köyü daha önce, 15.06.1987 tarihli dava dilekçesi ile davalı Belediye aleyhine açmış olduğu davada Doğuda: Otbitmez tepesi, mezar gediği, Batıda: Alacamasat, Kuzeyde: Su döküldü düden, Güneyde: Yıldızdağı, Dibektaş ve Akdağ ile çevrili kadim yaylalarına elatıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiş, davalı ise çekişmeli yaylanın "Fi evahir-i N (R......) sene 1198 tarihli fermanları kapsamında kaldığını savunmuş, mahkemece çekişmeli yaylanın davalı belediyeye ait ferman sınırları içinde kaldığından reddine dair verilen karar, Dairemizin 08.12.1992 günlü ve 7946/10741 sayılı ilamı ile özetle "...Fermanın iptali istemiyle dava açılmıştır. Fermanın iptaline ilişkin dava, bu dava için ön mesele teşkil etmekte olup sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde işlem yapılması gerekir..." gerekçesi ile bozulmuştur. Fermanın iptali istemiyle açılan dava eldeki dava ile birleştirildikten sonra mahkemece, davalının dayandığı fermanın iptaline, mevcut delillere göre davalı belediyenin de çekişmeli yayladan kadimden beri yararlandığı gerekçesi ile yaylaya elatmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiştir. Anılan karar Dairemizin 20.04.2000 günlü ve 1345/2691 sayılı ilamı ile özetle "...Davalı dayanağı kaydın orjinal bir kayıt olmadığı, deftere sonradan ilave edildiği, ferman kaydı olarak itibar edilemeyeceği anlaşılmakla mahkemenin bu yöndeki kanaat ve hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bundan sonra uyuşmazlığın kadim yararlanma esasına göre çözümü gerektiği görüşü de doğrudur. Ancak, nizalı yaylada taraf köylerin müşterek yararlanma hakları bulunduğu bilirkişi ve taraf tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Davacının bu müşterek yararlanma hakkına karşı çıktığı da sabittir. Davacının nizalı yerdeki müşterek yararlanma hakkına elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekir..." gerekçesi ile bozulmuştur. Dairemiz bozma ilamına karşı karar düzeltme istenilmiş, karar düzeltme istemi Dairemizin 01.12.2000 gün 5552/7992 sayılı ilamı özetle "...Davalı savunmasını fermana dayandırmıştır, savunmasını dayandırdığı fermanın sahte olduğu saptanmıştır. Savunmanın dayanağı ferman olduğuna göre davacının onayı olmadan kadim yararlanma iddiasının dinlenmeyeceği gibi mahkemece kendiliğinden bu yönde bir inceleme yapılamaz..." gerekçesi ile karar düzeltme istemi kabul edilmiştir. Mahkemece, karar düzeltme talebi üzerine verilen bozma ilamına uyularak dava dilekçesinde yazılı sınırlarla çevrili yaylaya davalı belediyenin elatmasının önlenmesine karar verilmiş; bu karar da Dairemizin 19.03.2002 günlü ve 1080/2000 sayılı ilamı ile özetle "...Dava dilekçesinde sınırlan yazılı Doğuda: Otbitmez tepesi, Mezar gediği, Batıda: Alacamasat, Kuzeyde: Su döküldü düden, Güneyde: Yıldızlı dağ, Dibektaş ve Akdağ ile çevrili yaylada, fermanın sahte olması karşısında davalı Y.... Belediyesinin herhangi bir hakkının bulunmadığı anlaşılmış ise de, bu davada taraflar arasındaki çekişmeli yerin bu yaylanın içinde kalan ve fen bilirkişilerinin 09.10.1991 tarihli rapor ve krokilerinde kırmızı ile boyalı kesim olduğu anlaşılmıştır, bu yere davalı belediyenin elatmasına karar verilmesi gerekirken ihtilafa konu olmayan kesimler yönünden de kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir..." