MAHKEMESİ : Halfeti Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/03/2012NUMARASI : 2012/42 E-2012/94 K.Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 10.03.2011 gün ve 2011/22 E- 2011/50 K. Sayılı kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesi’nin 18.10.2011 gün ve 2011/8583 E-2011/16496 K. Sayılı ilamı ile; (...Dava, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 12.maddesine dayanan baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzenin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada, saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Ek davaya esas olan Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.07.2010 tarihli 2010/213-171 sayılı kararına karşı, davacı vekilinin karar düzeltme istemi Dairemizin 06.06.2011 tarihli 2011/3007-9713 Karar sayılı kararı ile reddedilmiş olup, karar kesinleşmiştir. Bu nedenle ilk davada saklı tutulan bölüm için açılan bu davada esasa girilerek karar verilmesi gerekirken, red kararı verilmesiDoğru görülmemiştir...) gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı vekili, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca, baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzenin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayanan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada, saklı tutulan bölümün tahsilini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafından açılan ilk davanın kesinleşmediği, dava şartlarının davanın açıldığı tarihe göre bulunması gerektiği, hukuki yarar şartının davacı yönünden olmadığı gerekçesi ile ek davanın reddine karar verilmiştir.Davacı tarafından temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Direnme kararını temyize davacı vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, eldeki ek davanın görülebilmesi için, dava tarihi itibariyle ek davaya esas olan 2010/213 Esas-2010/171 Karar sayılı davanın kesinleşmesinin gerekip gerekmediği, dava tarihi itibariyle davacı yönünden hukuki yarar şartının bulunup bulunmadığı,buna göre işin esasına girilerek karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Eldeki ek davaya esas olan Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/213 Esas-2010/171 Karar sayılı dosyasında; davacı Şehmüslüm Kutlu vekili tarafından 25.04.2006 tarihinde davacının maliki olduğu 82 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12.maddesi uyarınca baraj için yapılan kamulaştırma sonucu çevrenin sosyal, ekonomik ve yerleşme düzeninin bozulması nedeniyle, taşınmazdan ekonomik ve sosyal yönden yararlanma olanağı kalmadığı iddiasına dayalı olarak 1000 TL taşınmaz bedelinin tahsilinin istenildiği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu, mahkemece talepte bulunulan miktar yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davanın kabulüne 29.07.2010 tarihinde karar verildiği, kararın 06.06.2011 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın da ilk davada, saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, alacağın bir kısmı için dava açılabilir. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması koşulu ile de ek dava açılması olanaklıdır. Ek dava ise ya asıl dava kesinleştikten sonra ya da zamanaşımını kesmek gibi amaçlarla asıl dava kesinleşmeden önce açılabilmektedir. Davalı taraf bu ek davada derdestlik itirazında da bulunamaz.Çünkü kısmi dava ile ek davanın ilişkin olduğu alacak kesimleri, yani müddeabihleri farklıdır. Ancak kısmi davada verilen hüküm ek davayı etkileyecektir. (Bkz.Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, cilt 2, 2001, syf 1559) Somut olayda ek dava asıl dava kesinleşmeden açılmıştır. Bu şekilde ek davanın asıl dava kesinleşmeden açılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Kaldı ki, asıl davaya ilişkin verilen karar 06.06.2011 günü kesinleşmiştir.O halde mahkemece, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında gösterilen ve yukarda açıklanan nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3.maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.