MAHKEMESİ : Bakırköy 3.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21.10.2010NUMARASI : 2010/300 E-2010/329 K.Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 05.02.2009 gün ve 2006/165 E- 2009/18 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 29.12.2010 gün ve 2009/13189 -2010/21474 sayılı ilamı ile; ("...Dava, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekilinin başka şehirde duruşması bulunduğuna ilişkin mazereti reddedilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Oturuma mazeret bildirerek katılmama durumunda mazeretin kabul edilip edilmeyeceği konusunda mahkemenin bir takdir hakkı söz konusudur. Bu takdir hakkı kullanılırken hakkaniyet ve adalet duyguları gözetilmeli, adaletin gerçeğe en uygun sağlanması amacı ihmal edilmemelidir. Somut olayda davacı vekili, mazeretini belgelendirmemiş ise de ciddi bir mazerete dayanmıştır. Vasiyetnamenin iptali davasının süreye bağlı olup tekrar açılmasına hukuki olanak bulunmadığı, yargılamanın davalı tanıklarının dinlenmesi aşamasında bulunması ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde mazeret isteminin kabulü ile oturumun ertelenmesi gerekirken, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı vekili. HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.Yerel mahkemece, HUMK’nun 409/V maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece; yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Mahkeme önceki kararda direnmiş; hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.Uyuşmazlık; somut uyuşmazlıkta HUMK’nun 409/V maddesi kapsamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosya kapsamına göre; Yerel mahkemece yapılan yargılama toplam on üç oturum sürmüştür. Davacı vekili, bu oturumlardan;29.09.2006 tarihli ilk oturuma gelmemiş, yerel mahkeme Yazı İşleri Müdürü’ne telefonla Ankara’da yağan yağmur nedeniyle uçağın rötar yapacağını ve duruşmaya gelemeyeceğini bildirip, mazeretli sayılmasını istemiş; davalı vekilinin mazeretin takdirini mahkemeye bırakması üzerine mazeretli sayılmıştır. Ayrıca 23.11.2006 tarihli ikinci duruşmaya da gelmemiş, mazeret faksı göndermiş, masraf ve yazı aslının posta ile gönderileceğini bildirmiş, davalı vekilinin mazereti kabul etmemesine rağmen yerel mahkemece mazeret son kez olduğuna işaretle kabul edilmiştir. Bunların dışında 10.04.2007, 15.05.2008 ve 08.07.2008 tarihli oturumlara da gelmemiş, ancak yerel mahkemece mazeretleri kabul edilmiştir.Tüm bu gelişmelerden sonra 29.05.2007 tarihli oturumda: Davacı vekilinin bu oturuma gelmemesi ve mazeret telgrafının da davalı vekilince kabul edilmemesi üzerine; Yerel Mahkemece davacı vekilinin mazeret telinde bahsettiği Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyasını belgelemediği gerekçesi ile mazereti kabul edilmemiş ve HUMK’nun 409 maddesine göre davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.Davacı vekili, davasını yenilemesinin ardından ikinci kez 12.02.2008 tarihli oturuma mazeretsiz olarak gelmemiş; davalı vekilinin davayı takip etmeyeceğini bildirmesi üzerine, Mahkemece, HUMK’nun 409 maddesine göre davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, karar verilmiştir.Davacı vekili davasını bir kez daha yenilemiş ama 05.02.2009 tarihli oturuma yine gelmemiş, cevap bonolu mazeret telgrafı göndermiş ve mazeret olarak da aynı gün yapılacak olan Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/408 E. ile Ankara 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/501 E. sayılı davalarına ait duruşmalarını göstermişse de bu mazeretini belgeye dayandırmamış olması, davalı vekilinin bu mazereti kabul etmemesi ve davacı vekilinin süreklilik arz eden tutumu nedeniyle davacı vekilinin mazeretinin reddine ve HUMK’nun 409/V maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Konuya ilişkin yasal düzenleme 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409.maddesinde yer almaktadır. Anılan madde gereğince; usulüne uygun biçimde çağırıldığı halde, taraflardan (ve vekillerinden) hiç biri duruşmaya gelmezse, mahkemece dava yenileninceye kadar dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilir (HUMK.409/I m.). Duruşmaya gelmeyen taraf mazeret dilekçesi göndermiş ise bakılır: Mahkeme mazeretin kabulüne karar verirse mazeret bildiren taraf davetiye giderlerini göndermiş ise yeni bir duruşma günü belirleyerek tarafların bu duruşmaya davet edilmesine karar verir. Mahkeme bu mazereti kabul etmezse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. Dosyası işlemden kaldırılmış olan bir dava ancak iki kez yenilenebilir. İkinci yenilemeden sonra davanın tekrar (üçüncü defa) takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir (HUMK.409/V m.). Önemle vurgulanmalıdır ki, hukuk yargılamasında,tarafların takibi esastır. Yargılamanın uzamaması ve sağlıklı biçimde yürütülmesinde mahkemenin rolü olduğu kadar, davanın taraflarına düşen rol de az değildir. Nitekim, usul hükümleri sadece mahkemeyi değil, tarafları da muhatap almakta; tarafların da bu hükümlere uygun davranması ve yargılamayı sürüncemede bırakmaması gerekmektedir. Hemen belirtmelidir ki, hukuk yargılamasının amacı, doğru ve adil karar vermektir. Her ne kadar, bozma ilamında, mahkemenin takdir hakkını kullanırken hakkaniyet ve adalet duygularını gözetmesi ve adaletin gerçeği en uygun sağlanma amacının ihmal edilmemesine işaret edilmiş ise de, hak kaybının davanın her iki tarafı için de gözetilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu nedenle de salt davacı tarafın hakkı kaybolmaması adına usul kurallarının ihlaline göz yumulması olanaklı değildir. Zira, usul kuralları, davanın her iki tarafının da haklarını korumak, kararın adaletli olmasını sağlamak ve davanın tarafları arasındaki uyuşmazlığı çözerken her iki tarafı da aynı oranda korumak için getirilmiştir. Bu ilkeden hareketle, somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilinin yukarıya aktarılan tutumu, yargılamayı uzatmaya matuf olduğu gibi, mahkemece usulünce belirlenen duruşmaya gelmeyen taraflara resen bildirim yapılması (kanunda açıkça öngörülen ayrık bir hal yoksa) zorunluluğu da yoktur. Mazeret beyanlarının davalı yanca da kabul edilmemesi karşısında tebliğ giderlerinin bu taraftan alınması da olanaklı değildir. Uyuşmazlığın sürüncemede kalması sonucunu doğuracak tutum davacı vekilinden kaynaklanmakla, açık yasal düzenlemeleri uygulayan mahkemenin hakkaniyete aykırı davrandığından söz edilemez. Açıklanan nedenler karşısında;yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun olup; onanmalıdır.S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.05.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMANIN KAYDA ALINMASI
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuç
İtirazın iptali davasında takipte talep edilen faiz için dava açılmamış olması -faiz üzerinden inkar tazminatına hükmedilemeyeceği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili gelmedi. Davalı vekilleri Avukat O.K. ve M.K.geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avu
CEZA DAVALARINDA TEMYİZ HARCININ ÖDENMEMESİ
CEZA DAVALARINDA HARCI ÖDENMEYEN TEMYİZ TALEBİNİN REDDİ
HARÇLAR KANUNU
Özel belgede sahtecilik suçundan sanık M.. Ş..’in 5237 sayılı TCK’nun 207/1, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.11.2011 gün ve 206-572 sayılı hü
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?