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, 09.10.1991 havale tarihli rapor ve krokide doğusunda Karadağ, batısında türbe tepe, kuzeyinde Karadağ ve sülek düdeni ile çevrili kırmızı renkle gösterilen yere davalı belediyenin elatmasınm önlenmesine dair verilen 14.05.2003 günlü ve 2002/55 Esas, 2003/3 Karar sayılı ilamı Dairemizin 07.10.2003 tarih 6606/6862 sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacı Ulukapı (Kitren-Sülek) Köyü şimdi, yukarıda açıklanan mahkeme kararları ve gerekçesinin lehlerine kesin delil olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilen kesim dışında kalan ve sınırlan dava dilekçesinde açıklanan yaylaya davalı belediyenin elatmasınm önlenmesini istemektedir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir. 2-Bir taraf, ispatla yükümlü olduğu vakıayı ispat için bütün delillerini göstermesi, hakimin de çabukluk, basitlik ve ucuzluk ilkesinin bir sonucu olarak taraflara delillerini hasrettirmesi gerekir. Delillerini hasretmiş taraf yeniden delil gösteremez. Ancak; delillerin hasredilmesi ve yeniden başka delil gösterilememesi ilkesi o dava ile sınırlı olup, sonradan açılan davada geçerli değildir. Sonradan açılan davada taraflar delillerini serbestçe bildirebilirler. Gerçekten, davalı Y.... Belediyesi safahatı yukarıda açıklanan davada fermana dayanmış ve delillerini hasrettiğinden başka bir delile dayanamayacağı kabul edilmiş ise de; eldeki dava yeni bir dava olduğundan bu davada kadimliğe dayanabilir. Davalı da eldeki davada çekişmeli yaylanın kadim yaylaları olduğunu savunmuştur. Öte yandan; ilk davada hüküm altına alınan yayla yeri ile eldeki davadaki nizalı yer aynı olmadığından ilk davanın bu dava için kesin hüküm olduğunun da kabulü mümkün değildir. Somut olayda; davacı ve davalı çekişmeli yaylanın kadim yaylaları olduğunu ileri sürmüşlerdir. O halde, uyuşmazlığın kadim yararlanma esasına göre çözülmesi ve çekişmeli yaylanın taraflardan hangisine ait olduğunun saptanması gerekecektir. Davacı Ulukapı Köyü, mahallinde yapılan keşif ve uygulama sırasında dava dilekçesinde sınırları yazılı yaylalarının fen bilirkişileri M…….. Ü……. ve M…….. D…….. tarafından düzenlenen 18.02.2009 tarihli rapor ve ekindeki paftada sınırları kırmızı ile çizili yaylanın kadim yaylaları olduğunu, davalı belediyenin aynı krokide sarı renkli çizgilerle gösterilen (2) düden, (3) türbe tepe, (8) dibektaş, (13) kuru yıldız dağı, (14) İbek Tepesi (9) alacamaşat ve tekrar (2) düden ile çevrili alana elattığını ileri sürmüş, davalı belediye ise, aynı krokide mavi kesik çizgiler ile gösterilen (2) düden, (3) türbe tepe (10) dimili yurt tepesi, (11) isli boğaz tepesi, (12) keşif yapılan yer, (14) ibek tepe, (9) alacamaşat ve tekrar (2) düden ile çevrili alanın davalı belediyeye ait kadim yayla olduğunu savunmuştur. Görüldüğü üzere, taraflar arasında çekişmeli olan yer, 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı çizgi ile işaretli (9) alacamaşat, (8) dibektaş hattının doğusunda kalan ve mavi kesik çizgiler ile işaretli (9) alacamaşat, (2) düden, (3) türbe tepe (10) dimili yurt tepesi, (11) isli boğaz tepesi, (12) keşif yapılan yer oradan kırmızı çizgi ile işaretli alandır. Dosya kapsamı, toplanan deliller, yerel bilirkişi, tanık anlatımları ve taraflar arasındaki Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/55 Esas, 2003/3 Karar sayılı dosyasında ki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, yukarıda sınırları yazılı ve taraflar arasındaki nizalı yaylada davacı Ulukapı Köyü ile davalı Y.... Belediyesinin müşterek yararlanma haklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı köyün bu müşterek yararlanma hakkına davalı belediyenin karşı çıktığı da sabittir. Bu durumda, taraflar arasında çekişmeli olan ve 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı çizgi ile işaretli (9) alacamaşat, (8) dibektaş hattının doğusunda kalan ve mavi kesik çizgiler ile işaretli (9) alacamaşat, (2) düden, (3) türbe tepe, (10) dimili yurt tepesi (11) isli boğaz tepesi, (12) keşif yapılan yerden kırmızı çizgi ile işaretli yer ile oradan da tekrar (9) alacamaşat ile çevrili kesimdeki