Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 332 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 78 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 3. İş Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.12.2008 gün ve 2007/870 E., 2008/1116 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 28.03.2011 gün ve 2009/9847 E., 2011/9101 K. sayılı ilamı ile;(...Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı apartmanda kapıcı olarak 01.07.1999-16.07.2007 tarihleri arasında çalıştığını, kıdem ve ihbar tazminatları ile son ücreti ödenmek suretiyle işten çıkarıldığını, ancak bu ödemelerin eksik olduğunu, fazla çalışma ile yıllık izin ve elektrik su paralarının ödenmediğini belirterek fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, 1999 Temmuz - 2003 Temmuz eksik ödenen kapıcı ücretleri, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, su parası alacağı, elektrik parası alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili savunmasında davacının hak ve alacaklarının tam olarak ödendiğini, isteklerinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2-Bilirkişi raporunda tazminata esas ücret belirlenirken elektrik ve su parası da eklenerek hesaplama yapılmış ise de sözleşmede ve işyeri uygulamasında elektrik ve su ücretlerinin işveren tarafından ödeneceğine dair bir anlaşma olmadığı anlaşıldığından tazminata esas ücretin hesabında günlük elektrik ve su bedeli olarak belirlenen miktarın ücrete dahil edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN :Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer İşçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece; elektrik ve su parasına ilişkin talebin reddine, kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklanna ilişkin taleplerin kabulüne karar verilmiştir.Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur.Mahkemece; önceki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiştir.Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık ücret alacağı noktasında toplanmakta olup, diğer hususlar bozma nedeni yapılmamıştır.Direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının tazminata esas ücreti belirlenirken elektrik ve su parasının da hesaba katılıp katılamayacağı; burada varılacak sonuca göre mahkemenin ücret alacağını doğru hesaplayıp hesaplamadığı noktalarında toplanmaktadır.Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, dava konusu alacak miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450.maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 Sayılı Kanuna geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.Bu bağlamda 6100 Sayılı Kanunun Geçici 3.maddesi;"(Ek:31/03/2011 - 6217/30 md.) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyannca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.(2)Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.(3)Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır."hükmünü içermektedir.Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten Önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. Maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu'nca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.Direnme kararının verildiği 23.08.2011 tarihinde bu miktar 1.540.TL'dir.16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun'un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki "karar" teriminin, Yerel Mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır:Davacı eldeki alacak davası ile; kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarını istemiş; 18.12.2008 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının kıdem ve ihbar tazminat alacağının toplamda 615.TL olduğu tespit edilmiş, mahkemece davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı İle toplamda 100.TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Mahkemece verilen karar, Özel Dairece, sadece kıdem ve ihbar tazminatına yönelik olarak bozulmuş, diğer işçilik alacakları yönünden bir bozma nedeni yapılmadığından, hükmün bu kısmı kesinleşmiştir.Şu hale göre bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davacının talep edebileceği kıdem ve ihbar tazminatının toplamda 615.-TL olduğu uyuşmazlık konusu değildir.Direnme kararının verildiği 23.08.2011 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 1.540,00- TL olmakla, direnme kararına konu toplam miktar (615-TL) açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi şekli ile yürürlükteki 427/2.maddesi gereğince REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8/3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.