yayladan davacı köyün müşterek yararlanma hakkına davalı belediyenin elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir……" gerekçesiyle (2). bentte yazılı nedenlerle kararın bozulmasına, (1). bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, yaylaya vaki elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar; Özel Dairece, yukarıda metni aynen yazılı gerekçe ile bozulmuştur. Yerel mahkemece, dava konusu edilen, 18.02.2009 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide sarı renk ile çevrilmiş alanda davalı belediyenin kadim kullanım hakkının bulunduğu, davacı köyün kullanım hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde direnme hükmü kurulmuştur. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve eki krokide kırmızı çizgi ile işaretli (9) Alacamaşat, (8) Dibektaş hattının doğusunda kalan ve mavi kesik çizgiler ile işaretli (9) Alacamaşat, (2) Düden, (3) Türbe Tepe, (10) Dimiliyurt Tepesi (11) İsli Boğaz Tepesi, (12) keşif yapılan yerden kırmızı çizgi ile işaretli yer ile oradan da tekrar (9) Alacamaşat ile çevrili kesimdeki yayladan davacı köyün müşterek yararlanma hakkına davalı belediyenin el atmasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı Ulukapı (Kirten-Sülek) Köyü, taraflar arasında daha önce görülen Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 07.10.2003 gün ve 6606/6862 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen yaylaya el atmanın önlenmesine ilişkin, Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14.05.2003 gün ve 2002/55 E., 2003/3 K. sayılı kararın; görülmekte olan dava için kesin hüküm teşkil ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesine karar verilen kesim dışında kalan, Doğusunda Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesi ilamının infaz sınırı (Kuzeydeki düdenden-türbe tepeye çekilen hat), Batısında Alacamaşat mevkii, Kuzeyde Su Döküldü Düden, Güneyde Yıldızlı Dağ, Dibektaş ve Akdağ ile çevrili kısımdaki yaylaya davalı belediyenin el atmasının önlenmesini istemiştir. Yargılama aşamasında 14.06.2007 tarihinde mahallinde yapılan keşif ve uygulama sırasında ise, dava dilekçesinde sınırları yazılı yaylalarının fen bilirkişileri M…….. Ü……. ve M……..D……… tarafından düzenlenen 18.02.2009 tarihli rapor ve ekindeki paftada sınırları sarı renkli çizgilerle gösterilen (2) Düden, (3) Türbe Tepe, (8) Dibektaş, (13) Kuru Yıldız Dağı, (14) İbek Tepesi (9) Alacamaşat ve tekrar (2) Düden ile çevrili alana elatıldığını ileri sürmüştür. Davalı belediye ise, aynı krokide mavi kesik çizgiler ile gösterilen (2) Düden, (3) Türbe Tepe (10) Dimili Yurt Tepesi, (11) İsli Boğaz Tepesi, (12) keşif yapılan yer, (14) İbek Tepe, (9) Alacamaşat ve tekrar (2) Düden ile çevrili alanın davalı belediyeye ait kadim yayla olduğunu savunmuştur. Mahkemece mahallinde iki kez keşif yapılmış, hükme esas alınan 18.02.2009 tarihli fen bilirkişi raporunda, kesinleşmiş önceki davaya konu olan yerin, çekişmeli taşınmaz dışında kalan, kırmızı renk ile taralı olan yer olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda bu davada kesin hüküm oluşturmayacaktır. Esasen, daha önce taraflar arasında görülen ve kesinleşen, Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesi kararının eldeki davada kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı hususu yerel mahkeme ve özel daire arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Taraflar, çekişmeli yaylanın kadim yararlanma hakkının kendilerinde olduğunu ileri sürmüşlerdir. Dosya kapsamından yörede 4342 sayılı Mera Kanunu'na göre uygulama yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın kadim yararlanma esaslarına göre çözümlenmesi gerekmektedir. Görüşmeler sırasında, nizalı yerin içerisinde bulunduğu yaylanın, dosya içerisinde bulunan memleket haritasında ve fotoğraflarda orman içerisinde kaldığı, etrafının ormanla çevrili olduğu görüldüğünden, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.maddesi gereğince nizalı yerin orman vasfında olup olmadığı hususunun araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi yönünde bozma yapılması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; eldeki davanın yaylanın kullanımına ilişkin olduğu, mülkiyet hakkına dayanmadığı, tarafların iddia ve savunmalarında da bu yönde bir beyanda bulunmadıkları gibi Orman İdaresinin veya Hazine'nin her zaman için bu yer ile ilgili olarak "orman" iddiasına dayanarak dava açabileceği, görülmekte olan davada verilen kararın Orman İdaresi yada Hazine aleyhine kesin hüküm oluşturmayacağı, gerekçesi ile niza konusu yer ile ilgili orman araştırması yapılmasına gerek bulunmadığı görüşü oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Davacı köyün keşifte gösterdiği sınırlara göre, taraflar arasındaki çekişmeli yer, 18.02.2009 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide sarı renkli çizgi ile çevrili (2) Düden, (3) Türbe Tepe, (8) Dibektaş, (13) Küçükyıldız Dağı, (14) İbek Tepesi, (9) Alacamaşat ve tekrar (2) Düden olarak gösterilen alandır. Ne var ki, Özel Daire'nin bozma ilamının üst paragrafında dava konusu edilen yerin bu sınırlar içerisinde kalan kesim olduğu doğru şekilde belirtildikten sonra, bozma ilamının sonraki paragrafında ve sonuç kısmında "maddi hata" sonucu; davalı belediyenin 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde kırmızı çizgi ile işaretli (9) Alacamaşat, (8) Dibektaş hattının doğusunda kalan ve mavi kesik çizgiler ile işaretli (9) Alacamaşat, (2) Düden, (3) Türbe Tepe, (10) Dimiliyurt Tepesi (11) İsli Boğaz Tepesi, (12) keşif yapılan yerden kırmızı çizgi ile işaretli yer ile oradan da tekrar (9) Alacamaşat ile çevrili kesimdeki yaylaya davalı belediyenin elatmasının önlenmesine karar verilmesine işaretle mahkeme kararı bozulmuştur. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında açıkça maddi hataya dayalı olan bu bölümün düzeltilmesi suretiyle kararın değişik gerekçeyle bozulması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Şu hale göre; dosya kapsamı, toplanan deliller, yerel bilirkişi, tanık anlatımları ve taraflar arasındaki Ahırlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/55 Esas, 2003/3 Karar sayılı dosyasında ki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, yukarıda sınırları yazılı ve taraflar arasındaki nizalı yaylada davacı Ulukapı Köyü ile davalı Y.... Belediyesinin müşterek yararlanma haklarının bulunduğu, tarafların kadimden beri müşterek olarak buranın otundan, suyundan ve havasından yararlandıkları; davacı köyün bu müşterek yararlanma hakkına davalı belediye karşı çıktığından 18.02.2009 tarihli bilirkişi rapor ve ekindeki krokide sarı renkli çizgi ile sınırlandırılan yaylada, davacı köyün müşterek yararlanma hakkına, davalı belediyenin el attığının kabulü ile bu elatmanın önlenmesine karar verilmelidir. Daha açık ifadeyle Mahkemece yapılacak iş; 18.02.2009 tarihli rapor ve ekindeki krokide sarı renkli çizgiler ile gösterilen (2) Düden, (3) Türbe Tepe, (8) Dibektaş, (13) Kuruyıldız Dağı, (14) İbek Tepesi, (9) Alacamaşat ve tekrar (2) Düden ile çevrili kesimdeki yayladan davacı köyün müşterek yararlanma hakkına davalı belediyenin elatmasının önlenmesine karar vermek olmalıdır. Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararının açıklanan değişik gerekçelerle bozulması gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ile HUMK.'un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 01.06.2011 gününde, oybirliğiyle karar verildi.